Recep Tayyip Erdoğan'ın müzakere yöntemlerini takip eden herkes, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın bir koz ustası olduğunu ve son hamlesini yapmadan önce muhatabının en zayıf anını beklediğini bilir. Yöntemleri acımasız olabiliyor. 2015'te AB liderleriyle Suriye'den gelen göçü durdurmaya yönelik sallantılı bir anlaşmayla ilgili yapılan toplantının sızdırılan tutanaklarında, "Yunanistan ve Bulgaristan'a kapıları istediğimiz zaman açabilir ve mültecileri otobüslere bindirebiliriz... Peki anlaşma yapamazsanız mültecilerle nasıl başa çıkacaksınız?" ifadeleri yer alıyor. Dönemin AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'in memleketi olan Lüksemburg'un "Türkiye'deki küçük bir kasabaya eşdeğer" olduğunu söyleyerek alay etti.
Üç cephede savaşıyordu
Bu bağlamda, İsveç'in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanmasının Vilnius'ta yapılan zirve öncesine kadar ertelenmesi beklenen bir durumdu. Erdoğan Türkiye'nin çıkarları için üç cephede mücadele ediyordu: İsveç'teki PKK'lılara yönelik daha sert bir baskı, ABD Kongresi'nin Ankara'ya F-16 satışı üzerindeki fiili vetosunun kaldırılması ve bir son dakika hamlesiyle Türkiye'nin AB içinde vizesiz seyahat talepleri konusunda ilerleme sağlanması.
Her üç durumda da TBMM'nin İsveç'in NATO üyeliğini ne zaman onaylayacağına dair kesin bir tarih vermek zorunda kalmadan ilerleme kaydetti. Şu anda bile yapbozun her parçası tam olarak yerine oturmuş değil. İsveç anayasasını değiştirdi, yasalarını değiştirdi, PKK'ya karşı terörle mücadele işbirliğini önemli ölçüde genişletti ve Türkiye'ye silah ihracatını yeniden başlattı. NATO da bir terörle mücadele koordinatörü atamayı kabul etti.
F-16'lar konusunda Türkiye'nin milli savunma bakanı Yaşar Güler Pazartesi günü geç saatlerde ABD'li mevkidaşı Lloyd Austin ile telefonda görüştü. ABD Savunma Bakanlığı tarafından yapılan övgü dolu açıklamada, ikilinin ABD ile Türkiye arasındaki uzun askeri işbirliği geçmişinden övgüyle söz ettikleri ve devam eden yakın işbirliğini alkışladıkları belirtildi.
Daha da önemlisi, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı ve Yunanistan'ın büyük dostu Bob Menendez, F-16'larla ilgili vetosunu kaldırıp kaldırmayacağına bir hafta içinde karar vereceğini söyledi ve son zamanlarda Türkiye'nin Yunanistan'a yönelik saldırganlığında bir durgunluk olduğunu ve bunun kalıcı olmasını umduğunu belirtti. ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan'ın da bu konuda kendisine kulak verdiğini açıkladı. 2021'den beri askıda olan 6 milyar dolarlık (4,6 milyar sterlin) anlaşma, 40 jetin yanı sıra Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın envanterinde bulunan 79 savaş uçağı için modernizasyon kitlerinin satışını da içeriyor.
Erdoğan'ın Türkiye'nin AB üyeliği konusunda o kadar ilerleme kaydettiği söylenemez ama Cumhurbaşkanı muhtemelen bunun bir başlangıç olmadığını biliyordu. Yeniden müzakere edilmiş bir gümrük birliği anlaşmasının ve vizesiz seyahatin peşinde olması daha muhtemel. İspanya, Almanya, Fransa ve İskandinavya'da aşırı sağın yükselişe geçmesiyle birlikte bu tür anlaşmalara karşı siyasi direnç neredeyse tamamen ortadan kalkabilir.
"Önümüzdeki fırsatları değerlendirdik"
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel diplomatik bir dille Erdoğan'la iyi bir görüşme yaptıklarını söyledi ve "AB-Türkiye işbirliğini yeniden ön plana çıkarmak ve ilişkilerimizi yeniden canlandırmak için önümüzdeki fırsatları değerlendirdik" dedi. NATO'da çok az kişi Erdoğan'ın çıkarcı davranışına sıcak bakıyor ancak ödül göz önüne alındığında yöntemlerine duyulan hoşnutsuzluk önemsiz. İsveç'te de sevinç gösterileri olacak. Pew Araştırma Merkezi'nin Pazartesi günü 24 ülkede yaptığı bir anket, İsveç'in Rusya'ya karşı tutumu gözler önüne serdi. Şaşırtıcı bir şekilde halkın yüzde 98'i Rusya'ya olumsuz bakarken, yüzde 78'i NATO'ya olumlu bakıyor ve yüzde 92'si Vladimir Putin'in dünya meselelerini ele alışına güvenmiyor. Erdoğan ile baş döndürücü müzakerelerle geçen bir günün ardından rahatlayan İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'un Pazartesi gecesi geç saatlerde Vilnius'ta kutlama içkisi içmesine şaşmamak gerek.