Vivian Yee / New York Times
Hamas'ın üst düzey liderlerinden İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesi üzerinde Gazze’deki ateşkes görüşmelerinin iki arabulucusu, olayın yeni bir tırmanışa yol açarak Orta Doğu’yu daha derin bir kaosa sürükleyebileceği uyarısında bulundu.
Arabuluculardan biri olan Körfez ülkesi Katar, Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin öldürülmesinin Gazze'de yaklaşık 10 aydır devam eden savaşı sona erdirmek için yürütülen müzakereleri altüst edebileceğini söyledi. Katar'da sürgünde yaşayan Haniye, Hamas'ın baş müzakerecisiydi ve Katarlı arabulucularla yakın işbirliği içinde çalışıyordu.
Gazze'de ateşkes için arabuluculuk yapan Mısır Dışişleri Bakanlığı da saldırıyı kınadı ve bölgede çatışmayı körüklememe uyarısında bulundu. Mısır'ın yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen İsrail'in bölgesel sükuneti sağlamakla ilgilenmediği ifade edildi. Çatışmaların tırmanması Orta Doğu’daki pek çok kesimin isteyeceği son şey. Bölgedeki insanlar ve hükümetler savaşın uzamakla kalmayıp daha da büyük ve kanlı bir felaketee dönüşmesinden korkuyor.
Taraflar bağlarını korumaya çalışıyor
Mısır ve Katar aylardır Hamas, İsrail ve ABD ile bir araya gelerek Gazze'de ateşkes sağlamak için zor bulunan bir atılım yapmayı umuyor. Basra Körfezi'nin ultra zengin devletleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, istikrarsızlık ve sürekli şiddet tehdidinin kendi güvenlikleri bir yana, iş dünyası için bile kötü olduğunu düşünerek tüm taraflarla özenle kurdukları bağları korumaya çalıştılar. Irak, Ürdün ve Lübnan ise ‘başkalarının savaşı’ olarak nitelendirdikleri bu savaşın ortasında kalmış durumdalar. Ancak belirsizlik ve kıyımlar endişeleri devam ettiriyor.
‘Her şeyin bittiğini düşündüm’
Lübnan Dışişleri Bakanı Abdallah Bou Habib "Dün yatağa girdiğimde bunun hala idare edilebileceğini düşünüyordum ama bu sabah kalkıp Haniye'nin haberini okuyunca her şeyin bittiğini düşündüm. Artık elimizden bir şey gelmiyor. İran'dan bahsediyorsunuz” dedi. O ve diğerleri Gazze'deki ateşkes görüşmelerinin ve bu görüşmelerin başarısına bağlı olan diğer bölgesel barış görüşmelerinin artık geçersiz sayılacağından endişe ediyordu.
Katar Başbakanı Muhammed bin Abdulrahman Al Thani, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada saldırının sorumlusu olarak İsrail'i göstererek “Bir taraf diğer tarafın müzakerecisine suikast düzenlerken arabuluculuk nasıl başarılı olabilir? Barışın ciddi ortaklara ihtiyacı var” dedi. Haniye, İran'ın yeni cumhurbaşkanının yemin törenine katılmak üzere gittiği Tahran'da öldürüldü. Haniye, İran tarafından desteklenen Gazze merkezli Filistinli grubun diğer siyasi liderleriyle birlikte yıllardır Katar'da sürgünde yaşıyordu. Hamas, onun öldürülmesinden İsrail'in sorumlu olduğunu söyledi ancak İsrail şu ana kadar yorum yapmayı reddetti.
Haniye'nin öldürülmesinden sadece saatler önce, Lübnan'ın İran'la müttefik olan güçlü milis gücü Hizbullah da Beyrut'un bir banliyösüne düzenlenen İsrail saldırısında önemli bir ismini kaybetmiş olabilir. İsrail, kendi kontrolündeki Golan Tepeleri'nde 12 çocuk ve gencin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sorumlu tuttuğu üst düzey Hizbullah komutanı Fuad Şükr'ü öldürdüğünü açıkladı. Hizbullah sadece Şukr'un saldırıya uğrayan binada olduğunu söyledi.
