Geçen hafta bu köşede Rusya’nın son 8 yılda tarımda yaşadığı dönüşümü aktarmış ve ithalatçı yapıdan kurtularak net ihracatçı konuma geçiş sürecini özetlemiştik.
Bu hafta rotayı Avrupa’ya çeviriyoruz.
Tarımsal ihracatta dünya ikincisi olan Hollanda’nın hikâyesi de ilginç.
Yüzölçümü yaklaşık 42 bin kilometre kare ile neredeyse Konya kadar olan ülkenin topraklarının dörtte biri deniz seviyesinin altında ve yüzde 18’i sularla kaplı.
Kaynaklar kıt, şartlar zor gözükse de Hollanda yıllardır tarımda adeta bir mucize yaratıyor.
2021 yılı verileri de ülkenin tarımda yazdığı başarı hikâyesini teyit ediyor.
Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı 118 milyar dolar (104.7 milyar euro) gibi rekor bir seviyeye ulaştı.
Söz konusu ihracatın 85.5 milyar dolarlık bölümü Hollanda’da üretilen tarım ve gıda ürünlerinden oluşurken, 32.8 milyar dolarlık kısmı transit ihracat (re-export) yoluyla elde edildi.
Hollanda’nın tarımsal ihracat değerinin büyük bir kısmını süs bitkileri oluşturuyor. Ülkenin 2021’de süs bitkileri ve çiçek soğanı ihracatı 13.5 milyar dolara ulaşmış durumda.
Hollanda’nın en çok ihraç ettiği ikinci tarım ürün grubu ise et ve et ürünleri. Önceki yıl 9.5 milyar dolar olan et ve et ürünleri ihracatı 2021’de yüzde 7 artarak 10.3 milyar dolara çıktı. Üçüncü büyük ihracat kalemi süt ve süt ürünleri ile yumurta olan Hollanda’nın 2021’de bu alandan elde ettiği ihracat geliri 9.8 milyar dolar oldu.
Hollanda, 2021’de sebze ihracatından 8.1 milyar dolar, meyve ihracatından ise 7.9 milyar dolar gelir elde etti.
Aynı dönemde 81.9 milyar dolarlık (72.5 milyar euro) ithalat gerçekleştiren ülkenin günün sonunda tarımda 36 milyar dolarlık net ihracatı söz konusu.
İhracatta 5 kat fark
Hollanda İstatistik Bürosu ve Hollanda Tarım, Doğa ve Gıda Kalitesi Bakanlığı tarafından yapılan ortak araştırmaya göre, tarımsal ihracatta hem miktar hem de değer bazında rekor bir artış söz konusu.
Hollanda’dan bahsederken bizim dış ticaret rakamımızı merak edenler olabilir.
Türkiye’nin 2021’de tarımsal ihracatı kurdaki sert yükselişin de cazibesiyle 25 milyar dolar, tarımsal ithalatı ise 17.8 milyar dolar oldu.
Peki yüzölçümü bakımından Türkiye’nin 18’de biri kadar olan Hollanda, tarım ürünleri ihracatında Türkiye’yi nasıl beşe katlıyor?
Tarımsal arazi büyüklüğü açısından Türkiye’nin yirmi beşte biri kadar alanda üretim yapan Hollanda’nın tarım ve gıda ihracatındaki başarısının ardında yatan temel motivasyon ve itici güç ne?
Bu başarı için, orta ve uzun vadeli bir stratejinin toplanan meyveleri desek yeridir.
Altın üçgen modeli
Hollanda, bazı ülkelerin aksine tarım sektörünü ekonominin sırtında bir yük olarak görmüyor. Tam tersine, tarım sektörü deyim yerindeyse Hollanda ekonomisini sırtlıyor.
İşte bu noktada “altın üçgen” formülü öne çıkıyor.
Aslına bakarsanız “altın üçgen” ifadesi ile tarımsal araştırma/eğitim, özel sektör ve kamunun başarılı iş birliğine atıfta bulunuluyor.
