Hep bir merkez gerekir. Merkez hem referanstır hem düzenleyici. Bazen de en üst mercii. Teknik tanımında, özellikle dairesel ve küresel yapıların çeperine eş uzaklıktaki noktadır. Ama ne ortam dairesel, ne de merkez bu kadar eş uzaktır. Herkesin, her şeyin kendine göre merkezi vardır. Araştırma merkezi, sağlık merkezi, kongre merkezi… Merkez, belirli bir işin/işlerin birlikte yapıldığı yer hatta mekan gibi oluverir. Alışveriş merkezinden, Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi’ne kadar. Merkez çevreden eşit uzaklığı çağrıştırarak çaktırmadan pek çok iş ve işlemin yönetildiği nokta haline gelir. Yani merkezi yönetim hükümet merkezi olduğu gibi merkez hakem kurulu da olur. Merkezi olmayan şeyin başı kesik tavuk gibi sağa sola savrulacağı, yönünü bulamayacağı varsayılır. Merkeze eşit uzaklıkta olmak, merkezi onlara eşit davranmasını değil ama merkezin çekimin dışına çıkılamayacağını da anlatıyor olabilir. O zaman “götürürler merkeze, rezil ederler herkese…” ve kafiyeli türev söylemlerde olduğu gibi, merkez karşı konulması zor bir makamdır. En karşı konulmaz son ise Merkez Efendi olabilir. Belki de gerçek tek merkez. Yoksa merkezlerin tanımı nesnel karmaşaya dönüşür: Onca yıllık berber, bir türlü doğru yazılamayan ‘kuaför’lükten ‘saç tasarım merkezi’ne terfi eder.
30.04.2021 07:57
“Dinlemedeyiz merkez”
Dijital diye yırtınılan şey aslında iki merkezli, iki kutuplu, geçişken olmayan yapı. Herkes kendi gibi düşünen, yaşayan, aynı değeleri paylaşanları takip eder. Ortaya karışık merkezlerin her biri tek renkli hale geliverir. Kutuplaşma keskinleşir
Neyse halin….
20 Aralık 2024
Yangından kurtulan mallar
13 Aralık 2024
Çürük
06 Aralık 2024
O “MUZ”
29 Kasım 2024
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
Tüm Yazıları
22 Kasım 2024