Nâzım Hikmet’in alabildiğine duyarlı ve alabildiğine örselenmiş şair kalbi 3 Haziran 1963’te aniden duruverdi. Köpük köpük çağıldayan o gür, o sağlıklı, o insani ses sustu. Oysa siz de ben de biliyoruz ki; Nâzım içimizde, yanıbaşımızda, durmadan kulağımıza bir şeyler fısıldıyor. Bir zeytin ağacı gördüğümüzde onun dizelerini hatırlıyoruz. Zıplayan bir sincap gördüğümüzde de öyle. El ele tutuşmuş yürüyen iki sevgili size Nâzım esintileri getiriyor. O dönemden beri vatanı sata sata bitiremeyenleri gördükçe içinizden “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ!” dizesini haykırmak geliyor. En güzel denize, henüz gidilmediğini biliyorsunuz. En güzel çocuğun henüz büyümediğini de. Sevgiliniz aklınıza düştüğünde “O şimdi ne yapıyor, şimdi şimdi” diye kıvranıyorsunuz. Yeni doğan her bebeği “Hoşgeldin Bebek” diye karşılıyoruz. Kayın ağacı bize sürgünü hatırlatıyor; zeytin ağacı inatçı ihtiyarı. Bir de deniz kıyısında durmuş düşünen adam var, bulut mu olsam, yosun mu, gemi mi, balık mı diye sorup duran. Ona hep bir ağızdan “Deniz olunmalı oğlum!” diye haykırıyoruz. Gideni ve gelmekte olanı anladığımız zaman “o müthiş bahtiyarlık”la kabarıyor göğsümüz. Şile bezinden mintan giyiyoruz, ayakkabılarımız Anadolu yollarını taşıyor. Bazen “Akrep gibisin kardeşim!” diye kızıyoruz, insanlara, söyleniyoruz. Arkasından, bulutlu bir gökyüzünden sıyrılan güneşi görmüş gibi bir umuda kapılıyoruz. “O, topraktan öğrenip kitapsız bilendir” diyoruz. Sevgililerini bekleyen gençler “Saat 4 yoksun” diye sitem ediyorlar. Ölümü bekleyen hastaların önünde “laciverdi bir bahçe” uzanıyor. “Elveda dünya ve merhaba kâinat” diyorlar. Nâzım hâlâ büyük insanlığın türküsünü söylüyor: Sekizinde işe gidip, yirmisinde evlenip, kırkında ölen ama “Umutsuz yaşanmıyor!” diyenlerin türküsünü. *** Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan birşeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
04.06.2021 06:00
Nâzım’a hasret
Çölde bir nehir gibiydi
13 Aralık 2024
Eski Türkiye daha mutluydu
06 Aralık 2024
Müzik konusunda yanlış anlamalar
22 Kasım 2024
Etik ve ahlak arasındaki fark
15 Kasım 2024
Batı neden laikleri değil dincileri seçti?
Tüm Yazıları
01 Kasım 2024