24 Kasım
Bugün annemin doğum günü. Yanımızda olsaydı tam 80 yaşında olacaktı. Hep söylüyorum, yazılarımı okuyanlar biliyor, ben yemeğe ait ne temelim varsa evde öğrendim. Babamın sofra düzenine ve iyi yemeğe olan merakı, halamın zeytinyağlıları, anneannemin hamur işleri... Hepsi beni bugüne taşıdı. Ama esas annem. Annemin yemekle olan ilişkisi, yemeğe yeteneği, o yeteneği sadece aile sofralarında kullanması, merakı, entelektüelliğini yemek için de kullanışı... Ya kıyafetleri? O zaman hafiften utanırdım annemin diğer annelere benzemeyişinden. Farklı giyinirdi. Şimdi moda kabul ettiğimiz bir sürü numarayı ta o zamanlar yapardı, kimse yapmazken. Kombinasyonları, onları taşıma şekli, kendisini tutuşu... Bugün olsaydı stil sahibi diye tanımlardık. Başka bir kadındı, zamanının ötesinde, zamansız. Sadece yemek veya stil sahibi oluşu değildi annemi farklı yapan. Hayatla sorunu, duruşu, vicdanlı ve hak yemez olmaya olan ihtiyacı, babama olan tutkusu, bu tutkunun peşinde kayboluşu, ama kendi başına buyruk olmaya duyduğu özlemi, ailesine sevgisi, ama onların getirdiği duygusal yüklerin altında ezilmesi, görev bilinci, dürüstlüğü, entelektüel açlığı, var olma savaşı...