Türkiye’de koku denildiğinde ilk akla gelen markalardan biri olan Rebul son yıllarda girdiği değişim ve dönüşümle hem yelpazesini genişletti hem de dünyaya açıldı. 1895 yılından bu yana yaşayan Rebul Kolonya, artık kolonyadan parfüme, oda kokularından mumlara, banyo ve vücut ürünlerinden saç bakım kategorisine kadar uzanıyor. Köklü marka 2013’ten bu yana başlattığı dönüşümle yeni bir başarı öyküsüne imza atıyor. Müderrisoğlu Ailesi’nin yeni kuşak temsilcisi Kerim Müderrisoğlu ile birlikte markanın yenilenme sürecinde ortak olan Nüket Filiba ile konuştuk.
Öncelikle sizin kariyeriniz Rebul’la nasıl kesişti?
Geçmişi çok değerli ve çok özel Rebul’un. 1895 yılında Pera’da kuruluyor. Kurucusu Jean Cesar Reboul. Genç bir eczacı kendisi ve o dönemin ilk eczanelerinden biri olan Büyük Paris Eczanesi’ni Pera’da açıyor. Osmanlı’nın son dönemlerine tanıklık ediyor. Ve İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin ilk mezunlarından Kemal Müderrisoğlu da Jean Cesar Reboul’un yanına girerek çalışmaya başlıyor. Kemal Müderrisoğlu Fransız Konsolosluğu’nun Fransızca kurslarına da gidiyor, dil öğreniyor. Reboul ile baba- oğul ilişkileri oluyor. Reboul 1936’da Kemal Müderrisoğlu’na ortak olmayı teklif ediyor. Eczanenin adı da Rebul olarak değiştiriliyor.
İlk zamanlar lavanta kolonyası üretiliyor değil mi?
Jean Cesar Reboul’un evinin bahçesindeki lavantalardan üretim yapılıyor. İkonikleşen bu kolonya o dönemde Beyoğlu beyefendilerinin vazgeçilmezi oluyor. O dönemde Jean Cesar Reboul çok güvendiği Kemal Müderrisoğlu’na eczanesini devrederek ülkesine dönüyor. Kemal Müderrisoğlu babası gibi sevdiği Jean Cesar Reboul’un deneyimlerini ve kendi eğitiminin birikimleriyle markayı geliştiriyor. Daha sonra Mehmet Müderrisoğlu markayı devam ettiriyor. Şu anda birlikte ortak olduğum Kerim Müderrisoğlu aslında markanın dördüncü kuşağı.
Siz o dönemde ne yapıyordunuz?
Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdikten sonra kozmetik sektörüne çok meraklı olduğum için Paris’e gittim. Döndükten sonra L’Oreal Türkiye’de çalıştım. Kozmetik alanında L’Oreal okul gibidir. Ancak ben kendim bir şeyler yapmak istiyordum. O dönemde aile dostumuz olan Kerim Müderrisoğlu da lavanta kolonyasının çok ötesine taşımak istiyordu Rebul’u. Yine aile dostumuz Korel Bingöl’le birlikte Rebul’un yeni yolculuğunu birlikte başlattık.
Ayda 3.5 milyon mum yapıyor
Nerede üretim yapılıyor?
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’de üretim yapılıyor. 9 üretim hattımız var, alkol ve su bazlı üretim hatlarımız var. Son 6 aydır da mum hattımızı açtık. Aylık 3.5 milyon adet mum üretim kapasitemiz var. Türkiye’nin ilk entegre mum hattını kurduk.
Rebul ve Atelier Rebul markasının yelpazesini genişletirken nasıl strateji oluşturdunuz?
Bir kolonyanın ötesine geçtik. Markanın köklerine sadık kalarak yenilikçi bakış açısı ve ürün aşkımızla ilerledik. Yenilikçilik, hız önemli ama markanın kökleri de çok değerli. 2018 yılında bir yerlere gelmiştik. O yıl farklı bir karar aldık. İnsan kaynaklarında ileri bir adım attık. Uzmanlık yetmiyor, tutku gerekiyor bu işlerde. İnsan kaynağı dönüşümüyle birlikte büyümemiz katlandı. Ürün aşkı ve ürün yatırımları dışında son 3 yılda globalde hızla büyüdük. İkonik lavanta kokusunun ötesine geçebildik. Parfüm, banyo ürünleri, mumlar, oda parfümleri…Kozmetiklerimizi yüzde 100 doğal ürünlerle hazırladık.
Japonların koku tercihi farklı
Ar-Ge’niz de var değil mi?
Evet. Ar-Ge merkezine de çok yatırım yaptık. Sektörde 9 Ar-Ge merkezi var. Bizimki de onlardan biri. Ar-Ge’de 23 kişi (Ar-Ge inovasyon 17 ve üretim Ar-Ge’sinde de 6 kişi) çalışıyor. Ar-Ge vizyonunun temellerinde yenilikçi, temiz, sürdürülebilir, vegan ve Cruelty Free formüller yer alıyor. Yeni fabrikamızdaki tüm üretimde temiz oda (clean room) teknolojisiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özel havalandırma sistemlerine sahip “koku deneyim odaları” bu işlerde çok önemli. Büyük esans evleriyle de çalışıyoruz. En az 100 yıllık markalar bunlar. Aslında hangi içerikleri istediğinizi iyi bilmeniz gerekiyor. Ekibimiz bu anlamda çok deneyimli ve yenilikleri de iyi takip ediyor. Ar-Ge ekibinin yüzde 85’i kadın.
