25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 04.11.2024 00:00 | Son Güncelleme: 04.11.2024 00:00

Arap ülkeleri Husileri kınamaları için ABD baskısına direniyor

Yemenli grup Husilerin Kızıl Deniz'deki saldırıları, Orta Doğu'daki ekonomilere zarar veriyor. Ancak Arap liderler ABD ve İsrail'in yanında görünmekten çekiniyor ve Husileri kınamaya yanaşmıyor. Peki Arap ülkelerinin Husileri doğrudan karşılarına alamamasının perde arkasında ne var?
Arap ülkeleri Husileri kınamaları için ABD baskısına direniyor

ABD Başkanı Joe Biden'ın Yemen özel temsilcisi Timothy Lenderking, son aylarda Mısırlılara birkaç kez çağrıda bulundu. Aynı şeyi Suudilere ve diğer Arap ortaklarına da yaptı ve her seferinde verdiği mesaj aşağı yukarı aynı oldu.

Lenderking geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, İsrail'in Gazze'deki yıkıcı savaşı sırasında Filistinlileri savunmak adına geçtiğimiz yıl boyunca ABD, İsrail ve Kızıldeniz'den geçen ticari gemilere karşı saldırgan bir kampanya yürüten İran destekli militan grup Husiler hakkında “Hepsine daha fazlasını yapmaları gerektiğini söyledim” dedi.

Lenderking'in kastettiği, Washington'un Arap ortaklarının Ortadoğu'daki Husilere karşı koymak için daha fazlasını yapması gerektiği. Grubun liderleri, ABD öncülüğündeki koalisyonun saldırılarını engelleme ve hayati nakliye yollarını güvence altına alma çabalarından yılmadılar ve Gazze krizine öfkeleri derin olan diğer Müslümanlar arasında artan popülerliklerinden cesaret aldılar. Yetkililer ve uzmanlara göre, bu derme çatma yapının Yahudi devletine kafa tuttuğu fikrinin güçlü bir cazibesi var.

Lenderking, Husilerin Filistinlilere yardım etmediklerini ve yıllardır süren savaştan büyük zarar gören yoksul bir ülke olan Yemen için korkunç olduklarını iddia ediyor. Lenderking, "Bölgesel güçler Husilerin yaptıklarının Gazze'de bir çatışma olduğu gerçeğiyle meşrulaştırıldığı fikrini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Bu bağlantıyı koparmak bizim için çok daha zor”

Grubun dünyanın en kritik nakliye yollarından birinde gerçekleştirdiği sürekli saldırılar pek çok ülkenin ekonomisine zarar verdi ve dünya çapında enflasyonun tırmanmasına yol açtı. Mısır hükümeti için önemli bir döviz kaynağı olan Süveyş Kanalı'ndan Kızıldeniz'e giden ticari trafik geçtiğimiz yıl o kadar düştü ki Kahire'nin gelir kaybı en az 2 milyar doları buldu ve Mısır'ın yoksul kesimi üzerindeki fiyat baskısını arttırdı.

Husi kampanyası, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşların milyonlarca insanın ciddi seviyede yetersiz beslenmeyle karşı karşıya olduğunu tahmin ettiği Yemen'e insani yardım akışını da yavaşlattı.

Biden yönetimine göre tüm bunlar, Amerika'nın Ortadoğu'daki Arap müttefikleri ve ortaklarının Husilere karşı askeri olarak olmasa da en azından sesli olarak ABD'ye katılmaları için yeterli neden sağlamalı. Ancak Mısırlılar, Suudiler ve diğer Arap devletleri çoğunlukla Washington'un bu talebine karşı direnç gösteriyor.

Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü'nden akademisyen Hussein Ibish, “Husilerle retorik bir mücadeleye girmenin kendilerine yardımcı olacağını düşünmüyorlar. Özellikle Mısırlılar Husilerin bir sonraki adımından korkuyor” ifadelerini kullandı. Ibish, grubun Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Bab el-Mendeb Boğazı'na mayın döşemeye çalışabileceği ihtimalini gündeme getirdi. Bunun Mısır poundu üzerinde daha büyük sonuçları olacağını da sözlerine ekleyen Ibish, Kahire'deki hükümet için “Oldukça ürkmüş durumdalar” dedi.

İran yakınlaşması Husilerin kınanma ihtimalini zorlaştırıyor

Uzmanlar, Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Husilere karşı yıllar süren bir savaş verdiklerini ve grupla yeni bir çatışmaya girmek istemediklerini söylüyor. İran'ın coğrafi olarak yakın olduğu ve ABD'nin bazı Arap ülkelerinde güvenilmez bir ortak olduğu hissini uyandırdığı bir ortamda, bu ülkelerin liderleri Tahran'a giderek daha fazla yaklaşıyor ve onun vekillerini kışkırtmanın pek bir faydasını görmüyorlar.

