Bodrum’da ilk kez böyle bir sanat etkinliği yapılacak. “Nasıl bir etkinlikmiş o” derseniz, fikrin yaratıcısı Art Melek Girişim’den Senem Öncüler Çetin anlatıyor: Nedir bu “BAAG”? BAAG, “Bodrum Açık Atölye Günleri”demek. Bu “açık atölye” fikri aslında özellikle Avrupa’da Rönesans döneminden beri var. Amaç ne? Sanatçıyla sanatseveri; arada bir aracı, bir galeri vs olmadan bir araya getirmek… Sanatçının yaratım ortamını görmek, hatta eserini yaratma aşamasında ona tanıklık etmek… Birbirlerini varlıklarından haberdar hale getirmek… Bu ne sağlayacak? Her sanatsever görmek istediği, ilgi duyduğu sanatçının atölyesine gidip eserini satın alabilir, sanatçıyla sohbet edebilir, onun vereceği söyleşiyi dinleyebilir ve birebir iletişim sağlayabilir. BAAG’a kimler gelsin istiyorsunuz? Gerçekten sanatla buluşmak isteyen, sanata değer veren veya kendi içinde bu anlamda bir arayışı olan, ilham almak isteyen herkes gelsin istiyoruz. Sanat herkese iyi geleceği için aslında hedefimiz herkes. Yazlığına gelip bir daha çıkmayan Bodrumlu çok, onları da çekebilecek misiniz sizce? BAAG, bir kısım tatilcinin hiç umrunda olmayacak, o kesin. Ama Bodrum’a gelen öyle de geniş bir kesim var ki onların içinde A Plus koleksiyonerler de var, “Bir şey almayacak da olsam biraz göreyim, kültürel olarak zenginleşeyim” diyen sanatseverler de… Ayrıca pandeminin etkisiyle herkeste bir şeylere katılma arzusu, sanata karşı bir merak görüyoruz biz. Kendi çevremizde sırf bu etkinliğe katılmak için Bodrum dışından gelecek insanlar biliyoruz. Bence Bodrumlular da ciddi ilgi gösterecek. Listenizdeki 33 sanatçının da atölyesi Bodrum’da mı, yoksa sizin davet edip atölye sağladıklarınız oldu mu? Tamamı burada. Hatta birinin atölyesi taşınma sürecinde, aslında 34. Peki Bodrum’da sadece 34 sanatçı mı var? Yok, bizim listemiz bu kadar. Bu kuyuyu daha kazsak eminim bu rakam artardı. İlk yılımız olduğu için mutlaka birilerini atladık. Bir de ayrıca biz bir eleme yaptık, Bodrum’un çok değerli zanaatkarları var ama bu listeyi sadece sanatçılardan oluşturduk. Bunu yaparken de Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi’yle hep iletişimde olduk. Bodrum Belediyesi’nin logosunu görüyorum afişinizde, Belediye işin neresinde? Bodrum Belediyesi, BAAG’ın tanıtım ve organizasyonunda destekçimiz. Projeyi ilk götürdüğümüz andan itibaren çok ilgi gösterdiler, çünkü özellikle Başkan Ahmet Aras Bodrum’un sadece deniz ve güneş turizmiyle değil, sanat, tarih, gastronomi yönüyle de tanıtılması gerektiğine inanıyor. Gerçekten de Yarımada bir sanat merkezi olmaya o kadar uygun bir konumda ki, bizim en nihai amacımız bu zaten. Bu arada siz kimsiniz, Art Melek kimlerden oluşuyor? Biz girişimci olarak üç kişiyiz; Ben, Saba Karabey Bener ve Zeynep Can. Üç de gönüllü ortağımız var; Yasemin Aksoy, Ayşegül Birol ve Özgüray Önel. Hepimiz de belli bir kariyer noktasına gelmiş, özel sektörde yöneticilikler yapmış bir ekibiz. Aramızda reklamcı var, insan kaynakları uzmanı, dergici, eğitimci var, kendi özel şirketi olan var. Mesela Saba İngiltere’de heykel okumuş, Ayşegül uzun yıllardır takı tasarımcısı ve hepimizin ortak noktası Bodrum.
Sizin Art Melek olarak bu BAAG’tan hedefiniz ne? Birinci hedefimiz bu yılın maliyetini kotarabilmeyi; ikincisi bu yıl bitmeden sponsorlarımızdan, katılımcılarımızdan ikinci BAAG’ı düzenleyebilecek bir gelir yaratabilmeyi; üçüncüsü de dernekleşme yoluna gitmeyi hedefliyoruz. Çünkü biz bu işin Bodrum’da kalıcı bir etki bırakmasını istiyoruz. Eğer açık atölye günlerinden derneğe sürdürülebilir bir gelir kaynağı yaratabilirsek sanat eğitimi almak isteyen, ihtiyacı olan öğrencilere de bir fon oluşturabiliriz. Art Melek olarak en büyük hedefimiz bu. Bodrum’un bu işten kazancı ne olacak sizce? Bir kere Bodrum sanat ve kültür yönüyle çok ön plana çıkmış olacak. Buradaki sanatçıların bilinirliği Bodrum’un sanat turizmine ciddi bir katkı sağlayacak. Bu kadar sanatçı birbirlerinin Bodrum’da olduğundan bile haberdar değil, dolayısıyla insanlar da değil. Bu bilinirlik arttıkça sanat eserlerinin alışverişi de artacak. Workshoplar, eğitimler, seminerler yapılacak. Giderek sanatın dallarına yönelik talepler artacak. Şimdiden açılması planlanan sanat müzeleri var. Bunların hepsi Bodrum için büyük bir kazanç.