İsrail son 10 aydır Hamas ve Hizbullah gibi İran destekli gruplarla çeşitli cephelerde mücadele ediyor. Temmuz ayı başlarında İsrail savaş uçakları, Tel Aviv'i vuran bir insansız hava aracı saldırısına misilleme olarak Yemen'de Husi milislerinin kontrolündeki bir limanı bombaladı. Irak'taki İran bağlantılı gruplar de zaman zaman İsrail'e yönelik saldırılara katıldılar. Ancak bunun sonuçları savaşan tarafların topraklarıyla sınırlı kalmadı. Kızıldeniz'deki nakliye rotalarına yönelik Husi saldırıları ticareti Süveyş Kanalı'ndan alternatif rotalara yöneltti ve zaten ekonomik krizle boğuşan Mısır'ın çok ihtiyaç duyduğu geliri tüketti.
Strateji değiştirdiler
Suudi Arabistan ve BAE de Husi saldırıları ve İran tehdidi nedeniyle tedirgin. Ancak son yıllarda İran'ı izole etmeye ve Husilere savaş açmaya çalışmaktan İran'la bağları onarmaya, onunla ticareti teşvik etmeye ve Hamas'ı bir zehir olarak görürken ve İsrail'le sessiz bağlantılarını sürdürürken ya da genişletirken bile Yemen'de yıllardır süren çatışmayı sona erdirmeye çalışarak strateji değiştirdiler. Bu duruşlardaki gerilim, savaş devam ederken onları zor durumda bıraktı. Çarşamba akşamı BAE, devam eden tırmanıştan derin endişe duyduğunu ifade eden ancak kimin sorumlu olabileceğinden bahsetmekten kaçınan dikkatli bir açıklama yayınladı. Suudi Arabistan ise tamamen sessiz kaldı.
Uçurum giderek genişledi
Arap dünyasında tabanda Filistinlilere verilen hararetli destek, Mısır ve Ürdün de dahil olmak üzere İsrail ile bağlarını koruma ihtiyacı duyan bazı ülkelerde vatandaşlar ile hükümetleri arasındaki uçurumu da genişletti. Hizbullah'a da ev sahipliği yapan Batı dostu Lübnan’ın yanı sıra İran'la bağlantılı bir dizi güçlü Şii silahlı grup ile ABD güçlerine de ev sahipliği yapan Irak kadar her iki yöne de çekilen çok az ülke var. İsrail saldırıları, zor durumdaki Filistinlilerin yanında durmak isteyen ama aynı zamanda Irak'ın İran destekli birçok silahlı grubunun İsrail ve ABD'nin ateşini üzerine çekmesinden korkan Irak'ı zor bir duruma soktu.
İran'la bağlantılı Iraklı yetkililer, ABD'nin Iraklı gruplarından Kata'ib Hizbullah tarafından kontrol edilen bir İHA fabrikasına düzenlediği saldırıdan yakındılar. Iraklı grupların çatı örgütü olan Halk Seferberlik Güçleri'nin genel merkezine göre bu saldırıda dört üye öldürüldü. İran'a yakın en önemli siyasi partilerden biri olan Sadıkun'un Iraklı milletvekili Ahmadi al-Musawi, savaşın genişlemesi halinde herkesin kaybedeceğini söyleyerek “Mükemmel çözüm Gazze'ye yönelik saldırının durdurulmasıdır” dedi. Ancak hem Mısır hem de Katar'daki yetkililer saldırıların ateşkes görüşmelerini geçici de olsa sekteye uğratabileceğini söyledi. Bu görüşmeler tüm bölgedeki alevlenmeleri yatıştırmanın anahtarı.
© 2024 The New York Times Company