Gazze'de on binlerce Filistinli ölürken ve kanlar içindeki çocukların görüntüleri her gün haberlerde ve sosyal medyada dolaşırken, Washington'un geçtiğimiz yıl İsrail'e verdiği sınırsız destekle Amerika'nın bölgedeki güvenilirliği daha da azaldı.

Yakın zamanda Suudi Arabistan'a yaptığı bir geziden dönen Temsilci Ro Khanna, “Televizyonu açıyorsunuz ve savaş var. Sürekli. Tüm kanallarda. Bombalamalar, savaş ve acı” şeklinde konuştu.

Husiler Gazze'deki davayı kendi lehine çevirdi

Hiçbir büyük ülke Sanaa'daki Husi hükümetini tanımasa ve Biden yönetimi, militanları yeniden küresel terör listesine alsa da, grup kendisini Filistin davasının savunucusu olarak göstermek için Kızıldeniz harekatını ve İsrail'e füze saldırılarını büyütmek için bir medya operasyonundan yararlandı.

Orta Doğu Araştırma Enstitüsü analistlerine göre Husilerin üst düzey lideri ve sözcüsü, sosyal medya platformu X'te birer milyondan fazla takipçiye sahip ve grup bir yıl içinde dünya çapında milyonlara ulaşan yüzlerce iyi hazırlanmış video, şarkı ve dini ilahiler yayınladı.

Ibish, “Yaptıkları şeyin faydalı olduğuna pek çok insanı ikna ettiler. İnsanlara soruyorum, 'Bunun Filistinlilere nasıl bir faydası olduğunu düşünüyorsunuz? Ya da Hamas'a?” dedi.

Aldığı cevap ise şu oluyor: “Soykırıma karşı çıkan her şey mübah”

İsrail Gazze'de soykırım yaptığını şiddetle reddediyor ve savaştaki yüksek sivil kayıp oranından Hamas'ı sorumlu tutuyor, Hamas'ın sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını söylüyor.

Perşembe günü televizyonda yayınlanan bir konuşmasında Husilerin lideri Abdul Malik el Husi, SITE Intelligence grubu tarafından yapılan bir çeviriye göre, Orta Doğu'daki çatışmayı “küresel Müslüman topluluğuna karşı bir Amerikan-İsrail-Batı savaşı” olarak tanımladı ve Batı'nın açıkça kaybettiğini sözlerine ekledi.

“Bu durumun Arap hükümetleri için kendi halklarıyla, ülkelerindeki topluluklarla ilişkilerinde yarattığı karmaşıklık düzeyini anlamalısınız” diyen üst düzey bir Arap diplomat, kendisinin ve diğer hükümetlerin düşünceleri hakkında samimi olmak için adının açıklanmaması koşuluyla konuştu.

Filistin devletine olan inanç arttı

Diplomat, “Bölgedeki insanlar bugün tüm Orta Doğu'da kalıcı barış için bir Filistin devletinin gerekli olduğuna her zamankinden daha fazla inanıyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün bölgedeki herhangi bir siyasi meseleden bahsetmek isterseniz, hangi evde olursa olsun, Filistinliler bir numaralı mesele olacaktır”

Yemen açıklarındaki deniz yolunu korumak için Aralık ayında başlatılan ABD öncülüğündeki Refah Muhafızı Operasyonu'na katılan 20'den fazla ülke arasında sadece bir Arap ülkesi, Bahreyn, bunu açıkça yapıyor. Bölge uzmanları diğer Arap ülkelerinin de desteklerini gizli tutan 10 koalisyon üyesi arasında yer aldığına inanıyor.

ABD'li yetkililer Husilerin silah mevzilerini defalarca vurmalarına rağmen İsrail Gazze'deki savaşını bitirene kadar saldırılarına devam edeceklerini söyleyen Husileri caydırmak için yapılanların çok az işe yaradığını kabul etti.

Lenderking, “Kendilerini popülerliğin zirvesinde görüyorlar” dedi.

Geçtiğimiz 13 ay içinde Husiler Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki gemilere yaklaşık 200 saldırı düzenleyerek en az dört denizciyi öldürdü ve iki gemiyi batırdı. Geçtiğimiz günlerde, grubun dört gemiyi hedef almak için füze ve insansız hava araçları kullanmasının ardından, militanların lideri Husi, ABD'nin “başta Suudi-Birleşik Arap Emirlikleri ittifakı olmak üzere diğer ülkeleri İsrail'in çıkarlarına hizmet etmek üzere işin içine katma” çabalarında başarısız olduğunu söyleyerek övündü. Ancak Suudilerin Yemen'e herhangi bir müdahalenin “kendileri için felaket” olacağını bildiklerini söyledi.

Ottawa Üniversitesi'nde profesör olan Thomas Juneaui “Gemilere saldırmak, deniz taşımacılığında yüzde 90'lık bir düşüşe neden olmak, bizi İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne yaklaştırır mı? Cevap hayır” dedi. Ancak Juneau, anlatılar savaşında ABD'nin “tamamen geride kaldığını” da sözlerine ekledi.