Şimdi düşünüyorum da, hakkında, kendisini henüz şahsen tanımamışken edindiğim yargı nasıl da gerçeklerden uzakmış. Sert, saldırgan, sevimsiz, kibirli, huysuz ve elbette bu sebeplerden çekinilecek bir kadın... Ne çok olumsuz özellik, değil mi? Bu böyle devam edebilirdi. Etseydi de hiç umrumda olmazdı. ‘Ben ona bulaşmayayım, o bana bulaşmasın’ der geçerdim. Ne var ki hayat size hiç beklemediğiniz oyunlar oynayabiliyor. Bu gerçeği bir daha hatırlamam için günün birinde karşıma çıkması gerekti. Hem de İstanbul’da değil, Frankfurt’ta! Ya da Leipzig’de, Köln’de... Hangi vesileyle oradaydık? Pek hatırlayamıyorum. Aradan tahminen yirmi yılı aşkın bir süre geçti. Oraya davet edilmiş birkaç yazar arasındaydık ama bu kesindi. Günün ilerlemiş saatleri miydi? Hafızamda öyle kalmış. Yabancı bir şehre geldiğimde otel odalarında kalmayı hiç sevmem. Kısa bir dinlenmenin ardından lobiye inmiştim. İnmemle birlikte de karşılaşmıştık. Henüz tanışmıyorduk ama simaen tanıyorduk elbette birbirimizi. Yanıma gelmiş, tüm samimiyetiyle karnının acıktığını, bira içmek istediğini söylemiş ve bir yerlere birlikte gitmeyi teklif etmişti. Bu yakınlığı beklemiyordum doğrusu. Hem böyle bir durumda hayır diyecek kadar kabalık mı gösterecektim? Senden hiç hoşlanmıyorum mu diyecektim? Demedim tabii. Dışarı çıktık, bir yer aramaya koyulduk. O yeri de çok zorlanmadan bulduk. Kafama uygun gibiydi. Onun da yüzünde bir memnuniyet vardı. Neler yemiştik? O da hafızamdan silinip gitmiş. Ama bira içtiğimizi unutmadım. Sohbet ilerledikçe de karşımda, zihnimde edindiğimden çok, ama gerçekten farklı bir Duygu buldum. O kadın gitmiş, yerine son derece yumuşak, nazik, saygılı, hassas bir kadın gelmişti. Sesi ve gülümsemesiyle çok güzel bir kadın. Sadece yüzünün değil, ruhunun da ne kadar güzel olduğunu görmüştüm. Hem de aradan henüz yarım saat bile geçmeden… Sohbeti de doyumsuzdu üstelik. Her konuyu çekinmeden konuşabileceğiniz insanlar vardır. O da onlardan biriydi işte. İkinci biralarımızı içerken neler hissettiğimi söylemiştim. Kendisini tanımazken hakkında edindiğim izlenimi, beni nasıl şaşırttığını... Sohbetimizdeki samimiyet bunu gerektiriyordu. Nezaketle gülümsemişti. Bu lafları ilk kez benden duymadığını söyleyerek... O da beni mesafeli ve çekinilecek bir adam gibi görmüştü tanışmadan önce. Gülmüştük. O Alman şehrindeki dört günümüz zaman zaman daha da yakınlaşmamızı sağlayan, başka sohbetlerle de geçmişti. Bir insan kazanmıştım. O günlerde, hiç unutmadım, çevresinde hep hayat dolu, nüktedan bir kadın izlenimi bırakmıştı. Sevgiyi bilen, yaşamak ve yaşatmak isteyecek bir kadın... Hafızamdaki Duygu Asena ile ilgili hikâyem, gün geldi, tüm bu yaşadıklarımı bile önemsiz kılacak unutulamayacak bir başka sohbetle derinleşti.
30.07.2021 04:30
Bu dünyadan bir Duygu geçti
Dile kolay. Duygu Asena bu dünyadan gideli on beş yıl olmuş. Yine sıcak bir temmuz günü müydü? Geriye kalanlar elbette içime işleyen bir hüzünle hafızama üşüşüyor. Ne hikâye bırakmış arkasında...
Virginia’nın bakışı
19 Ocak 2024
Mişima’nın dalgaları
12 Ocak 2024
Müfide Kadri’nin fırça darbeleri
05 Ocak 2024
Gölgede kalmış bir roman
29 Aralık 2023
O sularda kalanlar
Tüm Yazıları
22 Aralık 2023