Hangi bahçeler hangi duygular ve unutamadığınız hatıralarla geçti hayatınızdan? Hangi akşamlardan, gecelerden ve sabahlardan? Bahçeler… Ardımızda bıraktıklarımız, tarihimizin bir yerlerinde yokluğa karışanlar… Hatırlıyor musunuz? Bazı görüntülerin, seslerin ve kokuların duyurduklarını birçok hikâyemde anlatmak istemiştim. Farklı bahçelerden geçmiştim çünkü. Hayatın akışında onlardan kopacağımı elbette bilmeden. Birçok yer, tıpkı birçok insan gibi, kaybedildiğinde bir başka değer kazanmıyor muydu? Akşamsefaları hangisinde kalmıştı? Ya evlerde reçeli yapılan meyveleri veren ağaçlar? Komşuların bahçeleri de farklı cazibelere, aslında masum çocuk hırsızlıklarına açık değil miydi? O ağaçlara tırmanırken, meyve yemenin dışında küçük kahramanlıklar yapma hissine kapılmak eski bir hikâyenin unutulamayacak anları arasında yer almamış mıydı? İki ağacın arasına serilen uyduruk salıncaklar da bu hikâyenin içindeydi şüphesiz, çam ağaçlarından düşen kozalakların içindeki fıstıkların taşla kırıldıktan sonra yenmesinin verdiği keyif de, taze ceviz kabuklarından ellere bulaşan, çok zor çıkan o yeşil de, kaplumbağalar ve kirpilerle yapılan arkadaşlıklar da, solucanların ve kertenkelelerin uyandırdığı hafif tedirginlik de… Artık hepsinin medeniyetin simgesi ve gereği gibi görülen beton yığınları tarafından nasıl yutulduğunu hatırlayınca… Bahçe dediğimiz bir başka medeniyet değil miydi oysa?
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim