05 Aralık 2025, Cuma
18.11.2025 13:18

Türkiye’nin NATO Büyükelçisi Öztürk’ten AB’ye dikkat çekici mesaj: İttifak içinde ittifak olmaz, Türkiye, ABD, İngiltere olmadan Avrupa savunulamaz

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

DEİK tarafından dün Brüksel’de düzenlenen ve Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin masaya yatırıldığı konferansa damgasını vuran konuşmalardan biri, Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk’ün yaptığı çıkış oldu. Büyükelçi Öztürk, NATO’nun varlığında AB’nin ayrı bir savunma yapılanmasına gitme arayışlarını eleştirerek, “İttifak içinde ittifak olmaz” dedi ve "NATO, Avrupa'nın güvenliği için en önemli araç, platform ve ittifaktır" diye ekledi.

Büyükelçi Öztürk, Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki kapasitesini anlatırken, halen Türkiye’nin çeşitli tersanelerinde aynı anda 32 askeri gemi inşa edildiğine dikkat çekti ve “Dünyada Türkiye’den daha büyük kapasiteye sahip olan tek ülke Çin” diye konuştu. Öztürk’ün verdiği bilgiye göre, bu tersanelerde mühendisler de dahil olmak üzere Türkiye’de savunma sanayii alanında 100 bin teknik personel çalışıyor.

Brüksel'de dün düzenlenen "Avrupa Birliği (AB)-Türkiye İş Zirvesi" kapsamında en çok ilgi çeken toplantılardan biri Türkiye'nin savunma kabiliyetleri ve Avrupa savunmasına katkılarının görüşüldüğü panel oldu.

Büyükelçi Öztürk’ün konuşmasının metnini, Anadolu Ajansı’nın panelin tümü üzerindeki ayrıntılı haberinden alıntılayarak, buradaki çevirisinden aynen aktarıyorum…

Kıtanın güvenliği için belirleyici olan NATO'dur

Türkiye'nin NATO nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk konuşmasında, 1990 yılı Kasım ayında Paris'te düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (CSCE) Zirvesi'nde "bütün, özgür ve barış içinde bir Avrupa" idealinin ilan edildiğini anımsattı.

Büyükelçi Öztürk, "Avrupa’nın bütün, özgür ve barış içinde olması fikri son derece önemliydi ve bugün de geçerliliğini koruyor. Bunun yeniden tanımlanmasına gerek yok. Tüm Avrupalılar, bütün, özgür ve barış içinde bir Avrupa talep etmelidir. Bölünmüş, özgür olmayan ve savaş halindeki bir Avrupa talep edemeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’nın ve Avrupa güvenliğinin temellerinin bu çerçevede hatırlanması gerektiğinin altını çizen Öztürk, "Çünkü coğrafi, jeostratejik ve jeopolitik gerçeklikler sık değişmez. Taktikler değişebilir, söylemler değişebilir fakat Avrupa güvenliğinin temelleri hala sağlamdır. Bu bağlamda NATO, Avrupa’nın güvenliği için en önemli araç, platform ve ittifaktır. Avrupa müttefiklerinin, AB üyesi olup olmamaları fark etmeksizin ve Kuzey Amerikalı müttefiklerin bir araya geldiği yapı, bu kıtanın güvenliği açısından belirleyicidir” dedi.

Öztürk, yeni fikirlerin uzun süredir denendiğine ancak başarısız olduktan ve tüm yanlış seçenekler tüketildikten sonra doğru olana ulaşıldığını belirterek, "Umarım bu kez, Avrupa’nın yeniden bölündüğü bir tabloyla karşılaşmamak için doğru olanı daha hızlı keşfedebilir, yeniden keşfedebilir veya yeniden tanımlayabiliriz." ifadelerini kullandı.

Dünyada hiçbir ülke, örgüt, blok ya da hiçbir yapının güvenlik olmadan refah ve barış içinde olmasının mümkün olmadığına dikkati çeken Büyükelçi Öztürk, bu durumun bireyler için bile geçerli olduğunu dile getirdi.

Öztürk, Avrupa güvenliğinin temellerini hatırlamanın da önemine işaret ederek, "Bütün, özgür ve barış içinde bir Avrupa fikri, tüm Avrupa müttefiklerini aynı platformda, aynı örgüt içinde, aynı anlayış ve aynı vizyonla bir araya getirmeden tamamlanamaz. Bu olmadan böyle güvenli bir Avrupa mümkün değildir” dedi.

Avrupa'nın 500 milyon, NATO'nun ise 1 milyar nüfusu var

Avrupa'nın savunma girişimlerinin aynı zamanda bir "çatallaşma (bifurcation)" tehlikesini de beraberinde getireceği uyarısında bulunan Büyükelçi Öztürk, Avrupa'nın 500 milyon, NATO'nun ise 1 milyar nüfuslu insan topluluğuna sahip olduğuna dikkati çekti.

Öztürk, "İttifak içinde ittifak olmaz. Avrupalı müttefiklerin aynı temelde muamele görmeyeceği, 500 milyon insan için ayrı bir Avrupa Savunma Birliği şeklinde ittifak oluşturmak mantıklı değil. Dolayısıyla hiçbirimiz diğerimizden daha değerli değiliz. Hepimiz değerliyiz. Birlikte olmalıyız. Birlikte kalmalı, birlikte dayanmalıyız. Aksi halde, bölünürsek zayıflarız. Bölünürsek başarısız oluruz. Bölünürsek, aslında kaynak israfı da ortaya çıkar” uyarısını yaptı.

NATO üyelerini bir araya getiren 1949 tarihli Kuzey Atlantik Antlaşması'nın önemine değinen Öztürk, AB'nin de önemli anlaşmaları bulunduğunu ancak bunların güvenlik ve savunma alanında etkin olmadığını ve olamayacağını ifade etti.

Öztürk, “Çünkü güvenlik bölünemez. NATO ve NATO yapılanması için bir güvenlik seti, bir standartlar bütünü oluşturup ardından başka bir tür güvenlik seti için farklı bir standartlar bütünü oluşturamayız. Bu derece bir ayrışma vahim sonuçlar doğurur” dedi.

ABD, Türkiye, İngiltere olmadan Avrupa savunulamaz

Yalnızca tek bir siyasi dayanışmayla tüm müttefiklerle birlikte her türlü saldırganlığa karşı caydırılabilirlik olabileceğine dikkati çeken Öztürk, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"NATO yapılanması olmadan, Avrupa dışı müttefikler, sadece Türkiye değil, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Norveç, İzlanda gibi ülkeler olmadan Avrupa kıtasının savunulabileceğinden nasıl emin olabilirsiniz? Bu kıta savunulabilir mi? Yalnızca AB’ye özgü bir savunma yapısı yeterince caydırıcı olabilir mi? Bunlar siyasi sorular değil, esasen matematik ve geometridir. Hesaplayabilirsiniz. Avrupa’daki silahlı kuvvetlerin sayısı nedir? İttifakın en büyük ordusunun kim olduğunu biliyorsunuz ancak ikinci en büyük ordu Türkiye’dir. NATO misyon ve operasyonlarına katkıda üçüncü sıradayız. Ortak finansmana katkıda yedinci müttefikiz. Ancak tüm bu katkıların ötesinde bir de coğrafya vardır. Coğrafyayı değiştiremezsiniz. İsteseniz de istemezseniz de bu coğrafya bizi sonsuza dek birleştiriyor."

NATO’da standartlar varken, AB yeni standart belirlerse birlikte çalışamayız

Büyükelçi Öztürk, NATO’daki standart belirlemenin Avrupalı müttefikler için de son derece önemli olduğunu kaydederek, birlikte daha mükemmel bir yapı oluştuğunun altını çizdi.

NATO'nun aynı zamanda istişareler için esaslı öneme sahip asli platform görevi gördüğünü belirten Öztürk, müttefikler arasında savunma meselelerinin ve Türkiye'yle ilgili konuların da her an burada tartışılabileceğini dile getirdi.

Öztürk, güvenlik ve savunma konularının ertelenemeyeceğini kaydetti.

Diğer önemli hususun ise "birlikte çalışabilirlik (interoperability)" meselesi olduğunu belirten Öztürk, "NATO’da bu her zaman bir numaralı konu, bir numaralı hedef olmuştur. Bu nedenle NATO standartlarımız var, bu nedenle birçok NATO komitesi bu birlikte çalışabilirlik meseleleri üzerinde çalışıyor. Eğer AB kendi standartlarını geliştirmeye başlarsa, birlikte çalışabilirlikten söz edilemez" dedi.

Büyükelçi Öztürk, aynı zamanda bir mükerrerlik durumunun da ortaya çıktığını ifade ederek, pek çok NATO projesi ve çalışma alanının AB tarafından tekrar edilmeye başlanmış durumda olduğunu bildirdi.

Bir krizde Avrupa'nın savunmasına Türkiye'den gelecek takviye güçler, AB topraklarından nasıl geçecek?

Aynı zamanda Türkiye’ye yönelik çok açık bir ayrımcılığın da söz konusu olduğunu ifade eden Öztürk, "Örneğin AB'nin Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) Askeri Hareketlilik Projesi’nden dışlandık. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahibiz, en kötü senaryo gerçekleştiğinde takviyeler Türkiye’den gelecektir ancak AB regülasyonları esas alınırsa AB toprakları boyunca hareket bile edemeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Öztürk, diğer önemli bir hususun ise "kopuş (decoupling)" olduğunu kaydetti.

NATO ile AB arasında kopuş yaşanıyor 

NATO ile AB arasında bir kopuş yaşandığını dile getiren Öztürk, son dönemde bahsedilen pek çok projenin NATO’nun yaptıklarının tekrarı olduğunu, bunun da kaynak israfına, para israfına ve enerji israfına yol açacağını söyledi.

Büyükelçi Öztürk, AB’nin bazı üye devletlerinin dar çıkarları yerine kolektif çıkarlarına odaklaması gerektiğini belirterek, her konuda kapsayıcılığın esas olduğu mesajını verdi.

* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.

Sedat Ergin
Sedat Ergin