19 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.05.2023 11:20 | Son Güncelleme: 10.05.2023 12:58

Bloomberg'ten seçim analizi: Dünya 14 Mayıs'a odaklandı, Erdoğan tedirgin

Bloomberg 14 Mayıs seçimlerine dair yayınladığı analizde seçim kampanyası sırasında rahatsızlanan Erdoğan'ın büyük bir meydan okumayla karşı karşıya olduğu oylama öncesinde gergin olduğunu belirtti. Bloomberg 69 yaşındaki liderin iktidarında Türkiye'deki değişimleri yazdı
Bloomberg'ten seçim analizi: Dünya 14 Mayıs'a odaklandı, Erdoğan tedirgin

Bloomberg, 14 Mayıs'ta gerçekleşecek seçimlere dair yayınladığı analizde, "Erdoğan, tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türkiye'deki oylama öncesinde tedirgin" başlığını kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 25 Nisan'da bir canlı yayında rahatsızlandığı hatırlatılan haberde hastalığı  sonrası 69 yaşındaki liderin iki gün boyunca kamuoyunun gözünden kaybolduğun aktarıldı. 

Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yeniden seçilmek istediği belirtilen haberde AK Parti iktidarında Türkiye'de birçok şeyin değiştiği belirtildi. Erdoğan, 900 milyar dolarlık ekonomiyi yönetmek için kullanılan temel araçlardan, Türkiye'nin yeni Soğuk Savaş satranç tahtasındaki konumuna kadar hemen her şeyi değiştirdi. Bu yüzden Erdoğan ile 74 yaşındaki rakibi Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki başa baş yarışa çok şey bağlı.

Rusya'nın saldırısına karşı Ukrayna'yı destekleyen koalisyonu güçlendirmek isteyen Washington ve Brüksel'deki liderler, Türkiye'nin Batı ile olan tarihi ittifakını yeniden canlandırmasını görmek istiyorlar. Erdoğan rahatsızlığı sonrası ilk kez kamuoyu önüne çıktığında Rusya'nın ülkenin ilk nükleer santralini inşa ettiği Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki bir törene video bağlantısıyla katıldı. Vladimir Putin de Kremlin'den ayrı bir yayınla törene katıldı. 

Dünya para yöneticileri için seçim sonuçları Türkiye'nin yeniden yatırım listesine girip girmeyeceğini belirleyebilir. Yatırımcılar, Erdoğan'ın ilk yıllarındaki patlama dönemlerinde ülkeye nakit akıtmıştı. Son zamanlarda ise Erdoğan ve yönetiminin, herkes enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını yükseltirken faiz oranlarını düşürerek ekonomik ortodoksiye meydan okuması nedeniyle çıkışa yöneliyorlar.

Soğan elektrikli arabaya karşı

İki ana adaydan hiçbirinin çoğunluğu kazanamaması halinde 28 Mayıs'ta yapılacak olası bir ikinci tur öncesinde bu Pazar günü oy kullanılacak. Aynı zamanda parlamento seçimleri de yapılacak ve bu yarışın da çekişmeli geçmesi bekleniyor. Erdoğan, ister yerli savaş uçakları ve elektrikli arabalar olsun, ister Rusya ile Ukrayna arasında yapılmasına yardımcı olduğu tahıl anlaşması olsun, büyük fikirleri olan ve bunları gerçeğe dönüştürebilen bir yönetici olarak kampanya yürütüyor. Cumhurbaşkanı Pazartesi günü İstanbul'un batısındaki Kırklareli ilinde düzenlenen seçim mitinginde "Büyük ve güçlü Türkiye'nin kapılarını hep birlikte açacağız" dedi. 

Muhalefet ise Cumhurbaşkanı'na temel gıda maddelerinin pahalılığı konusunda yükleniyor. Türkçe de kafiyeli olan "Patates, soğan, güle güle Erdoğan" popüler bir slogan. Elbette seçmenler için yolsuzluk iddiaları, hükümetin Şubat ayında 50 binden fazla insanın ölümüne neden olan depremlere verdiği tepkinin etkinliğine kadar sonucu etkileyebilecek pek çok başka konu var. Ancak daha geniş bir dünya için en büyük sorular, Türkiye'nin diplomasisine ve ekonomi politikasına ne olacağı. 

Değişen dünya görüşü

Erdoğan dünyada giderek daha iddialı ve bağımsız bir rol üstlenirken, Türkiye'nin üyeliğini fiilen donduran Avrupa Birliği ve ABD ile sık sık çatışıyor. Atlantik ve Avrasya güçleri arasında giderek kutuplaşan bir dünyada, haritaya bakmak bunun nedenini açıklamaya yetiyor. 

Türkiye'nin kendi çevresinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirme kampanyası, Erdoğan'ın on yıl önce Batılı başkentlerle geniş ölçüde ittifak kurduğunu gösterdi.  Ancak Erdoğan'ın 2016'da ABD'de yaşayan bir din adamının planladığı iddia edilen darbe girişimini atlatmasının ardından Washington'a duyduğu güvensizlik dış politikada daha ağır basmaya başladı. Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma füzeleri satın alması ABD ile derin bir çatlak açtı. 

