25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 23.04.2024 22:30 | Son Güncelleme: 24.04.2024 07:26

‘Yüksek enflasyon önce ahlakları bozar, sonra cüzdanları’

'Adisyon korkusu' başlığıyla kapağımıza taşıdığımız cafe ve restoranlardaki pahalılık konusunda okurlarımızdan deneyimlerini anlatmalarını istemiştik. Gelen yorumlar ağırlıklı olarak fırsatçılık yapıldığı yönünde. Ancak mekânlara hak verenler de protestonun yönünü eleştirenler de var
‘Yüksek enflasyon önce ahlakları bozar, sonra cüzdanları’

Cafe ve restoranlardaki önü alınamayan fiyat artışı geçen hafta ‘Adisyon korkusu’ başlıklı dosyayla Oksijen’in manşetindeydi. 20-21 Nisan günleri için yapılan boykot çağrısı da kısmen destek bulunca hafta sonu bu konu daha çok tartışılır oldu.

 Geçen hafta okuyucularımızdan deneyimlerini paylaşmalarını istemiştik. Gelen okuyucu yorumlarında ağırlıklı görüş, fiyat artışlarının enflasyonu aştığı ve fırsatçılık yapıldığı. Fakat esnafın yaşadığı zorlukları da tepkinin hedefinin yanlış olduğunu söyleyen de vardı. Okur yorumlarımızı bağlamından koparmadan kısaltıp düzenleyerek yayımladığımızı belirterek yorumlara geçelim. 

'Maliyeti baskılıyor, fiyatı en üst seviyeye çıkarıyorlar'

İ. D., “Esnafın maliyet kırılımına katılmıyorum” diye lafa girip, orta ve orta alt segment işletmelerin bu tepkiyi çektiğini belirtiyor. Enflasyon baskısıyla kullanılan malzeme, yağ kalitesi gibi detaylara dikkat çeken Dursun, “İşletmeler kâr marjlarını korumak adına tüm maliyet kalemlerini baskılayıp hizmet kalitesini en dibe çekiyor, fiyatlarını da genel pahalılığı bahane edip en üst seviyeye taşıyorlar. Sonuçta da esnaf lokantası kalitesindeki bir yerde neredeyse Michelin yıldızlı restaurant fiyatlarıyla en kalitesiz yemeği yemek durumunda kalıyorsunuz” diyor. Okurumuzun çözüm önerisi de boykot: “Her zaman tecrübe edildiği gibi, bizim gibi günlük kazançların peşinde koşulan toplumlarda yüksek enflasyon önce ahlâkları bozar, sonra cüzdanları. Bence şu koşulları fırsata çevirmeye çalışan işletme batmalı, insanımız, şayet alternatifleri varsa, o işletmelere gitmemeli. Tepki konulmalı, fiyatların nasıl kademeli olarak aşağı geldiği görülecektir. Fiyatlar geriye doğru gele gele işletmenin fırsatçılıkla koyduğu ek zamlar kaynaklı köpük kalkacak ve sadece enflasyon kaynaklı fiyat artışından muzdarip olacağız ki zaten ona diyecek bir şey yok.”

M.T., 2 yıldır adisyon fobisini yaşadığını söylüyor: “Eskiden en az haftada bir ailecek ya da arkadaşlarımızla dışarıda yemek yiyip maliyetini çok düşünmezken şimdi 4 kişilik çekirdek ailemle bile restoranda yemek yemeye korkar olduk. Çoğunlukla çocukların canı çekince onlara döner ya da hamburger söylüyoruz biz ebeveynler de patateslerinden yiyoruz.”

3 senedir Fethiye’de yaşayan okurumuz Duygu Derun da fiyatları adisyon paylaşan sosyal medya hesaplarından takip edip ona göre mekân seçtiğini aktarıyor. Onun şikâyeti de nisan-mayıs aylarında fiyatların anormal artışı ve bu fiyatların daha sonra bu seviyeden aşağıya inmemesi.

Adisyon gönderen okurlarımız da vardı. Tolga Dönmez, cağ kebap deneyimini aktarırken, tek cağ için 120 lira verdiklerini söylüyor ve iki kişi 950 lira ödedikleri hesabın fişini paylaşıyor.

950 liralık cağ kebap adisyonu.
950 liralık cağ kebap adisyonu.

Muharrem Akgün, hesaplamada dolar kullanarak aynı restorandaki değişimi incelemiş. Severek yemek yediğini belirttiği restoranda 2022 Eylül ve 2024 Nisan adisyonlarını ileten Akgün şöyle anlatıyor durumu: “Yaklaşık 1,5 yıllık sürede chicken fingers fiyatının değişimine dikkat çekmek istiyorum: 2022 Eylül’de 82 lirayken, 2024 Nisan’da 255 liraya çıkmış. 1,5 yılda 3 kat artış var. Gerçek enflasyon bu bence. Ancak bu sürede dolar bu kadar artmadığı için dolar bazında çok daha pahalı bir yemek söz konusu oluyor. 2022 Eylül’de 4.47 dolar olan yemek 2024 Nisan’da 7.86 dolar. Tavuk aynı tavuk, mekân aynı mekân, yemek aynı yemek ama 4.47’ye yediğim yemeği şimdi 7.86’ya yiyorum. Nasıl bir illüzyon içinde yaşadığımızın yorumunu ise size ve değerli diğer okurlara bırakıyorum.”

