1874’te, 22 yaşındayken, henüz 13 yaşında olan Pirizade ailesinden Fatma Hanım’la yaptığı evliliğin, dilden dile dolaşacak bir şiirinin yolunu açacağını elbette bilemezdi. İlerleyen yıllarda yaşayacaklarının edebiyat tarihine nasıl yazılacağını da hayal edemezdi. Ardında bir ulema ailesinde, Bebek’teki bir yalıda dünyaya gelişi ile kesintili ama zaman zaman etkili bir eğitim alışının yanı sıra, yurt dışındaki havada çok erken yaşlarda soluduklarının getirdiklerini de bırakmıştı, tarihçi ve diplomat babasının büyükelçi sıfatıyla gittiği Tahran’da Farsça öğrenmeyi, dahası İran edebiyatını tanıma fırsatını bulduğu bir dönemi de… Babasının ölümünün ardından tekrar başladığı memuriyet günlerinde karşılaştığı Samipaşazade Sezai ve Ebuzziya Tevfik ile dostluklarını sürdürmesini ve 1873’te tanıştığı Recaizade Mahmut Ekrem’i Namık Kemal’in ardından ikinci üstadı olarak görmesini de… Ahmet Vefik Paşa’nın tavsiyesiyle yazdığı Sabr ü Sebat oyununun yanı sıra İçli Kız, Duhter-i Hindu, Sardanapal, Garam gibi eserleriyle şöhretini giderek perçinlemesini de…
24.11.2023 04:30
Bir mezar neleri doğurabilirdi?
Abdülhak Hamit Tarhan’ın eşinin ölümünün ardından yazdığı Makber şiiri, şarkısı sayesinde de çok ünlenmişti