“Ş” önemli bir harftir. Ş tek başına büyük işler başarır. Başka dillerde olmadığı kadar eylemin arasına girer, trafiğini düzenler. Kendisi, klavyelerde bırakın baş köşeye kurulmayı, kenara köşeye itilip sığıntı muamelesi yapılır. Önemi ıskalanır. Özellikle metropol hayatının zorladığı “gökyüzündeki yıldızlar kadar” yalnız olma duygusu, insanı bastırır, yıpratır. Çocukluktan beri, biricik başarı simgesi olarak görülen, ‘sahip olunanlar’ evler, arabalar, saatler, takılar, yazlıklar, kartvizitinde adının altına yazılsın diye yıllarca uğraşılan unvanlar, bu derin yalnızlığın çaresi olamıyor. Sahiplikten çok aidiyet hayata önem ve anlam katabiliyor. Doğuştan kazanılan aidiyetlerin menzili ve taşıma gücü de artık sınırlı. Her gün beslenip geliştirilebilen, birlikteliği, ortak çabayı gerektiren, sonuçlarından ortak fayda tatmin, huzur sağlanan aidiyetlere ihtiyaç var. “Ş”nin işi de bu. “En çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan şu günlerde” klişesi yıllardır aşınamasa da, “Ş” hala pek umursanmıyor. Halbuki “Ş”, bir şeyi birlikte yapmanın ortaklaştırıcı göstergesi: Görüşmek, söyleşmek, anlaşmak, selamlaşmak... Gerçi Türkçe dilbilgisi terimlerinin içinden çıkmaya çalışmak neredeyse yeni bir dil öğrenmek kadar çaba gerektirebiliyor. “Ş” harfi ‘işteş’lik göstergesi. Ama ‘dönüşümlü işteş çatılıların, oldurgan ya da geçişli durumları...’ pek içinden çıkılası değil pek çoğumuz için. Ama ‘işteş’ olmak yani “bir eylemin özne ve tümleç tarafından birlikte yapıldığını göstermek”…
25.06.2021 04:30
“Ş” siz olunur mu?
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
22 Kasım 2024
Dilli kaşar
15 Kasım 2024
O kadar da değil
08 Kasım 2024
Eyavvörs
01 Kasım 2024
GER-ÇEK
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024