James Webb Uzay Teleskobu, Aralık 2021'de fırlatıldı. Gözlemevi adını 1960'lı yıllarda NASA'nın ikinci yöneticisi olarak görev yapan bürokrat James Webb'ten alıyor. Ancak bu isme karşı çıkanlar var ve Webb'in LGBTİ+ topluluğuna mensup olduğu bilinen ya da şüphelenilen kişilere zulmettiğini savunuyor. NASA, Webb'in bu olaydaki rolüne ilişkin bir soruşturmayı sonuçlandırdı ve kurum Webb'in adını 10 milyar dolarlık teleskopta bırakmaya karar verdi.
Hazırlanan raporda, "Bugüne kadar Webb'i bireylerin cinsel yönelimleri nedeniyle işten çıkarılması hakkında herhangi bir eylem veya takiple doğrudan ilişkilendiren mevcut bir kanıt bulunmamaktadır" ifadeleri yer alıyor. NASA yetkilileri raporu açıklayan bir bildiride, "Mevcut kanıtlara dayanarak, ajans James Webb Uzay Teleskobu'nun adını değiştirmeyi planlamıyor" dedi.
Gökbilimciler 2021'de Webb'in siciliyle ilgili endişelerini dile getirmeye başlamışlardı. Eylül ayına gelindiğinde gözlemevine yeni bir isim verilmesini talep eden imzaları toplamaya başladılar. Eylül ayının sonunda, mevcut NASA Yöneticisi Bill Nelson ajansın ismini değiştirmeyeceğini söyledi. Bu yılın Mart ayında, teleskop güvenli bir şekilde yörüngedeyken bilgi alma özgürlüğü politikaları yoluyla elde edilen ve Nature dergisi tarafından yayınlanan soruşturmayla ilgili belgeler tartışmayı yeniden canlandırdı. Nisan ayında NASA yetkilileri Webb'in kayıtlarına ilişkin incelemelerinin devam ettiğini açıkladı. O zamandan bu yana dikkatler gözlemevinin halihazırda yürüttüğü bilime odaklandı.
James Webb aklanırken federal hükümet kınandı
NASA yetkilileri 18 Kasım Cuma günü yaptıkları açıklamada Webb'i temize çıkarırken, 1950'lerde komünizm destekçisi olduğundan şüphelenilen kişilere yönelik Kızıl Korku zulmüyle iç içe geçen Lavanta Korkusu (Lavender Scare) olarak adlandırılan dönemde federal hükümetin daha geniş çaplı eylemlerini kınadı.
"Amerika'nın acı dolu bir yanı"
Nelson yeni açıklamasında "Yıllar boyunca LGBTİ+ federal çalışanlara yönelik ayrımcılık sadece hoş görülmekle kalmadı, federal politikalar tarafından utanç verici bir şekilde teşvik edildi. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Lavanta Korkusu, Amerika'nın hikâyesinin ve LGBTİ+ hakları için verilen mücadelenin acı dolu bir parçasıdır" ifadelerini kullandı. İnternet üzerinden erişilebilen raporun tamamı 87 sayfadan oluşuyor ve bunun yaklaşık yarısı kilit kanıt olarak adlandırılan tarihi belgelerin görüntüleriyle dolu.