M. İrem Afşin / Şanlıurfa
Deprem bölgesine gitmek için, Urfa uçağına İstanbul Havalimanı’ndan 7.45’te zar zor olsa da yer bulduk. 11.00 civarı sis ve kar fırtınasıyla kente indik. İlk gözlemlediğimiz UMKE ve AFAD’ın hızlı organize olduğuydu. Şu anda (8 Şubat itibarıyla) sadece Adana ve Urfa havalimanları çalışıyor. Zaten sağlık, yardım ve AFAD ekipleri gönüllü çalışanlar herkes ağırlıklı bu havalimanlarını kullanarak bölgeye geldi. Kısa bir eğitimin ardından bölgelere dağıldık. Bize Urfa’nın en büyük mahallelerinden biri düştü: İpekyol. Burada 7 katlı bir binanın önünde enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmaları devam ediyordu. Enkazın başı kalabalıktı. Farklı ailelerden oluşan, 100-150 kişilik kadınlı erkekli çocuklu bir grup, o enkazın içinde kendi akrabalarının çıkarılmasını bekliyordu. Mahallenin ortasındaki bu yıkılmış apartmanda 35 kişi olduğu söyleniyordu. İlk etapta 21 kişi canlı çıkarıldı. Yaklaşık 17-18 kişinin ise cansız bedenlere ulaşıldı. Böylece o binanın içinde başka kimse olmadığı varsayıldı ve çalışma tamamlandı.
Keşke yazın başımıza gelseydi
Hava soğuk. Yağmur da var, kar da. Güneş etkisini kaybettiğinde soğuk nefes almanızı zorlaştırıyor. Bu, hem çalışanlar, hem de enkazdan çıkabilecek aile fertlerini bekleyenler açısından zor bir durum. Konuştuğumuzda depremzedelerin ağzından çıkan ilk şey “Keşke başımıza böyle bir şey yazın gelseydi” oluyor. En büyük sıkıntılar yiyecek, su, barınma ve battaniye. Sokaktakilerin bir kısmı, “Eve girdim iki battaniye aldım, ısınmaya çalışıyoruz" diyor.
Müzenin önünde çadırkent kurulmuş
Şanlıurfa için depremden etkilenen 10 şehirden en şanslısı denilebilir. Çünkü deprem şehrin belli bir bölümünü etkilemiş. 10-15 tane ağır yıkım görmüş bina var. Zarar görmüş, içinde konaklanması mümkün olmayan bina sayısı ise 200’ün üzerinde.
Şanlıurfa Müzesi’nin önündeki açık hava otoparkına kurulmuş 70-75 çadırdan oluşan bir çadır kent bulunuyor. Dün (7 Şubat) sabahtan itibaren aileler buraya yerleştirildiler. Yaklaşık 1500 kişi konaklıyor. Her çadırda ortalama dört aile yaşıyor. Ağırlık kadınlar ve çocuklarda. Burada Suriye’den gelen halihazırda Urfa’da yaşayan mültecilere de rastlıyoruz.
Günde iki kez bir tas çorba geliyor
AFAD’ın sağladığı yemek olanağı günde iki kez bir tas çorba, su ve ekmek. Arada çay geliyor. Bugün ilk kez bulgur pilavı dağıtıldığında en çok çocuklar mutlu oldu. “Yüzümü göstermeden çeksen olur mu?” diyen bir kadınla konuşuyoruz. Bir çaydanlık ve bir pet şişedeki suyla elindeki tabak çanağı yıkamaya çalışıyor. Çadırkentte ne kadar kalacakları belli değil. “Korkuyorum,” diyor. Çevrede çok yetkili yok. Bir ara 4-5 kişilik bir psikolojok destek ekibi geldi. Bir süre çocuklarla konuşup gittiler. AFAD veya güvenlik için burada olan devlet görevlileri pek konuşmuyorlar. “Neler yapılıyor, şehrin başka bir yerine çadırkent kurulacak mı?” gibi sorulara cevap almak mümkün değil.
Yine de çadır kenttekiler, “En azından çocuğum yanımda, annemi çıkartabildim” diyerek şükrediyorlar.
Otomobil içinde kalanlar var
Müzenin yanındaki alışveriş merkezinin otoparkında, 100 otomobil içinde depremzedeler kalıyor. Mahalle arası parklarda, ağaç altlarında evlerinden getirdikleri iki üç battaniyeyle çadırımsı bir koruma alanı yapanlar var. İçinde çoluk çocuk ısınmaya çalışıyorlar. Çadırkentin arkasındaki camide yaklaşık 200 kişi misafir. Oraya herhangi bir yiyecek içecek yardımı yapılmamış. Camideki erkekler otoparka gelip yakınlarına çorba götürüyorlar. Urfa Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül çadırkente gelip depremzedeleri ziyaret edenler arasındaydı.
Mahalleler terk edilmiş durumda
Enkaz başında bekleyen ailelerin durumu oldukça vahim. Dün enkaz başında beni en çok etkileyen ailelerden (fotoğraf vermeyi kabul etmediler) anne baba abla (en büyük kızları) ilk saatlerde enkazdan çıkmışlar. Ama içeride iki tane küçük çocuk var. Biri 10 ve diğeri 12 yaşında. Maalesef onlar kurtarılamadı. Yanlarında durabilecek, destek olabilecek hiç kimse yok. Bütün mahallenin çökme ihtimali olduğu için etraftaki bütün apartmanlar da boşaltılmış. Hiçbir yerde ışık yok.
Whatsapp en etkili haberleşme yolu
Depremzedelerin televizyon izleme şansları yok. Ama Whatsapp grupları çok aktif çalışıyor. Bu bölgedeki her ilin kendine ait bir Whatsapp grubu var. Özellikle Hatay ve Kahramanmaraş tarafından düzenli olarak kötü haberler geliyor. Dün akşam saatlerinde sohbet ettiğimiz gençler “Abla biz burada iyi durumdayız. Hatay daha kötü görüyor musun?” diyorlar. Kendi dertlerini bir kenara bırakıp diğer bölgedeki depremzedelere üzülüyorlar. Gece geç saatte ölü sayısının 5 bin 700’lerde açıklanması infial yaratıyor. Çünkü kimse bu rakama inanmak istemiyor. ∙