Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cibuti’de gerçekleştirilen Türkiye-Afrika Ortaklığı Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı’nın ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Farklı bölgelerde birçok sorunla karşı karşıya olduklarını ve çatışmaların ötesinde birçok sorunun çözüm beklediğini ifade eden Fidan, “Gıda güvenliği, borç krizi ve iklim değişikliği gibi pek çok meseleye çözüm bulmak zorundayız. Ancak ne yazık ki mevcut uluslararası sistem, bize bu imkanı sağlayamıyor. Küresel kurumlar, II. Dünya Savaşı sonrası döneme göre dizayn edilmiş durumdalar. Bugünün gerçeklerini yansıtmıyorlar. Yeterince adil, etkin ve kapsayıcı değiller. Tarihi haksızlıkları yeniden üreten bu sistemin değişmesinin zorunlu olduğuna inanıyoruz. Ve bu kaçınılmaz değişim, mevcut uluslararası sistemin göz ardı ettiği Afrika’nın öncülüğünde gerçekleşecektir” dedi.
Afrika ile iş birliğimiz çok boyutlu bir nitelik kazandı
Türkiye’nin bu zorlu yolu Afrika kıtası ile beraber yürümek istediğini ifade eden Fidan, “İlişkilerimizi karşılıklı saygı ve güvene dayandırıyoruz. Attığımız her adımda, eşit ortaklık ve karşılıklı fayda anlayışı ile hareket ediyoruz. Bu kıtanın zenginliklerini azaltmak değil, artırmak istiyoruz. Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler bulunması gerektiğine inanıyoruz. Geliştirdiğimiz projelerin Afrika’ya kalıcı ve sürdürülebilir katkılar sunmasını hedefliyoruz. Afrika politikamızı, kamu kurumlarımızın özel sektörümüzün ve sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmalarını kapsayan bütüncül bir anlayışla icra ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Afrika ülkelerine yatırımlarımız 7 milyar doları geçti
Afrika ile iş birliğinin çok boyutlu bir nitelik kazandığını kaydeden Fidan, “Afrika’da halihazırda 44 büyükelçiliğimiz ve 6 başkonsolosluğumuz bulunmakta. Afrika ülkelerinin ise Ankara’da büyükelçiliklerinin sayısı 38’e ulaşmış durumda. Kıta dışından Afrika’ya en ziyarette bulunan lider, sayın Cumhurbaşkanımızdır. TİKA, Yunus Emre ve Maarif Vakfı gibi kuruluşlarımız tüm Afrika sathında çok sayıda projeye imza atıyorlar. Afrika ile gelişen iş birliğimiz, ekonomik alanda da karşılığını buluyor. 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan toplam ticaret hacmimiz, 2023 yılında neredeyse 7 kat artarak, 35 milyar dolara ulaşmış durumda. Afrika ülkelerine yaptığımız doğrudan yatırımların toplamı ise 7 milyar doları geçti. Türk şirketleri, yaklaşık 85 milyar dolar değerinde 1800’den fazla projeye imza attılar. Tabii ki bu rakamlarla yetinmiyoruz. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi önümüzdeki dönemde de Afrikalı ortaklarımızla beraber yeni fırsat alanlarını keşfetmeye hep beraber inşallah devam edeceğiz” diye konuştu.
Terörle mücadele alanındaki tecrübelerimizi paylaşıyoruz
Konferansta ele alınan konulara değinen Fidan, “Konferansımızın Afrika Birliği ile önemli bir ivme kazandırdığına inanıyoruz. Konferans kapsamında III. Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi’nde alınan kararların takibini yaptık. 2022-2026 Ortak Eylem Planı’nda yer alan hedeflerde kaydedilen ilerlemeleri değerlendirdik. 2026 yılında gerçekleştirilmesi planlanan 4. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin hazırlanmasını da ele alma imkanımız oldu. Ayrıca, Afrika Birliği ile hayata geçireceğimiz faaliyetleri takip etmek üzere bir ortak izleme ve değerlendirme grubu kurulması üzerinde mutabık kaldık. Konferans sonucunda kabul ettiğimiz ortak bildiri ve 2022-24 Ortak Uygulama Raporu, bundan sonraki çalışmalarımıza da yol gösterecek” dedi.
