Bir insan ömrünü neye vermeli
Tükenip gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir yürüyen de bir
Savrulup gidiyor ömür dediğin
Herkes sürükleniyor. Bir nehrin suları bizi önüne katmış götürüyor. İnsanlar akıntıdan kurtulmak için kıyıdan sarkan dallara tutunmaya çalışıyorlar. Kimi din dalına tutunuyor, kimi milliyetçilik, çoğunluk ise nihilizme gömülüyor.
***
“Tek tek insanlar kötü olabilir ama insanlık iyidir’’ diyorlar. Bu cümle bir yanılsama. Henüz öyle bir insanlık yok. İnsanlığa sığmaz dediğimiz her olay insanlığın sınırları içinde. İnsanlık ancak bugünkü insanı aştığı zaman “insan” olabilecek.
***
Zihin hayvandan ayrışabilir ama beden bunu başaramaz.
***
Yetmiş milyon yıl önce dinozorlar vardı. Modern insanın tarihi ise henüz elli bin yıl. Türümüz ya bugünkü yıkıcı insanı aşacak ya da yok olacak.
***
Hiçbir insanın beyni evreni kavrayacak kadar büyük değil.
***
Dünyaca tanınmak mı istiyorsun? Önce dünyayı tanı.
***
Hayat üstüne düşünmezseniz, size kabul ettirilen önyargıların hamalı olarak yaşarsınız.
***
Evren hakkında düşünürüz ama evrenin bizim hakkımızda ne düşündüğünü hiç merak etmeyiz.
***
İnsanlar okyanustaki gemiler gibi. Doğru bir pusulası olmayan gemi buz dağına çarpar.
***
İnsan yapısını anlamak için en çarpıcı gözlem, ezilenler arasındaki hiyerarşi savaşında ortaya çıkar.
***
Çözmediğiniz sorunlar gün gelir sizi çözer.
***
İnsan soyu, çevresindeki koşullara uyum göstererek hayatta kalma becerisine sahip bir bukalemun.
***
İnsan hem hiçbir şeydir hem de her şey.
***
Ezilen ezer.
***
İleride en büyük anıt insandır denebilecek mi acaba?
***
Hayatta her şey bir ruh durumudur.
***
Hayatın özü, büyük sırrı, olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
***
Mademki insanlar birbirine acı veriyor, o zaman en güzel şey hayata meydan okumak ve mutlak bir yalnızlığı seçmek.
***
İnsanların kötülüğünü gördükçe insanlık idealine sığınmaktan başka çare kalmıyor ama o da gerçek bir çare değil.
***
Renklerin, notaların karakteri var ama bazı insanların yok.
***
Kendilerini anlatmayan, ancak sizin yavaş yavaş keşfettiğiniz insanlar, her zaman çekici gelir. Durmadan kendini ortaya koyanlar ise sahtelik duygusu uyandırır.
***
Değersiz insan, —böyle bir şey var mıdır bilmem ama, hadi daha az değerli diyelim, altına karşı bozuk para gibi— kendisinin değersiz olduğunu hiçbir zaman düşünmez, çünkü değerler dünyasının, değerler hiyerarşisinin farkında bile olmadığı için huzurludur ama değerli bir insan kendisinin değersiz olduğu düşüncesine kapılırsa, iflah olmaz.
***
Bu dünyadaki her trajedi, küçük ve masum bir adımla başlar.
***
Bir koyuna niye böyle uysal davranıyorsun ya da bir kurda niye böyle yırtıcısın diye sorulamaz.
***
Her toplu yolculuk bir kader birliği.
***
Duyarlılık ile duygusallık birbirinin zıddı.
***
Duyarlılık, kimseye bir şey satmaya çalışmaz, kendini belli belirsiz ele verir. Duygusallık ise insanları feryat figan kendine acımaya çağırır. Genellikle sahtedir.
***
Duyarlı olmak, sadece acıları ve çirkinlikleri değil, sevinçleri ve güzellikleri de algılamamızı sağlar.
***
Duygusallıkta hiçbir gerçek duyguya yer yok.
