Hukukçular Derneği Üyesi Avukat Mehmet Alagöz, Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezalarla ilgili kamuoyunda yapılan tartışmaların hukuki olmaktan ziyade siyasi olduğunu söyledi. Dava sürecini yakından takip ettiğini anlatan Alagöz, "Bu suçlarla Canan Kaftancıoğlu değil, herhangi bir şahıs yargılansaydı yine, Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak ve Cumhurbaşkanına hakaret suçlarından kesinlikle ceza alırdı. Hiç kimse de buna itiraz etmezdi. Çünkü burada edep dışı paylaşımlar var ve bu paylaşımları kendisi de kabul ediyor. Herhangi bir özür dileme ve pişmanlık da söz konusu değil. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde de bu tür küfür ve hakaretler suçtur" diye konuştu.
Suç unsuru olmayan kısımları mahkemenin ayıkladığını kaydeden Alagöz, "Mahkeme, açıkçası suç işleyen hususlarda da kişinin makam ve pozisyonuna bakmaksızın 'onama kararı' verme cesaretini gösterebildi. Bu anlamda da bu kararın hukuk ve adalet adına doğru, isabetli bir karar olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Tartışmalar siyasi
Yargıtay'ın PKK/KCK silahlı terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçlarındaki kararını bozmasını hukuka uygun bulduğunu dile getiren Alagöz, davaların geç açıldığına ilişkin yapılan tartışmaların hukuki olmadığını, siyasi olduğunu belirtti. Alagöz "Zaman aşımı süresi içerisinde bir dava açıldığı zaman yargılama yapılabilir. Eğer o tweet'lerini silmiş olsaydı, savcılar tespit etmemiş olsaydı o zaman zaten iddianamelere, suça konu olmayacaktı. O görüşlerinin devam ettiğini gösteriyor" diye konuştu.
Kaftancıoğlu'nun 1 yıldan fazla ceza alması ve siyasi yasaklarla ilgili de hakkında kararlar olması nedeniyle aksine bir mahkeme kararı, infazın tamamlanmasıyla memnu haklarını iade almadıkça siyaset yapamayacağını aktaran Alagöz, "Yani Kaftancıoğlu, seçme ve seçilme haklarını kullanamaz. İl başkanlığı yapabilir mi yapamaz mı bu bir tartışma konusu olacaktır. Çünkü bununla ilgili seçim mevzuatında net bir düzenleme yok. Seçme ve seçilmeyle ilgili hususlar var. Siyasi faaliyetlerde bulunabilir. Bu anlamda bağlı bulunduğu partinin teşkilatlarında bulunabilir ancak seçme ve seçilme hakkı olmaz" dedi.
"İtirazlar infazı durdurmaz"
Kaftancıoğlu'nun cezası Yargıtay'da onandığı için karara karşı anayasal haklarını kullanabileceğini ve Anayasa Mahkemesi'ne hak ihlali için müracaat edebileceğini dile getiren Alagöz, "Anayasa Mahkemesi'nde başvurusu reddedilirse ondan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidebilir ancak bunlar infazı durdurmaz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan onama kararı çıktıktan sonra bütün dosya, bağlı bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gelecek" dedi.
Süreç nasıl işleyecek?
Avukat Mehmet Alagöz, "Karar geldikten sonra kararın infazı için kişiyi önce davet edecek, kendisi teslim olmazsa adli kolluk aracılığıyla cezaevine teslim edilecek. Salgın koşulları ve Ceza İnfaz Yasası'ndaki bazı düzenlemelerden dolayı kapalı cezaevinde çok uzun süre kalacağını tahmin etmiyorum. Çünkü genelde bu suçlardan ceza alan kişiler, açık cezaevlerine çıkartılıyorlar ya da açık cezaevi koşulları oluştuktan sonra evlerinde geçirmek üzere izin veriyorlar ama en azından cezaevine teslim süreci olacak, cezaevine girecek. Sonra oradaki işlemleri tamamlandıktan sonra bırakılacak. Ondan sonra infaz savcılığının ve infaz hakimliğinin alanına girecek. Onlar bu prosedürü, sanığın geçmişteki durumlarına bakacaklar. Takip ettiğim kadarıyla Kaftancıoğlu'nun hakkında başka suçlar, davalar var. Daha önce kesinleşmiş mahkumiyetleri söz konusu ise o zaman mükerrer suçlar olursa ona göre infaz edecekler. Bunların hepsi ihtimal dahilinde olacak konular" diye konuştu.
"Başkanlık yapmasının yolunu açmaz"
Hukukçu Cemalettin Gürler, yerel mahkemeler tarafından verilen kararların son merci olarak Yargıtay incelemesine tabii tutulduğunu, Yargıtay incelemesinde verilen kararın kesin hüküm özelliği taşıdığını söyledi. Gürler, "Kaftancıoğlu hakkında verilen karar, kesin hüküm özelliği taşıması sebebiyle Yüksek Seçim Kurulu'na ve ilgili yerlere tebliğ edilir. Bu aşamayla Canan Kaftancıoğlu, seçme, seçilme ve diğer siyasi faaliyetlerden yasaklı olacaktır. Canan Kaftancıoğlu, kararın kendisine ve partisine tebliğinden sonra CHP İstanbul İl Başkanlığı görevinden ayrılmış kabul edilir. Yasal süreç bu şekilde ilerler" dedi.
"Kamuoyunda yanlış bir kanaat var"
Yerel mahkemelerin verdiği kararların, Yargıtay incelemesinden geçtikten sonra kesinleştiğini hatırlatan Cemalettin Gürler, "Kamuoyunda, 'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ya da Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması halinde verilen infazı durduracağı' yönünde yanlış bir kanaat var. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurular, olağanüstü yollar olup infazı durdurmaz. Bu nedenle Canan Kaftancıoğlu tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ya da Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak başvurular bu infazı durdurmaz ya da başkanlık yapmasının yolunu açmaz" ifadelerini kullandı.
Yargıtay kararı
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki kararının Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından kısmen onandığını, kısmen de bozulduğunu söyledi. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak ve Cumhurbaşkanına hakaret suçlarından yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın onandığını anlatan Sarı, PKK/KCK silahlı terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçlarından ise beraat kararı verilerek kararın bozulduğunu kaydetti.
"Seçme ve seçilme hakkını kullanamayacak"
Kaftancıoğlu'na 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezasının Yargıtay tarafından onandığını hatırlatan Sarı, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını, somut, net, hukuka uygun boyutlarıyla, tüm yönleriyle değerlendirmiş ve bu yönde kararını vermiştir" dedi. Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunu'nda yapılan değişiklik ile infaz hükümleri, denetimli serbestlik ve şartlı tahliye koşulları bağlamında değerlendirildiğinde Kaftancıoğlu'nun süreli bir hapse girme durumunun olmayacağını anlatan Sarı, "Türk Ceza Kanunu'ndaki kamu haklarını kullanması bakımından kısıtlılık getiriyor ve bu kapsamda, ceza süresi içerisinde seçme ve seçilme hakkını kullanamayacak, siyasi partilerdeki temsilini kaybedecek" dedi.
Kaynak: AA