İç karartım geçmiyor. Ruhum gri. Ve her zamanki gibi, yani böylesi bir ruh sıkışıklığında kendimi ekmek hamuruna boğulmuş buluyorum. Kimin yiyeceği belli olmayan miktarlarda ekmek pişiriyorum. Sonra o ekmekleri eşe dosta dağıtıyorum, kendimiz için dilimleyip derin dondurucuya stokluyorum. Evin, daha doğrusu mutfağın her yerinden ekmek, un, hamur fışkırıyor; deli gibi ekşi maya besleniyor, sürekli bir hesap kitap, ‘şuna şu kadar, buna bu kadar lazım’ diye. Çeşitli büyüklükte saklama kaplarında farklı sebep-sonuç ilişkilerini anlamlandırmak için tutulmuş hamurlar bazen buzdolabında, bazen tezgâh üstünde, bazen de balkonda yaşıyor. Hepsinin üzerlerine itinayla notlar alınıyor, hangi unların karışımı, kaç derece kaç gram su, ortam sıcaklığı, hamur sıcaklığı, pek tabii saat ve zamanlama detayları falan. Ama işte o detaylar, bütün o hesaplamalar, takip edilen hamurlar hayatta tanıklık ettiğim ama anlamlandıramadığım olayları göğüslemeye yardımcı oluyor. Elimi hamurun içine soktukça, ruhum hafifliyor.
07.02.2025 04:30
Elimi hamura soktukça ruhum hafifliyor
Ruhum gri. Böylesi bir ruh sıkışıklığında kendimi ekmek hamuruna boğulmuş buluyorum. Son zamanlarda yaptığım, özellikle soğuk balık sunumlarının yanına tereyağı ile tüketmek üzere hayal ettiğim bir ekmeğin tarifini sizinle paylaşayım
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Dünya değişti, olan ustalığa oluyor
21 Mart 2025
Yakitori ızgarasına sebze attık
14 Mart 2025
Hızlı bir Stuttgart-Strasbourg turu
07 Mart 2025
Kendinizi sevmeyi öğrenmenin zamanı gelmedi mi?
28 Şubat 2025
Bagetimsi de ne ola?
Tüm Yazıları
21 Şubat 2025