2022 yılı chicken fingers bedeli: 82 lira
2022 yılı chicken fingers bedeli: 82 lira
2024 chicken fingers bedeli: 255 lira
2024 chicken fingers bedeli: 255 lira

Adisyon konusunda okurumuz Cem Kocabaşa’nın da kafası karışıyormuş: “Zaman zaman adisyonda kuver ve yüzde 10 ayrı ayrı oluyor. Toplam hesaba yüzde 15 civarı bir ekleme yapılmış oluyor. Yine üzerine bir şey bırakmak gerekir mi, işletmeye mi gidiyor tüm bu para? Merak ediyorum.” Okurumuz, artık bahşiş bırakmadığını söyleyen sosyal medya tepkilerine nazaran, mekânlara daha şefkatli yaklaşıyor, o kesin.

Aynı adisyonda kuver ve yüzde 10 hizmet bedeli.
Aynı adisyonda kuver ve yüzde 10 hizmet bedeli.

'Tam bir şark kurnazlığı'

Haluk Üçem ise mekânların iş modelindeki hesaplamayı detaylandırıyor: “Aylık kira 130 bin lira. Elektrik-su-personel gideri 70 bin lira. Masa sayısı da 10 ise her bir masadan ayda kâr hariç 20 bin lira kazanmayı düşünerek yapılan bir hesap bu. O masada kaç kişi oturursa otursun farketmez. Yüzde 10 kâr varsa -ki yalan en az yüzde 30 kâr koyarlar güvenli tarafta kalmak için- o masanın ayda 22 bin lira getirmesi gerekiyor. Kısaca gelen hesapta tek bir yemeğin maliyeti yok. O masanın kazanması gereken para var. Tam şark kurnazlığı.”

Johannesburg-İstanbul kıyaslaması

Güney Afrika, Johannesburg’da yaşayan 20 yıldır da İstanbul-Johannesburg arası yolculukları olduğunu belirten okurumuz Nadir Olgaçay, iki ülke kıyaslamasına girerek Türkiye’deki durumun zorluğunu inceliyor: “Güney Afrika ve Türkiye'nin kişi başına gelirleri benzer, her iki ülke de G20 üyesi. İki ülkedeki KFC, McDonald's, Pizza Hut, Burger King ve son zamanlarda oldukça popüler olan 450 gramlık ıstakoz fiyatlarını karşılaştırdım. Bugünkü değerlere göre, 4 fast-food şirketinin iki ülke çapındaki fiyatlarına bakınca, (havalimanı hariç) ortalamada yüzde 60'lık bir fark görülüyor. Birleşmiş Milletler kişi başına gelirine göre 2021'de Güney Afrika 7055 dolar, Türkiye 9661 dolar. Yani Türkiye lehine yüzde 36'lık bir fark var. Bundan ne çıkartabiliriz? Fast-food fiyatlarındaki farkı normal karşılayabileceğimizi, belki yüzde 20-30'luk farkların Türkiye'deki emlak ve gelir seviyesi farklarından kaynaklanmasının da normal olduğunu…”

Okurumuz devam ediyor: “Fast-food dışına çıktığımızda fiyatlar yüzde değil kat kat farklılık gösteriyor. Güney Afrika'da ortalama maaş yıllık 19551 dolar, Türkiye'de durum acı: Senede sadece 4872 dolar. Maaş farklarına rağmen, Türkiye'de yaşam maliyeti kat kat daha pahalı. Bu arada Türkiye’de normal bir evin fiyatı 5 milyon lira (Güney Afrika'da 1.2 milyon lira), araba fiyatlarında Mini Cooper Türkiye’de 1.799 milyon lira (Güney Afrikada 747 bin lira). Böyle bir yerde herkes vahşi kapitalizmi kucaklıyor. Sadece araba ve ev almak için ‘obscene amount of money’ ('Müstehcen' miktarda para) yapmaları lazım. Onun için adisyonlara şaşmamalı. Herkes üst üste yarış içinde.”

Okurumuz, Wall Street’te Gordon Gekko’nun meşhur sözünü mealen özetliyor: “Açgözlülük iyidir, insanın özünü yakalar.” Sonra da soruyor: “Ama hakikaten kim açgözlü? Vergilerle araba ve ev almayı imkânsız hale getiren bir vergi sistemi mi?”

‘Öğle yemeği yemek için aylık 10 bin lira harcamamı haklı çıkaracak bir maliyet hesabı göremedim’

Sosyal medya paylaşımlarımız da konu üzerine görüş belirten okurlarımızın yorumlarıyla ufak bir foruma dönüştü. Rumuzlarıyla belirterek özetleyelim. 