Hollanda’yı ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük tarım ihracatçısı yapan formülün detaylarına bakınca karşımıza kamu-üniversite-özel sektör iş birliği, planlı ve verimli üretim modeli, doğru destek politikası, Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları, start-up ve girişimciliği destekleyen yatırım iklimi, kooperatifleşme ve katma değerli pazarlama stratejileri gibi faktörler çıkıyor.
“Altın üçgen” modelini bir platform olarak da düşünmek mümkün. Başarının ana unsuru olan multidisipliner yaklaşım ‘Bir şey üzerine odaklanıp beraber çalışmak’ olarak özetleniyor.
Ortak akıl ile yönetilen sektör, daha vizyoner ve çözüm odaklı bir yapıya bürünüyor. Yıkıcı değil yapıcı rekabetin olduğu ülkede tarım ve gıda sektörünü daha üretken ve verimli yapıya kavuşturarak sürdürülebilir kılan anlayış da bu zaten.
Kooperatiflerin rolü ve etkisi
Hollanda’nın tarımsal üretim ve ihracatında yakaladığı ivmede kooperatifçiliğin rolü ve etkisi yadsınamaz. Tek başına değil birlikte iş yapma kültürü ülkenin DNA’sında var.
Tarımsal ihracatın itici gücü konumundaki ana ürün gruplarında etkin ve işlevsel kooperatifleşme oranı yüzde 85-95 arasında değişiyor.
Hollanda’nın özellikle süs bitkileri ile meyve ve sebze sektöründeki başarısında kooperatiflerin ve mezat sisteminin payı oldukça büyük.
Örneğin mezat sistemi, üreticilerin üretimde belli bir kalite seviyesini yakalaması ve sürdürmesi üzerine kurgulanmış. Her firmanın ürünlerini satış sürecinde potansiyel alıcılara yol gösteren kalite ve güven endeksi bulunuyor.
Mezatta ürünlerinin kalitesini kontrol eden üreticiler ‘takdir’ ediliyor. Eğer bir üründe herhangi bir sorun varsa bunun mezat için doldurulan belgelerde bildirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde mezat tarafından üreticilere verilen ‘güven endeksi’ düşürülüyor.
2030 hedefi liderlik
Hollanda, 2030 yılına kadar döngüsel tarımda dünya lideri olmayı hedefliyor.
Artık öncelik sadece üretimde artış ve maliyetlerde düşüş değil. Bunun yanında doğayla uyum içinde kaynak kullanımı ve gıda üretiminde optimizasyon da ana hedefler arasında yer alıyor.
Özellikle tarımda enerji ve su verimliliği üzerine yoğunlaşan Hollanda, çevre dostu tarımsal üretim modelini yeşil etiket ve yeşil sertifika uygulamaları ile destekliyor. Vergi avantajı gibi farklı yöntemlerle sürdürülebilir tarım yaklaşımını teşvik ediyor.
Tarım teknolojileri ve dijital uygulamalar sürdürülebilirlik konusunda anahtar rol üstleniyor. Hollandalı çiftçiler, daha az alan ve kaynakla daha yüksek verim ve kaliteli ürün için hassas tarım uygulamalarına yöneliyor.
Wageningen dev şirketlerin Ar-Ge üssü oldu
ABD, bilişim sektörünün Silikon Vadisine ev sahipliği yaparken, Hollanda da tarım açısından Gıda Vadisi’nin ev sahibi konumunda.
Hollanda’nın Wageningen Üniversitesi ve ülkedeki araştırma enstitüleri, tarım ve gıda alanındaki bilimsel çalışmaları ile dünyanın marka olmuş kurumları arasında yer alıyor. Kendini adeta Avrupa’nın tarım ve gıda üssü olarak konumlandıran Wageningen, girişimciler, start-uplar ve yatırım fırsatı kollayan küresel şirketler açısından bir nevi üs niteliğinde.
Eğitim, araştırma ve nitelikli iş gücünün etkisiyle dünyanın en büyük 20 tarım ve gıda şirketinin 15’inin üretim ve Ar-Ge merkezleri Hollanda’da konuşlanmış durumda.
