22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
12.07.2024 04:30

İyi gün dostu bulmak daha önemli

İnsanın kötü günde dostlara ihtiyacı var elbette. Acısını paylaşacak, sorunlarının çözümüne yardımcı olacak kara gün dostu bulmak önemli ama daha da önemlisi nedir biliyor musunuz: İyi gün dostu bulmak. İyi gününü paylaşacak, başarılarına sevinecek, senin mutluluğunu kendi iliklerinde de hissedecek ve bununla memnun olacak dostlar her şeyden önemlidir. Ve ne yazık ki çok azdır bunlar. Bir çok kişi bu başarıları sizin çalışmanıza, yeteneklerinize, zekanıza yormaz. Çünkü bu sizin görünmeyen özelliklerinizin, kendisinden daha önde olduğunu kabul etmek demektir ki bunu yapmak çok zordur.

Çocukluk ve gençlik çağlarında veri olarak kabul ettiğiniz bazı bilgiler vardır: Şu aileler zengindir, bu aileler asildir, şu kişiler ünlüdür. Siz zaten bu verilerle büyümüşsünüzdür. O kişilere bir düşmanlık duymazsınız. Ama sizinle aynı koşulları paylaşan, hatta arkadaşlık ettiğiniz, kendinizle aynı seviyede saydığınız dostlarınız yükselirse, hayat merdivenini sizden daha hızlı çıkarlarsa ister istemez içinizde bir kıskançlık, haset oluşur, çünkü görünmeyen özellikler onu sizden daha öne geçirmiştir. Ne var ki hiç kimse ‘Demek ki o benden daha yetenekliymiş’ diye düşünemez. Bu düşünce kendisine hakaret gibi gelir. Başlar yükselen, başarı kazanan arkadaşı hakkında dedikodu, iftira üretmeye. Aynı durumdaki üç beş hempayla, içlerini soğuturlar.

Sanat ve spor farkı

Bazı alanlar bunun dışındadır. Mesela spor. Bir dostları iyi bir futbolcu, tenisçi, halterci olarak yükselirse onu kabul ederler. Çünkü fiziksel üstünlükleri açık seçik ortadadır.
Aynı durum çok güzel insanlar için de geçerlidir. Herkes tarafından görülebilen güzellikleri onları sinema vs alanlarında yukarı taşır. Ses sanatçılarında da öyle.

Dikkat ederseniz bunların hepsi görülebilir, duyulabilir özelliklerdir.

Gelgelelim iş görünmeyen özelliklere, yani beyin faaliyetlerine, yazı, beste, resim, heykel, bilim alanlarında yeteneğe gelince iş değişir. Kimse, bu arkadaşım benden daha zeki, daha yaratıcı demez. O başarıya kin duyar, başlar iftiralar uydurmaya. Çünkü o görülemeyen özelliklerin varlığını kabul etmek, kişiliğinde bir yıkım yaratacaktır.

Sanatçılar arasındaki kıskançlığın temel nedenlerinden biri budur. Çünkü sanat, spor gibi ölçülemez. Değerlendirmeler öznel olabilir.

Türkiye gibi bu konularda geri kalmış ülkelerde iftira boyutu daha da artar. Çünkü eski can dostunu karalamak, onun itibarını lekelemek için çeşitli yalanlar söylemek mübah görülür.

Bu iş Nazım Hikmet’ten Yaşar Kemal’e kadar bütün büyük yeteneklerin başına gelmiştir.

Siz bugün, bu isimleri tartışılmaz devler olarak görüyorsunuz. Oysa birlikte yetiştikleri, aynı çevreleri paylaştıkları eski arkadaşları için onlar “Ha şu bizim Nazım mı?’ Ya da “Bizim Kemal mi? Bırak ya. Romanlarını karısı yazıyor’’ gibi binbir çirkef iftiraya dönüşür.

Oysa gerçek basittir. Yaşar Kemal’in çapı daha büyüktür ötekilerden ama gel de bunu kabul ettir.
Nazım Hikmet hakkında yazılan iftiraları tekrarlamak bile acı geldiği için aktarmıyorum. Utanç verici şeyler hepsi de.

Bu satırlarım genç arkadaşlar için

Bu satırları daha çok genç sanatçılara yardımcı olmak için yazıyorum. Lütfen işinize odaklanın. Daha iyi çizmeye, yazmaya, yontmaya, bestelemeye çalışın.

Sizinle aynı işi yapan arkadaşlarınızı karalamaya çalışmakla vakit geçirmeyin. Bu, gerçek bir zayıflık göstergesidir. Hiçbir büyük sanatçı buna tenezzül etmez.

Öz saygınızı koruyun. 

Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli