Bir yılın daha son bölümüne girerken, şöyle nereden gelip nereye gidiyoruz diye bakarken, yaz aylarının bitimiyle birlikte salgın hastalık risklerinin yavaştan yeniden belirdiğini, vaka sayılarının artmaya başladığını ama bunun geçmiş tecrübeden ve içine düşülen her türlü sıkıntıdan dolayı pek dillendirilmediğini, dünyanın bu kadar kısa zamanda yeniden bu kadar büyük bir çalkantıya hazır olup olmadığını, yeni bir pandemi tehlikesinin gerçekten benzer büyüklükte var olup olmadığını, bırakın yeni bir pandemi dalgasını, eskisinin etkilerinin nasıl geçeceğini, mikroçip üretim sıkıntısı ve Çin’e bağımlılığın ne kadar sürede çözüleceğini, tamamen çözülüp çözülmeyeceğini, özellikle Çin merkezli tedarik zinciri kırılmalarının nasıl önleneceği veya yerel üretimlerle ikame edilmesinin global kavramını ne kadar sarsacağı, ülkelerin ne kadar dışa kapanacağı, global etkileşime en çok darbe vuran savaşların özellikle de Rusya - Ukrayna savaşının nelere mal olacağı, tohumdan teknolojik unsur üretiminde Ukrayna‘nın önemi anlaşılmasına rağmen, genç ve değerli nüfusun cephelerde kırılmasının sadece ülkelerine değil dünyaya maliyeti, Batı’nın uyguladığı yaptırımların, uygulanana ve uygulayanlara yaptığı etkinin sonuçları, yaptırımların delinmesinde ya da etrafında dolaşılmasında rolü olanların buradan sağladıkları faydayı ne kadar daha sürdürebilecekleri, savaşın kesin olarak ortaya çıkardığı enerji probleminin üstesinden nasıl gelineceği, bir anda Almanya’nın kömür, Fransa’nın nükleer santraller ile durumu kurtarmasının, bunları sürdürülebilirlik açısından aklamasının, pek çok önlemin getirisini kısa sürede sıfırlamasının etkileri, neredeyse lanetlenmiş enerji kaynaklarının birden meşrulaştırılması, kurumlarda pazarlama ve diğer ilgisiz departmanların ellerine terk edilince her geçen gün daha çok içi boşalan sürdürülebilirlik kavramının öneminin nasıl sürdüreceği, küresel ısınmaya dayalı buzulların erimesiyle yükselecek suların, yaşanılamaz seviyeye çıkacak ısının hakim olduğu bölgelerdeki insanların, yapıların, kurumların, tarımın toplam hayatı nasıl etkileyeceği, olası devasa göçlerin yönünü, çıkarabileceği sorunları, bu sorunların çözümünde ya da yönetilmesinde hangi güç odaklarının söz sahibi olacağı, yükselen ve dünyanın nüfusunun üçte birinden fazlasını oluşturan Çin ve Hindistan‘ın Afrika üzerindeki etkisini arttırıp, BRIC yükselmesi ve Brezilya ile Güney Amerika‘yı da kapsamasıyla oluşacak yeni güç odağı, otuz-kırk yıl içinde karbon sıfırlamayı hedefleyen kurumların o kadar ömrünün olup olmadığı, Amerika‘nın süper güç konumunu nasıl sürdüreceği, gelecek yılki seçimlerde olası bir Cumhuriyetçi iktidarın dünyanın başına ne dertler açabileceği, dünyada sürekli yükselen milliyetçiliğin globalizmin de AB’nin de sonunu getirip getirmeyeceği, yaşanan teknolojik devrimin odağında olduğu büyük dönüşümün önümüzdeki on yıl içinde hayatı kökten değiştirme olasılığı, makine öğrenmesi, artırılmış-yükseltilmiş gerçeklik, gecikmeyi ortadan kaldıran, uzaktan her şeyi yaptırabilen hız, yapay zeka, nesnelerin interneti ile eğitimin var olan haliyle anlamını sürdürebilmesi, yerine neyin nasıl konabileceği, bunun yapılabilmesinin hızı ve ihtiyaçlara yetişebilmesi, kurum ve işletmelerin bu durumda kendilerini yeniden yapılandırıp yepyeni iş modelleri bulup bulmayacağı, bu geçiş döneminde işlevini kaybedecek meslek sahiplerinin yeni duruma adaptasyonu, yeniye uyamayacak büyük çoğunluğun hayatını nasıl sürdüreceği, bu teknolojik dönüşümün ülkeler ve insanlar arasında yaratacağı kopuşun sonuçları, savaşlar, küresel ısınmanın yanı sıra meslek sahibi olanlar ve olmayanların göçlerinin geldikleri ve gittikleri yerlere katkıları, sanallığın krizlere de yansıması, dolar kuru ile enflasyon arasına sıkışmış, bir kaç haftadan ötesini göremeyen insanların hayal kuramamasının maddi manevi bedelleri, yapılacak seçimlerin yaratacağı sonlar ve başlangıçların neler olabileceği, ekonominin seçim sonrasında ne cilveler yapacağı, kimin ayakta kalabileceği, sürekli körüklenen kutuplaşmanın yarattığı sert bölünmenin nelere mal olabileceği, bu bedelleri hangi kaynaktan kimin ödeyeceği, korku ve bezginliğin yarattığı umursamazlığın umuda dönüşmesi ihtimalinin oranı, sonundaki faydanın, başarının ve ona bağlı mutluluğun bugünkü eğitim sistemi ile gerçekleşme ihtimalinin varlığı, ulusal sorunların ve sorunların doz artışının toplumun akıl sağlığına etkisi, yirmi-otuz sene sonrası pek iç açıcı olmayan bir dünyaya bebek olarak doğmanın riski, ne zaman bir oh çekip huzur içinde uyunabileceği henüz.
08.09.2023 04:30
Toz pembe
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
22 Kasım 2024
Dilli kaşar
15 Kasım 2024
O kadar da değil
08 Kasım 2024
Eyavvörs
01 Kasım 2024
GER-ÇEK
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024