Hem Japon ortağınız var hem de Japonya’da önemli bir çıkış yaptınız. Bu nasıl oldu?
Japonya koleksiyonumuzda o kültürü çok iyi öğrendik. Onların alışkanlıklarını, beklentilerini iyi analiz ettik. Belki kendi ürünlerimizle girseydik ilk adımda bu kadar başarılı olamazdık. Türkiye’de daha ağır, baharatlı, biberli kokular tercih edilirken Japonların tercihleri çok farklı. Narin, kendini geride tutan kokular tercih ediliyor Japonya’da. Hatta ön plana çıkan kokular kabalık olarak görülüyor. Parfümün önden kokmasını sevmiyorlar. Gül, siyah çay, Citrus koklularıyla hazırladık Japonya serimizi. Sakuramız da var. Sakura da onlar için ikonik. 2021 yılında başladık. Yabancı markalarla birlikte shop in shop’lar açtık. Japonya’ya girmemiz çok güzel algı yarattı. Ama ilginç olan bu koleksiyon Çin’de çok daha fazla beğenildi.
Çin’de nasıl gidiyor satışlar?
Biz 2018 yılında Çin’e Türkiye’deki kokularımızla girmiştik. Ancak Japonya koleksiyonumuzla Çin’de de çok daha farklı bir yere oturduk. Çinliler Japon markalarını da çok iyi takip ediyorlar. İnanılmaz satışlara ulaştık. Çin gerçekten de çok heyecan verici. Türkiye’den Çin’e en çok ihracat yapan kozmetik markasıyız.
Çin’deki yeni satış modelleri
Online platformlarda mı satılıyor Çin’de ürünleriniz?
Çin’de social-commerce yapıyoruz. Live streaming ile satışlar çok iyi oldu. Bu Türkiye’de yok. Çin’de çok gelişmiş durumda. 15 dakikada 125 bin adet kolonya sattık. Çin’de online kanallar, Taobao, RED, Weibo, Douyin, Tmall’da satılıyor ürünlerimiz. Japonya koleksiyonu Çin’de bestseller oldu.
Pandeminin de etkisi oldu hızlı büyümenizde değil mi? Kolonya tüketimi çok arttı…
Pandemide işlerimiz iyi gitti. Ama pandemide esas büyümemizi izlediğimiz doğru stratejilerle yurt dışında yaptık. Orta Doğu ve Asya Pasifik hedefimizdeydi. Suudi Arabistan ve Katar’da ürünlerimiz satılmaya başlamıştı, artık oralarda her yerde varız. Çok daha güçlendik. Benelüks ülkeleri ve Çin’de satışlarımız çok iyi gidiyor. Orta Doğu’da en iyi AVM’lerdeyiz. Katar’da yakında açılacak lüks bir AVM’de de olacağız. Kuveyt, Katar, Bahreyn’de güçlüyüz.
Kolonyalı mendil üretiminiz ne kadar?
Rebul & Atelier Rebul olarak toplam kolonyalı mendil üretimimiz yıllık 25 milyon adet.
Türkiye’deki satışlarınızın ne kadarı yabancılara?
Dönemsel değişiyor. Yüzde 35 gibi bir oran. Bazı noktalara daha çok turist geliyor.
Islak mendil değil kolonyalı mendil demek gerekiyor sanırım. Siz büyük üreticisiniz bu alanda da. Kaç otel ve restoranda kolonyalı mendilleriniz var?
Otel ve restoran kanalı çok önemli bizler için. Atelier Rebul ile 200, Rebul ile 300; toplam 500 otelde varız.
Çırağan’a özel koku
Son olarak Çırağan Oteli’ne özel bir koleksiyon yaptınız. Çırağan’a özel koku tasarladınız… Çok heyecanlı bir süreç oldu bizim için. Çırağan Sarayı’nın tarihi, ihtişamı Atelier Rebul’un koku uzmanlığı ile bir araya geldi. Sarayın odalarından, konumundan, Boğaz’dan ve sarayın tarihinden ilham alınarak bir koku hazırlandı. Kolonya, çubuklu oda kokusu ve mumdan oluşan, Atelier Rebul & Çırağan Palace koleksiyonu ile asırlık iki markanın köklü tarihi de buluştu.
Çalışanlarının yüzde 23’ü Z kuşağı, yüzde 61’i Y kuşağı. Yöneticilerinin yüzde 64’ü Y kuşağı. Rebul Şirketler Grubu yaş ortalaması 34.
Saray bahçesindeki çiçeklerin kokusu taşındı bu koleksiyona. Çırağan Sarayı’nın dokusundan ve mimarisinden ilham alan amber ve meşenin mistik harmanı, vanilya ve pralin de var kokumuzda. Menekşe, sardunya, narenciye notaları var kokuda. Kalıcı bir koku.