Doğu ve Batı arasındaki köprü

Muhalefet, ABD ve Avrupa ile bağları yeniden kurmak istediğini ve muhtemelen bazı cephelerde bunu başaracağını söylüyor. Bunlar arasında Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliği önündeki engellerin kaldırılması ve Rus askeri teçhizatının geri çekilmesi de var. Kılıçdaroğlu'nun partisinde üst düzey bir yetkili olan eski büyükelçi Ahmet Ünal Çeviköz, "Türkiye'nin Batı'dan giderek uzaklaşmasını düzeltmeye ihtiyaç var" dedi.

Ancak Erdoğan'ın yirmi yıllık iktidarı boyunca dünya değişti, Batı'nın etkisi azalırken Çin yükseliyor. Bu da Orta Doğu'daki güç dinamiklerini altüst ediyor. Pekin'in aracılık ettiği son Suudi-İran anlaşması bunun sadece bir örneği. İktidarda kim olursa olsun Türkiye de bu akımlara kapılacak. Erdoğan Rusya'nın Kırım'ı işgalini kınadı ve Ukrayna'ya silahlı insansız hava araçları sattı. NATO'nun ABD'den sonra en büyük ordusu olan Türk ordusu Suriye ve Libya'da Moskova destekli güçlere karşı savaştı. Yine de muhalefet liderleri de Erdoğan'ın Türkiye'ye doğalgaz, turist ve şimdi de nükleer bilgi sağlayan Rusya'ya yaptırım uygulama konusundaki isteksizliğini paylaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanırsa kazansın Suriye ile normalleşme muhtemelen devam edecek.

Ekonomiye meydan okumak

Seçimler her şeyden önce yaşam standartları konusunda bir referandum niteliği taşıyor. Geçmişte Erdoğan'ın büyümeye yönelik yaklaşımı Türkiye'nin 20 büyük ekonomi grubundaki rakiplerinin çoğunu istikrarlı bir şekilde geçmesine yardımcı oldu. Ancak son dönemde bu yaklaşım daha çok her ne pahasına olursa olsun büyümeye dönüştü ve bunun maliyeti de yüksek oldu. Dolar cinsinden ölçüldüğünde, Türkiye ekonomisi Erdoğan'ın iktidardaki ilk on yılında neredeyse dört katına çıkarak 2013'te 960 milyar dolara yaklaştı. O zamandan bu yana, Erdoğan'ın topyekûn büyüme hamlesine rağmen ya da belki de bu sayede trilyon dolar sınırının altında kaldı. 

Tüm bunlar ucuz kredi ve ekonomik ortodoksiye ters düşen bir politikayla oldu. Erdoğan, yüksek faiz oranlarının enflasyonu aşağı değil yukarı çektiğini, bu nedenle düşük tutulması gerektiğini söylüyor.  Tüm bunlar hükümetin yeni Türkiye Ekonomik Modeli olarak adlandırdığı şeyi oluşturuyor. Erdoğan düşük borçlanma maliyetleri ile yatırımları artırmayı ve zayıf bir para birimi ile ihracatı artırmayı hedefliyor. Teoriye göre sonunda Türkiye endüstriyel bir güç merkezine dönüşecek, ticaret açığı fazlaya dönecek ve lira zayıflıktan güçlülüğe geçecek.

Uygulamada Türkiye bir kısır döngüye girdi. Para biriminin zayıflaması enflasyonu artırdı, bu da liranın satın alma gücünü azaltarak vatandaşları alternatif tasarruf yolları aramaya sevk ediyor. Daha yüksek faiz oranları bu döngüyü kırabilir. Ancak gösterge faiz oranı enflasyonun yaklaşık 35 puan altında ve bu durum Türkiye'yi küresel ölçekte aykırı bir ülke haline getirerek son beş yılda iki kriz yaşayan lirayı yeni bir krize karşı savunmasız bırakıyor.

Faizler yine de yükselebilir

Tüm söylemlere rağmen, Türkiye'nin kırılgan noktalar, kim kazanırsa kazansın, seçimlerden sonra muhtemelen bir eksen kayması anlamına gelecek. Bloomberg Economics, muhalefetin kazanırsa daha geleneksel para yönetimine hızlı bir dönüş yapması bekleniyor. Bu da enflasyonla mücadele etmek ve para birimini sabitlemek için faiz oranlarında hızlı bir artış anlamına geliyor. Ancak Erdoğan döneminde gelişen merkez bankası politikasının tüm ağını çözmek daha uzun zaman alacaktır. 

Bloomberg Economics'in görüşüne göre cumhurbaşkanı yeniden seçilirse faiz oranları yine yükselecek, ancak Erdoğan ders kitaplarındaki iktisat bilgeliğine ikna olmadığı için daha az miktarda ve daha yavaş bir hızda. Her iki durumda da Türkiye, ekonomiyi krize sürükleyen politikalardan uzaklaşmak için sancılı bir uyum süreciyle karşı karşıya.

Medley Global Advisors'ın ürün müdürü Nick Stadtmiller, "En az piyasa dostu sonuç Erdoğan'ın yeniden seçimleri kazanması olacaktır. Erdoğan'ın alışılmışın dışındaki politikalarını sürdürebildiği kadar sürdürmesi muhtemel görünüyor. Ancak bunun nasıl iyi sonuçlanabileceğini göremiyorum" ifadelerini kullandı.