Bodrum’da trafik müsilajı
Birkaç yıl önceki Bodrum olsa bizim köyden Bodrum Devlet Hastanesi’ne 20 kilometreyi yarım saatte gidersiniz. Fakat bu kış ilk kez cepte trafik uygulamalarını kullanmak zorunda kaldığımız Bodrum’da trafiği hesaba katmadan artık evden çıkmanın imkanı yok. O yüzden biz de aşı randevumuz 17.00’de olmasına rağmen 15.30 gibi evden çıkalım dedik; erken gidersek de aşıyı yapıyorlarmış nasılsa… Çıktık yola, daha bir iki dakika geçmedi ki dev bir kamyonun arkasına takıldık kaldık. Sekiz aydır çekiyoruz bu derdi. 15 Ekim’de başlayan inşaat izninin normalde 15 Mayıs’ta bitmesi gerekiyordu, ama Bodrum’un oyacak daha çok dağı taşı var ya, izin Muğla Valiliği’nin kararıyla bir ay uzatıldı. Öyle böyle inşaatlar değil bahsettiğimiz; o yeni sitelerin yapılabilmesi için aylarca ana yol güzergahlarımız kapatıldı, bütün bir kış caddelerimiz park etmiş koca koca kamyonlarla doluydu, geçtikleri yollar çöktü, asfaltlar delik deşik oldu, kaç arabanın mekaniği bozuldu, kaç irili ufaklı kaza yaşandı. Üzerine yılların birikmiş kanalizasyon ve su taşkınları sorununu çözmek için başlatılan alt yapı çalışmaları, “pandemi nüfusu”, bir de yazlıkçılar eklenince Bodrum trafiği müsilaj gibi her geçen gün biraz daha yayıldı Yarımada’ya… Ama “Neyse” dedik, nasılsa erken çıktık yola. Mecbur, önde inşaat kamyonu arkasında 4-5 araç Gürece köy yolunu bir süre öyle tın tın tın gittik. Turgutreis-Bodrum bulvarına vardığımızda kurtulduk kamyondan, biraz rahatladık, fakat Ortakent kavşağına bir geldik ki, trafik zınk diye durdu. Kıpırdamak mümkün değil. Napıcaz? Açtık yine aplikasyonları, bizi Bitez’in toprak yollarına yönlendiriyor. Önce bir girdik ama tek araçlık yollar, bir kaza olsa, birinin aracı bozulsa, bütün gece oradasın. Hadi tekrar üstteki Cumhuriyet Caddesi’ne döndük. Ama gitmiyor. Neyin trafiği bu anlamıyoruz. Saat 17.00 oldu, daha hastane yoluna giremedik. Bu arada tek bir trafik polisi yok ortada.
Herkes Devrim Hoca’yı Soruyor
Devrim Erbil’i ikna etmeniz zor oldu mu? İnanın etkinlik takvimini gören herkes bize bunu soruyor; ama “hocaların hocası” olmak böyle bir şey galiba, öyle bir gönüllü ruhla karşıladı ki bizi, hiç ikna etmemiz gerekmedi. Sadece “Sağlığım gereği atölyeyi dört gün boyunca açamayabilirim” dedi, 85 yaşına giriyor Devrim Hoca… Ayrıca yalnız bu etkinlik için değil, bize her zaman destek olabileceğini, fikirler vereceğini söyledi, yani tam destek verdi. Bir tek 23 Haziran’da ziyaretçi kabul etmesi yığılmaya sebep olur mu? Hiç olmaz, Devrim Hoca’nın atölyesi muhteşem. Müskebi’de (Ortakent) beş buçuk dönümlük bir arazi. Bahçesi de atölyesi de çok büyük. Zaten ayrıca bir müze yapmayı planlıyor orada. Peki ziyaretçiler “Gergedan”ı görebilecek mi? Evetttt, herkesin merak ettiği ikinci soru da bu, sanat koleksiyonerleri dahi bize “Gergedan orada mı?” diye soruyor. Evet orada, ziyaretçiler Bahadır Baruter’in atölyesinde ünlü Gergedan heykelini görebilecekler. Hatta yeni yaptığı çiftleşen gergedan heykeli bitmek üzere, onu da görebilirler.
Kürşat Ünsal