Avrupa’da büyümeyi hedefliyor musunuz? Ya da Amerika ve Rusya’da?
İstanbul, Dubai ve Londra dedik. Dubai’de mağaza açtığınızda sadece Dubai’yi hedeflemiyorsunuz. Orası bir global koridor. Aynı şekilde Londra da öyle. Benelüks ülkelerinde shop in shop’larla ilerliyoruz. 5 yıldır oradayız. Slovenya ve Hırvatistan’da da mağazalarımız oldu. Amerika şu an hedefimizde değil. Belki daha ileride olabilir. Rusya’da da yokuz, değerlendiriyoruz Rusya’yı.
Artık kolonya markası değil, lüks koku markası yolculuğunuz konuşuluyor. Yeni hedefler neler?
Lüks algısını hissettirmek önemli. Kolonyadan ev kokularına geçtik. Şimdi ev aksesuarlarına da geçtik. Seramiklerimiz hep el yapımı. 1.200 derece üzerinde pişiriliyor. Hepsi aynı kalıptan çıkmış gibi değil. Ambalajlarımızın hepsi sürdürülebilir. Tüm süreçlerde büyük özen ve kalite var. 2023’e yönelik hedeflerimiz var.
Sürdürülebilir ambalajlarınız oldu. İlgi nasıl? Ve aslında tüm süreçlerinizi sürdürülebilir kılmak için ne yapıyorsunuz?
Rebul çok köklü bir marka. Gelecek nesillere taşınmak bizim için çok önemli. Sürdürülebilirlik eforlarımızın tümünü ‘Gezegene Teşekkür’ çatısında topluyoruz. Sıfır karbon hedefimiz var. Yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanılan fabrikamız Yeşil Enerji Sertifikası’na sahip. Fabrikadaki en son güzel haber ise; sıfır atık belgesinin alınmış olması. Atıkları kaynağında ayrıştırarak, cam-plastik-kağıt olarak geri dönüşüme kazandırıyoruz.
Kozmetik ürünleriniz tamamen doğal mı? Silikon, paraben vs. kullanıyor musunuz?
Doğa dostu üretim yapıyoruz. Paraben, silikon, petrol türevi hammaddeler kullanmıyoruz. Aynı zamanda bir ağaçlandırma projesi de sürdürüyoruz. Küresel iklim krizine karşı sürdürülebilir ve inovatif çevre teknolojileri geliştiren sosyal girişim ecording iş birliği ile gerçekleştirdiğimiz projenin finalinde, toplam 500 bin tohum topu ecoDrone’lar aracılığıyla doğa ile buluşacak.
Mağazalarda dolum üniteleriniz var. Yeni ambalaj almayın, bitince getirin dolduralım diyorsunuz. Buna ilgi nasıl?
Mağazalarda dolum ünitelerinde hem kolonyaları hem de İmza Koleksiyonu parfümleri yeniden dolduruyoruz. Daha az plastik kullanımı için refill (yeniden dolum) ambalajlar kullanıyoruz. Cam atıklarımızı dönüştürüyoruz. Şirket kültüründe benimsediğimiz işler bunlar.
En çok hangi kokunuz satıyor?
İstanbul oda kokusu rekor satılıyor. İstanbul kokusu da ikonik bir koku oldu.
Yeni kokularınız olacak mı yakında?
Niş parfümler kasıp kavuruyor dünyayı. Bizim de olacak. Çok kalıcı özel kokular çıkaracağız 2023’te. Parfüm koleksiyonumuzun üzerine konumlanacak.
Siz Türkiye’deki markalar için de koku üretmeye devam ediyor musunuz?
Türk perakendesinin kozmetiğinin yüzde 90’ının kokusunu biz yapıyoruz. Mağaza kokuları vs. hepsini biz yapıyoruz.
Pandemide tedarik zincirindeki kırılmalar ve ardından da artan hammadde fiyatları sizi nasıl etkiledi?
Tedarik zincirinin kırılması zorladı. Şişelerimizin bir kısmı Türkiye’de üretiliyor, bir kısmı ise yur tdışında. Kağıt ve cam fiyatlarındaki artışlar bizi çok etkiledi. Lojistik merkezimizde depolama kapasitemizi artırdık. Parayı ödeseniz de malı alma zamanlarımız çok uzadı. Stoklarımız kuvvetli olduğu için bu dönemi satışlarımızı da arttırarak iyi şekilde geçiriyoruz.
Rebul Paket Postanesi ve müze geliyor
Rebul Eczanesi’nin 1 asırdan fazla saklanan özel şişeleri, gizli formülleri ve ambalajları, GalataPort’taki Paket Postanesi’nde kapılarını açacak Atelier Rebul “heritage” mağazasında sergilenecek. Rebul bu mağazanın konseptini Osmanlı sanatı uzmanı Serdar Gülgün iş birliğiyle hazırladı. Mağaza 20 Temmuz’da açılacak. Bu arada Rebul Müzesi de Maslak’taki merkezde yakında ziyarete açılacak.