Sadece Bodrum’un değil, Türkiye’nin de gündemine giren şu “külliye meselesi”nin önce bir geçmişini özetleyelim: 1- 2012 yılında dönemin Ortakent-Yahşi Belediyesi 219 ada, 10 parseldeki 3 bin metrekarelik araziyi sosyal kültürel ve dini alan olarak belirliyor. 2- 2015 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı, verilen parselin de dışına taşarak 10 bin 300 metrekarelik bir alana 100 milyon lira bütçeli, beş katlı, dev bir “İslam Kültür Ve Medeniyeti Tanıtım Ve Bilgilendirme Merkezi” yapmaya karar veriyor. Burası turistik tesislerin, Camel Beach’in ve yazlıkların bulunduğu Kargı Koyu’na bakan çok dik eğimli bir yamaç. 3- Aynı yıl yüklenici firma yapı ruhsatı almak için Bodrum Belediyesi’ne başvuruyor. Bodrum Belediyesi mevcut imar planlarına ve mevzuata uygun olmadığı için başvuruyu reddediyor. 4- Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı projeyi alıp Muğla Valiliği’ne bağlı olan Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne başvuruyor. Müdürlük, belediyenin mevzuata aykırı dediği projeye Ocak 2016’da yapı ruhsatı veriyor. 5- Gelişmelerden haberdar olan Bodrumlular büyük tepki gösteriyor. Külliye projesinin Bodrum mimarisine uygun olmadığını savunan TMMOB ve Şehir Plancıları Odası ruhsatın iptali için Danıştay’a başvuruyor. 6- Tepkilerden sonra inşaat çalışmaları duruyor. Ta ki iki ay öncesine kadar. Geçen Aralık ayının başında 219 ada, 10 parselde hummalı bir hafriyat çalışması başlıyor ve tabii gözler Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a çevriliyor. 7- 29 Ocak’ta yayınlanan söyleşimizde Aras bize şu açıklamayı yapıyor: “Orada 9 yıllık bir süreç var ve gelinen son noktada sadece cami bölümünü yapmaya karar verdiler. Diyanet Vakfı’nın yetkilileri de Ak Parti vekili Mehmet Çiçek de Bodrum Müftümüz de aynı şeyi söyledi. Şu an sadece camiyi yapmak niyetindeler. Hafriyatı da ona göre yaptılar.”
12.02.2021 04:30