6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan barınma krizinin etkileri hala sürüyor. Deprem nedeniyle evlerinden olan birçok depremzede, hayatlarına devam edebilmek ya başka şehirlerde yaşayan ailelerinin yanına dönüyor ya da göç ederek yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Bu süreç boyunca en çok göç alan şehirlerden birisi de İstanbul oldu. Depremden en çok etkilenen ilçelerden Antakya’da yaşayan Hacer Güven, apartmanın enkazından kurtarıldıktan sonra İstanbul’a ailesinin yanına dönmek zorunda kaldığını paylaştı, ailesi ise Antakya’da dönecekleri hiçbir şeyin kalmadığını söyledi.
81 yaşındaki Hacer Güven'in uyuduğu yatak, Antakya'daki apartmanının dördüncü katından zemin katına kadar düştüğünde, 6 Şubat depreminin etkisi bazı yakın akrabalarının yaşadığı İstanbul'a kadar hissedildi. Hacer'in 37 yaşındaki torunu İrem Mursaloğlu, Antakya'nın yıkıcı depremlerle sarsıldığı bir ay önceki depremi "Aile sohbet grubumuzu vardı. Herkes birinden haber almaya çalışıyordu" diye anlattı.
Eşi, annesi ve küçük çocuklarıyla birlikte İstanbul'da yaşayan İrem Mursaloğlu, "Yardım olmadığını söylüyorlardı ama inanamıyorduk, insan yardım olduğuna inanmak istiyor. Sonra kendimiz rastgele insanları aramaya, ekskavatör, vinç istemeye başladık" dedi. Hacer Güven, molozların arasından sızan yağmurla birlikte üç gün boyunca o enkazda kaldı, sırtı feci şekilde yaralandı, çöken tavan ile onun düşmesini engelleyerek hayatını kurtaran gardırop arasında sıkıştı.
Binada 26 kişi hayatını kaybetti
İstanbul'da ailesinin yanına gelen depremzede, "Kimsenin benim için gelmediğini görünce çocuklarım ve torunlarım için endişelendim, onlara bir şey olmasından korktum" sözleriyle yaşadığı durumu anlattı. Ailesinin anlattığına göre, 65 yıllık kocası Selahattin'le birlikte yaşadığı altı katlı bina çöktüğünde, Selahattin ve 26 kişi hayatını kaybetti. Hacer Güven, binadan sağ kurtulan beş kişiden biri.
Güven'in torunu İrem, "Hepimiz en değerli tatillerimizi, hafta sonlarımızı, bayramlarımızı orası geçirirdik. Burası benim tüm çocukluğumu geçirdiğim yerdi" dedi. İrem, sadece üç dakikalık yürüme mesafesindeki bir binada büyüdüğünü belirterek, yıkılan bina için "Onun bir moloz yığınına dönüştüğünü gördük ve şimdi oradaydı, yolu kapatıyordu" sözlerini kullandı.
Kayıpları arama çalışmaları devam ediyor
Üçüncü gün öğleden sonra Hacer enkazdan çıkarıldı, bir battaniyeye sarıldı ve oğlunun arabasıyla sahra hastanesine götürüldü. Türkiye ve Suriye'deki felakette 51 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Binlerce kişi de hala kayıp. İrem Mursaloğlu, "Dedemi bulabildiğimiz ve onu düzgün bir şekilde defnedebildiğimiz için kendimizi şanslı hissediyoruz" dedikten sonra sonra dedesi Selahattin'in dördüncü günde bulunduğunu ve sadece taktığı bir yüzükten teşhis edilebildiğini ekledi.
Hacer tedavi için sahra hastanesinden tahliye edildi. Ancak o saatlerdeki kaosun ortasında, aile nereye götürüleceğini bilmiyordu. Hacer'i bulmak için her odayı didik didik ettikten sonra, birkaç saat sonra, bölgede çok daha az hasar görmüş bir şehir olan Adana'daki bir hastanede buldular.
Bazı aile üyeleri hâlâ kayıp
Katar merkezli Al Jazeera'ya konuşan İrem Mursaloğlu, kayıp aile üyelerini hala aradıklarını "Kuzenim, eşi ve iki buçuk yaşındaki kızları hâlâ kayıp. Hastanelere tek tek gidiyoruz, odaları kontrol ediyoruz. Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Kayseri'ye de gittik" şeklinde ifade etti. Kuzenlerin oturduğu binanın enkazı, arama ekiplerinin iki kat aşağıya inip cesetleri bulamamasının ardından kaldırılmış durumda; cesetler muhtemelen binada çıkan yangında kül olmuş.
"Geri dönecek bir şey yok"
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından toplanan verilere göre, bölge genelinde en az 2,7 milyon kişi evsiz kaldı. Bunların yaklaşık 1,1 milyonu ülkenin diğer bölgelerinde, bazıları Antalya, Aydın ve Muğla gibi şehirlerdeki oteller ve kamu binaları da dahil olmak üzere devlet tarafından sağlanan geçici konaklama tesislerinde barınak aradı. Bu tahmin resmi valilik verilerine dayanmakta ancak binlerce insan ailelerinin ya da destek ağlarının yanında kalmak için kendi imkanlarıyla taşındı.
Deprem, kira krizini derinleştirdi
Türk yetkililer, 520 bin daireyi içeren 160 binden fazla binanın çöktüğünü ya da ağır hasar gördüğünü söyledi. Şehirler güvenli bir yer arayan insanlarla dolup taşarken, kira fiyatları da hızla artarak, bazı şehirlerde kira fiyatlarının son bir yıl içinde iki kattan fazla arttığı ülkede zaten vahim olan konut krizini daha da derinleştirdi. Bölge genelinde çadır kentler kuruldu ve hükümet konteyner evler inşa etmeye başladı, ancak pek çok kişi evsiz kaldı.
39 yaşındaki İlker Cihan Biner, "Ailemle birlikteydim ve korkuyorduk. İki köpeğimi aldık ve arabayla geldik," sözlerini kullandıktan sonra, Hatay'ın İskenderun ilçesinden İstanbul'un güneyindeki Kocaeli iline bağlı Darıca'ya aile üyeleriyle birlikte kalmaya gittiğini ekledi. Depremzede, "Kaldığımız yer biraz kalabalık. Geri dönmek istiyorum ama ne zaman döneceğimi bilmiyorum" dedi ve evinin hasar tespitinin yapılmasını beklediğini ekledi. Hacer'in kocası Selahattin, eskiden Roma'nın Suriye eyaletine başkentlik yapmış antik bir kent olan Antakya'nın tarihi merkezinde bir kuyumcu dükkânı işletiyormuş. Daha sonraki yıllarda oğullarından biri işi devralmış.
"Dönecek hiçbir şey kalmadı"
Torunu İrem dedesinin kuyumcu dükkanı için "Dedem burayı sıfırdan inşa etmişti, bizim için tarihi bir anlamı vardı. Ama şimdi her şey gitti. Amcam İstanbul'a gelmeden önce kurtarabildiği tüm mücevherleri toplamak zorunda kaldı" dedi. O ve ailesi, kentin deprem açısından en güvenli yerlerinden biri olarak kabul edilen ve şu anda oldukça rağbet gören kuzeydeki Sarıyer semtinde bir ev bulabildikleri için hayatta kalan şanslı kişiler arasındaydı. Mümkün olan en kısa sürede geri dönmeyi planlıyorlar. Torunu, "Geri dönecek hiçbir şey kalmadı." derken, 81 yaşındaki Hacer Güven "Burada torunlarım ve torunlarımın torunlarıyla birlikte olmaktan mutluyum" sözlerini kullandı.