İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için geçen hafta, altı ay önce 7 Ekim'de Gazze'deki mevcut savaşı tetikleyen Hamas saldırısından bu yana belki de en kötü haftaydı. Rehinelerin aileleri ve muhalefet tarafından uzun süredir İsrail liderine karşı yapılan protestolar ülke çapında, başbakanın fıtık ameliyatı için iki geceyi hastanede geçirdiğinde geri döndü. Ardından en büyük siyasi rakibi Benny Gantz, erken seçim çağrısında bulunarak savaş zamanı hükümetinin birliğini zayıflattı. Netanyahu'nun koalisyon müttefikleri, zorunlu askerlikle ilgili bir tartışma nedeniyle ona zaten kızgın.
Ayrıca Netanyahu'nun Gazze'de altı yabancı yardım görevlisinin insansız hava araçlarıyla öldürülmesine ilişkin "savaş zamanında olur böyle şeyler" şeklindeki ilk ve üstünkörü açıklaması tüm dünyada öfkeyle karşılandı. Hafta ABD Başkanı Joe Biden'ın savaşın sonunu işaret edebilecek cinayetlerle ilgili bir onu azarlamasıyla sona erdi. Yine de bu kadar büyük iç ve dış baskıya rağmen Bibi, bilindiği üzere, hiçbir yere gitmiyor gibi görünüyor. Görevde kalarak bu süreci, reddettiği yolsuzluk suçlamalarını yenmek için en iyi fırsat olarak görüyor.
"Tek amacı zaman kazanmak"
İsmi açıklanmayan bir hükümet yetkilisi geçen hafta İsrail gazetesi Haaretz'e verdiği demeçte, Netanyahu'nun tek amacı zaman kazanmak, nihai hedefi tam olarak belli değil. Belki de Suudi Arabistan'la normalleşmenin son şansı olacağını düşünüyor ama bu ihtimal de giderek azalıyor" diye konuştu.
İsrail Demokrasi Enstitüsü (IDI) tarafından yapılan son kamuoyu yoklamasına göre seçmenlerin yüzde 57'si Netanyahu'nun savaş dönemi lideri olarak performansını zayıf ya da çok zayıf olarak değerlendirirken, yüzde 51'i 2026 sonbaharına kadar beklemek yerine erken seçime gidilmesini istiyor. İsrailli köşe yazarı Nahum Barnea cuma günü "Netanyahu'nun 7 Ekim'de yaşananlardan sorumluluğu kısmi, o günden bu yana yaşananlardan sorumluluğu ise tamdır" diye yazdı.
Hem halktan hem de müesses nizamdan 74 yaşındaki Netanyahu'nun kesin olarak gitmesi gerektiğine dair açık mesajlar gelmesine rağmen koalisyonu istikrarını koruyor. Seçmenlerin, skandallarla dolu başbakanın liderliğe uygun olup olmadığı konusunda bölündüğü 2019'dan bu yana yapılan dört seçimin ardından, Netanyahu'nun muhafazakâr Likud partisinin başını çektiği aşırılık yanlısı ve dinci partilerden oluşan bir blok, Kasım 2022'de yapılan beşinci seçimi de kesin bir şekilde kazanarak İsrail tarihinin en sağcı yönetimini oluşturdu.
Kim gelirse gelsin savaşa destek sürüyor
Gantz'ın aşırı sağcı ortakları savaş arzularını gizlemiyorlar. Ancak koalisyonu terk etme tehditleri geçmişte hiçbir yere varmadı. Seçimler 2026'dan daha erken bir tarihte yapılsa bile Netanyahu'nun bir kez daha bir koalisyon kurması imkansız değil. İsrail'i kim yönetirse yönetsin, Gazze'deki savaşa destek güçlü olmaya devam ediyor ve bir sonraki başbakanın farklı bir yol çizmesi gerekmeyecek. Ocak ayında Yahudi İsrailliler arasında yapılan bir ankete göre yüzde 88'lik bir kesim Gazze'de 25 bin kişinin hayatını kaybetmesinin haklı olduğunu düşünürken, çoğunluk İsrail Savunma Kuvvetleri'nin yeterli ya da çok az güç kullandığını söyledi. IDI'nin yakın zamanda yaptığı bir başka ankete göre ise Yahudi İsraillilerin üçte ikisi bağımsız ve askerden arındırılmış bir Filistin devletinin kurulmasına karşı çıkıyor.
Uluslararası Kriz Grubu adlı düşünce kuruluşunda kıdemli İsrail analisti olan Mairav Zonszein Foreign Policy dergisindeki yazısında, "Netanyahu'ya karşı iyi bir oy oranına sahip olan İsrail'in eski savunma bakanı ve IDF genelkurmay başkanı Benny Gantz'ın başbakan olması halinde, Filistinlilerle ilgili olarak Netanyahu'dan önemli ölçüde farklı politikalar benimsemesi pek olası değil. Lider değişikliği illa ki anlamlı politika değişiklikleri anlamına gelmeyecektir" dedi.