 

 
 
 
 
 
Bu gönderiyi Instagram'da gör
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bundle (@bundleapp)'in paylaştığı bir gönderi

 

Dlrzgrn_01: “Önce hükümete hesap sorun diyerek geçiştiremezsiniz! Bir kilo et fiyatına 100 gram döner satamazsınız! Buzdolabı çalıştırmamak için ılık meşrubat servisi yapamaz, kafanıza göre servis ücretleri ekleyemezsiniz! Yeri geldi aylarca dolar sabit kaldı ama siz elinize geçirdiğiniz ‘dolar, benzin, enflasyon’ kozuyla yiyecek ve içecek sektörünü lüks haline getirdiniz!”

B. Aslanoba: “Gitmeyin olsun bitsin. Sipariş de vermeyin, mecbur değilsiniz. Ama ‘boykot’ adıyla herkesi buna davet ederseniz başka bir şey olur. Devamı gelir diğer sektörlerde, iyice piyasa mahvolur. Hükümetin istediği de tam da budur!”

Meral_oztrhn: “Evde pişirdiğimiz 2 kişilik sebze yemeğinin maliyeti bile 150-200. Lokanta işleten bunun üstüne haliyle personel maaşı, sigortası ve kira koyuyor. Boykot edilmesi gereken ekonomiyi bu hale getirenler.”

Orcunayd: “Yanlış hedef. Sorun ekonomi yönetiminin yanlış politikalarla parayı pul etmesi ve halkın gelirinin enflasyonla aynı oranda artmaması. Suiistimal eden yok mudur? Elbette vardır ama tüm sektörleri esnafları aynı kefeye koymak da mümkün değil çünkü şartları aynı değil. Orta gelirli dışarıda yemek yemeyi bırakalı çok oldu. Belki İstanbul nüfusunun yüzde 20’si dışarıda aktivite yapabiliyor. Onlar da boykot ihtiyacı hissetmez. Para buharlaşmıyor, birileri fakirleşirken birileri zenginleşiyor. Biz bu adaletsizliği gidermeliyiz. İşin esnaf ayağı sadece bir sonuç.”

Burcuxakil: “Fırsatçılık yapanları eleştirip bir kenara koyuyorum. Diğer taraftan da soruyorum: Bu boykot çağrısını yapanlar markete, kasaba, pazara gitmiyor mu? Doğalgaz, elektrik gibi faturaları ödemiyor mu? Eczaneye, hastaneye, okula, seyahate gitmiyor mu? Araba kullanmıyor, ev kirası ödemiyor mu? Uzayda mı yaşıyorlar?”

 

 
 
 
 
 
Bu gönderiyi Instagram'da gör
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Gazete Oksijen (@gazete.oksijen)'in paylaştığı bir gönderi

 

Meselayani: “Mekânların kar edememe şikayeti bir nebze haklı olabilir ama tam olarak ne kadar kâr edememekten bahsediyorlar orası muamma. Dışarıda öğle yemeği yemek için aylık minimum 10 bin lira harcamamı haklı çıkaracak bir maliyet hesabı göremedim ben.”

İlkersamdagli: “Geçenlerde 3 ayrı restaurantta mercimek çorbası fiyatlarına baktım. Birisi 100, birisi 50, birisi de 17,50 liraya satıyordu. Bu akılalmaz bir durum.”

Dlrcell: “Gayrettepe’de kuş uçmaz kervan geçmez yerde bir kahve bir sandviçe 355 lira para istediler. Lokanta değil 10 metrekare bir dükkân”.

Only-my-views: “Geçen hafta Atina’da 3 kişi harika bir mekânda dolu dolu, süper bir kahvaltıya 30 euro ödedik. İstanbul’a göre bayağı uygundu fiyatlar.”

İyiolmakzordur: “İçerisinde 50 gram tavuk olan bir dürüm 120 lira olamaz, olmamalı. Bunun izahı yok.”

Vildanpoyraz: “0.5 litrelik pet şişe suyun, Ordu gibi küçük bir şehirdeki restoranda 47 liraya satılmasının kesinlikle haklı bir yanını göremiyorum.”

Recothezero: “Parayı verdin diyelim, aldığın hizmet ve malzemeler aynı kalitede bile değil. ‘Dolarla mı maaş alıyorsunuz’ dediler ama ‘dolarla hesap ödüyoruz’ haberleri yok.”

Hakan Salihoğlu: “Babam emekli ve emekli ikramiyesi alınca torununa bayramlık almaya yeltendi. 3 bin lira tuttu kıyafetler. Sonra 4 kişi 2 çocuk yemek yiyelim dedik. Çocuklar hariç 2400 ödeyip geldik. Kısaca emekli ikramiyesinin yarısı duman oldu. Aaa unuttum: Ayakkabı da aldı o da 2000 lira tuttu. 7400 lira gitti.”

Emraherginay: “Türev ürünlerle iş yapıp aslının parasını isteyeni hedef almak lazım: Baklavaya fıstık yerine bezelye, yemeğe tereyağı yerine alba, salataya nar ekşisi yerine glikoz şurubu koyanı.”