Türkiye’nin Afrika’da huzur ve istikrar olmasını istediğini vurgulayan Fidan, “Bu amaçla bizden destek talep eden dostlarımıza yardım eli uzatıyoruz. Terörle mücadele alanındaki tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Arabuluculuk faaliyetleri yürütüyoruz” şeklinde konuştu.
Netanyahu’nun iki devletli çözümü ortadan kaldırmak istiyor
Konferans çerçevesinde başta Orta Doğu olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de ele alındığını ifade eden Fidan, “Netanyahu hükümeti, sadece Orta Doğu ülkeleri için değil, küresel düzeyde bir tehdit kaynağı haline gelmiştir. Gazze’de soykırıma her türlü yöntemle devam eden Netanyahu’nun niyeti, iki devletli çözümü tamamen ortadan kaldırmaktır. Ayrıca savaşı, başta Lübnan olmak üzere başka yerlere de yaymak için çaba gösterildiğini görüyoruz. İsrail’in uluslararası hukuku daha fazla ihlal etmesine, hep beraber engel olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya öncülük ettiğini aktaran Fidan, “Afrika ülkelerinin, küresel vicdanın sesi haline gelmesi, son derece önemlidir. Türkiye, bu girişimi sonuna kadar desteklemektedir. Bu vesileyle Türkiye’nin de öncülük ettiği bir girişimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda İsrail, diğer ülkelerden silah ve mühimmat temin edebildiği için bölgede terör estirebiliyor. İsrail’in silah ve mühimmat satın almasına engel olmamız lazım. Bu konudaki duyarlılığımızı her platformda sürekli gündeme getirmek zorundayız. İsrail’e silah satmanın soykırıma ortak olmak anlamına geldiğini her fırsatta tekrarlamalıyız. Bu anlayışla, İsrail’e silah ve mühimmat satışının durdurulması için tüm ülkelere çağrı yapan bir ortak mektup kaleme aldık. 54 imzacısı bulunan bu mektubu 1 Kasım’da Birleşmiş Milletler’e (BM) ilettik. Bu vesileyle, söz konusu girişime destek veren Afrika ülkelerine ve uluslararası toplumun diğer üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Fidan, “Bu konferansla Türkiye ve Afrika ortaklığının tüm alanlarda daha da geliştirilmesine yönelik karşılıklı siyasi irademizi bir kez daha göstermiş olduk. Değerli dostum ve kardeşim Cibuti Dışişleri Bakanı Sayın Yusuf’a göstermiş oldukları misafirperverlikleri için tekrar şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Etiyopya ve Somali gerilimi
Basın toplantısında bölgede kalıcı barışın tesisi için Türkiye’nin attığı adımlara ilişkin bir soruya cevap veren Fidan, “Türkiye’nin Afrika politikası, bütüncül bir politika. Ekonomik kalkınma, sosyal, eğitim, sağlık alanlarında olduğu gibi, ayrıca güvenlik, terörle mücadele ve bölgesel barış ve istikrarı da içermekte. Özellikle Afrika’daki belli kalkınma sorunlarının çatışmalardan kaynaklandığını, ihtilaflardan kaynaklandığını maalesef acı tecrübelerle görüyoruz. Bizim kendi bölgemizde de esas itibarıyla bunlar var. Biz Türkiye olarak, bizimle hukuku bulunan ülkeler nezdinde çatışmaların sonlandırılması için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Etiyopya ve Somali arasındaki gerilimin giderilmesi için bir süreç başlattıklarını vurgulayan Fidan, “Ankara Süreci biliyorsunuz. Temmuz’dan itibaren 3 görüşmemiz oldu. İki ülkenin dışişleri bakanlarıyla ikisi Ankara’da birisi New York’ta, temmuz, ağustos ve eylül aylarında. Şimdi, geliştirdiğimiz bir perspektif, bir çerçeve var. Bunu taraflara uygun bir hale getirmeye çalışıyoruz. Aslında meselenin özüne indiğimiz zaman, mesele hem tarihi bir konu, hem güncel bir