***
Herkes hayatı kendi yetenekleri çerçevesinde kavrayabilir.
***
Her şeyini yitiren bir insanın son sığınağı onurdur.
***
Farkında olmasa bile her insanın en derin yerinde bir onur noktası var. Oraya dokunulmamalı.
***
Homo erectus yatarak doğar, yatarak büyür, yatarak sevişir, yatarak iyileşir, yatarak dinlenir, yatarak doğurur ve yatarak ölür.
***
Diğerkâm insan bencillerden daha keyifli yaşar.
***
Siyasetin, ekonominin, toplumsal yaşamın çarkları dönüyor ve birçok insanı öğütüyor. Gerçek sanat bu çarkların dönüşünü yumuşatacak bir sıvı gibidir. İnsan insanın zehrini alır.
***
Amaç şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, mezhep, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
***
İnsan haklarını sadece devlet düzeyinde görmemek gerekir. Gündelik yaşamımızda her an karşılaştığımız zorbalık eğilimi, insan hakları ihlalinin başlangıç noktası.
***
Hiçbir zaman insana insan gibi bakamıyoruz. Hep etiketlerle bakıyoruz. Oysa insanlar aynı biyolojik koşullarda dünyanın herhangi bir köşesinde doğuyor. Doğduktan sonra ona içinde bulunduğu kültüre göre bir isim veriyor ve onu bir dine inandırıyorlar. Tek fark bu.
Hiçbir zaman insana insan gibi bakamıyoruz. Hep etiketlerle bakıyoruz. Oysa insanlar aynı biyolojik koşullarda dünyanın herhangi bir köşesinde doğuyor
***
Dekorlardan sıyrılmış insanın özünü görmek gerekir. New York Filarmoni dinlerken, tahtaların üstüne tel gerip titreşim yaratan, deniz kabuklarına ve kamışlara üfleyerek ses çıkaran insanı, Bolşoy balesini izlerken ateş başında raks edip o günkü avını anlatan insanı, orduların geçit resminde elindeki mızrağı göstererek herkesi korkutmaya çalışan insanı, kısacası insanın özünü göremiyorsan, gözün boyanmış demektir.
***
Eğer hatırlayabildiklerimiz ana rahmine kadar gitseydi, oradaki koşullarımızın, iyi ve kötü günlerimizin, üzerimizdeki baskıların, duyduğumuz boğuk seslerin, doğum kanalında çektiğimiz sıkıntıların, gördüğümüz ilk ışığın, ilk şeklin tarihini de paylaşabilir ve birbirimize ne kadar benzediğimizi anlayabilirdik.
***
Çiçeksiz mahallelerde insan sevgisi de yeşermez!
***
Hepimiz, “Mülteciler insandır!” demek için ayağa kalkmalıyız. Musa da mülteciydi, İsa da, Muhammed de.
***
Bir kültür ve sanat insanı olarak benim rüyam, her türlü değer ve ölçünün merkezine insanın yerleştirildiği bir dünya yaratılmasıdır.
***
Yaşlandıklarında ağaçlar ve insanlar birbirine benzemeye başlar. Bu yüzden bazı yaşlı insanlara “çınar” denir.
***
İnsanı hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca.
***
İnsanın doğa kurallarını zorladığı her noktada mutsuzluk baş gösteriyor.
***
Doğa insana ait değil, insan doğaya ait.
***
Bu dünyada nereye gitsen doğanın güzelliği ve insan soyunun zalimliği çıkar karşına.
***
“Doğa ölüyor!” diyorlar. Doğa ölmez, ölecek olan biziz.
***
Doğa intikam almaz! Farkımızda bile değil çünkü.
***
Doğa açısından insan soyunun tek önemi türünü devam ettirmesi ama tükense de olur.
***
Hayvanları sevmeyen, onlara acımayan bir toplum, kendini de sevmiyor; çiçekleri, çocukları sevmeyen bir toplum giderek hastalanıyor ve doğayla bozulan uyum, insanları birer canavara dönüştürüyor.