Wageningen Üniversitesi, çiftlikten sofraya diye tanımlanan değer zincirinin tüm halkalarında değişim ve dönüşüme öncülük ediyor.
Bu şirketlerin Hollanda’yı tercih etmesi bir tesadüf mü sizce?
Know-how ihracatı
Aslına bakarsanız 118 milyar dolarlık tarımsal ihracat rakamı fotoğrafın tamamını yansıtmıyor. Çünkü dünyanın en yenilikçi 5 ülkesi arasında gösterilen Hollanda sadece tarımsal ürün değil bu alanda elde ettiği bilgi ve tecrübe ile geliştirdiği teknolojileri de pazarlıyor. Daha özet ifadeyle Ar-Ge ve inovasyonla desteklenmiş know-how ihracatı gerçekleştiriyor. O yüzden tarım makinaları, sera malzemeleri ve akıllı tarım teknolojileri ihracatında da Hollanda öncü ülkeler arasında yer alıyor.
Blockchain, büyük veri, robotik ve yapay zeka gibi yeni gelişmeler tüm sektörlerde ezberleri bozduğu gibi tarım ve gıda sektöründe de değişim yaratıyor.
Geleceğin çiftçiliği, otomasyon, yeni yetiştirme ve üretim sistemlerinin geliştirilmesi ve veri biliminin uygulanması yoluyla gıda üretiminin iyileştirilmesi hedefleniyor. Dikey tarım ve hassas tarım teknolojileri çeşitleniyor.
Bu alandaki start-up ve girişimlerin başarı hikayeleri günün sonunda Hollanda’nın döviz gelirlerine yansıyor.
Hollanda tarımında öne çıkan sorunlar
Peki Hollanda’da tarım sektörü açısından her şey toz pembe mi?
Hiç mi sorun yaşanmıyor?
Tabii ki hayır…
Hollanda’nın gelişmiş lojistik, mezat ve kooperatif sistemine rağmen çiftçiler için şartlar yine de kolay değil. Pandemi sonrası değişen üretim ve ticaret koşulları, başta enerji olmak üzere artan girdi maliyetleri ve iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz şartlar tıpkı bizim çiftçilerimiz gibi Hollandalı üreticileri de en çok endişelendiren konular arasında yer alıyor.
Tarım alanları korunuyor
Tarım nüfusunun yaşlanması ve azalması sadece Türkiye değil Hollanda dâhil neredeyse her ülkenin problemi.
Her ne kadar Hollanda tarım sektöründe dünyanın model aldığı ülkelerden biri olsa da Avrupa Birliği’nin büyük ve zorlu pazarında küçük aile çiftliklerinin ayakta kalma şansları mevcut koşullarda her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Ancak Hollanda’da tarım yapan nüfus azalsa da tarım alanları daralmıyor aksine korunuyor. Söz konusu araziler tarım vasfından çıkarılmak yerine diğer işletmelerin alımına sunularak ölçekler büyütülüyor.
Hollanda’nın konumu
Hollanda’nın yer aldığı coğrafyanın getirdiği dezavantajlar kadar avantajlar da mevcut.
Öncelikle ülke üç büyük nehir tarafından âdeta bölünmüş durumda. Bu açıdan Hollanda’nın epey “sulak” olduğunu söylemek mümkün. Tabii bu durumun hayli verimli bir delta bölgesi oluşturduğunu da söylemeliyiz. Fakat bununla beraber ülke ciddi bir toprak sıkıntısı da yaşıyor.
Avrupa’ya ve tüm kıtalara lojistik açıdan kritik bağlantı noktaları olan Hollanda, bin kilometre çapında yaklaşık 250 milyon tüketiciye erişim sağlayacak bir konumda.
Hollanda, coğrafi konumunu altyapı yatırımları, liman, havayolu ve demiryolu gibi etkin lojistik ağı ve profesyonel gümrük süreçleri ile destekleyerek ihracatta rekabetçi konumunu perçinliyor.