konu. Tabii her iki liderin de tarihten taşıdıkları bir takım baskı unsurlarından biraz kurtulup, günümüz ihtiyaçlarına göre karar vermeleri gerekmekte. Biz de Türkiye olarak bu konuda kolaylaştırıcı rolü açıkçası sağlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Somali’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün tanınmasına ihtiyaç olduğunu belirten Fidan, “Etiyopya’nın ise barışçıl yöntemlerle, ticari olarak denize açılmasına ihtiyaç var. Etiyopya, denize kıyısı olmayan, oldukça büyük bir nüfusa sahip bir ülke. Ticareti tamamıyla deniz üzerinden gerçekleşmekte. Dolayısıyla onların denize erişime ihtiyacı var. Somali’nin ise egemenlik ve toprak bütünlüğünün kayıtsız, şartsız tanınmasına. Biz bunu esas alan bir çerçeve anlaşmasını hayata geçirmek için taraflarla çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Cibutili meslektaşı ile bu konuları ele alma imkanının olduğunu aktaran Fidan, “Biliyorsunuz Cibuti’nin Etiyopya’ya sınırı var. Etiyopya, an itibarıyla özellikle deniz ticaretini hem ithalat hem ihracat olarak Cibuti limanları üzerinden gerçekleştirmekte. Buradaki aldığımız bilgiler, bundan sonra da yapacağımız görüşmelerde özellikle Etiyopya ve Somali ile ilgili geliştireceğimiz fikirlerde etkili olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Savaş devam ederse yaşayacak insan da kalmayacak
Fidan, “Somali Etiyopya örneğinde olduğu gibi, Sudan meselesini, Sudan’daki iç savaşı da, çatışmayı da yakından takip ediyoruz. Maalesef buradaki gelişmeler, bizim için çok üzücü gelişmeler. Özellikle insani boyut, dayanılmaz bir noktaya gelmiş durumda. Sivillerin kayıpları ve yerlerinden edilmiş milyonlarca insan, şu anda suya, gıdaya, ilaca ulaşamayan sivil nüfus, gerçekten uluslararası toplumun dikkatinden kaçmamalı. Tıpkı Gazze’ye yoğunlaştığımız gibi, Sudan’daki aç biilaç, susuz, savunmasız insanların yardımına da koşmamız gerekiyor. Bu konuda, özellikle insani yardım konusunda Sudan’a yönelik bir seferberliği başlatmamız gerekiyor hep beraber. Türkiye’nin yaptığı insani yardımlar var, Port Sudan ve başka yerlere gönderiyoruz bunları düzenli olarak ama ifade ettiğim gibi, bunu kesintisiz bir şekilde uluslararası düzeyde yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
Elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ilettik
Daha da önemlisinin çatışmanın durması olduğunu kaydeden Fidan, “Bu konuda, her iki tarafla temas halindeyiz. Ayrıca, Suudi Arabistan ve ABD öncülüğünde başlatılan Cidde sürecini de çok yakından takip ediyoruz. Bu süreç şu ana kadar belirli toplantılar yaptı. Birkaç ülkeyle başladı, daha sonra bünyesine Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de kattı. Ama an itibariyle şu anda tarafların savaşı durdurmasını sağlayacak bir gelişme olmadı. Umarız, inşallah yakında olur. Biz de Türkiye olarak bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu Cidde sürecindeki arkadaşlarımıza ilettik. Ama onun da ötesinde her iki tarafla da konuşarak, gerekli telkinlerimizi yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Çatışmanın Sudan’ın altyapısı ve üst yapısının yıkımına neden olduğunu vurgulayan Fidan, “Savaş devam ederse artık yaşanacak bir yer de yaşayacak insan da kalmayacağını mümkün olan en yüksek tonda iletiyoruz. Ama ifade ettiğim gibi, şu anda önceliğimiz yürüyen sürecin netice almasını beklemekte. Belki, sürece göre biz de yeni bir diyalog formatında bulunabiliriz” dedi.