Colorado’da yaşayan Jeolog Ezgi Karasözen, Türkiye’nin güneydoğusundaki 7,8 büyüklüğündeki bir depremin yıkım anlamına geldiğini ilk haberi gördüğünde anladı. Ankara’da büyümüş olan Karasözen, yıllarca memleketindeki depremleri inceledi.
Çoğu sismologun, dünyada endişe duydukları yerlerin kısa bir listesi genellikle var. Örneğin, Türkiye'de bu hafta kırılan Doğu Anadolu fayı, bilim insanları ve hükümet yetkilileri tarafından iyi biliniyordu ancak en azından geçen yüzyılda yıkıcı bir depreme neden olmamıştı. Türkiye, deprem risklerine karşı korunmak için bina yönetmeliklerini uygulamaya koydu ancak bu haftaki ölü sayısının 19 binin üzerine çıktığı trajedi bilim insanları arasında uzun süredir devam eden yeterince titizlik gösterilmediği endişesini vurguluyor.
Yerbilimcilere göre büyük depremlerden kaynaklanan ölümlerin ve yıkımların çoğu, daha iyi inşaat uygulamalarıyla önlenebilir. Trajediler tahmin edilebilir. Ancak insan davranışları ve yatırımları genellikle deneyimlere göre şekilleniyor. Bu nedenle, nüfusu korumak için bina yönetmelikleri uygulandığında bile, daha acil sorunlar ön plana çıkabilir. Eski yapıların savunmasız kalması gibi.
"Birçok nesil bunu bekleyebilir"
Washington Üniversitesi’nde sismolog olan Harold Tobin, “Bence depremlerle ilgili bu kadar alçakça olan şey bu. Birçok nesil böyle bir şeyin meydana gelmesini bekleyebilir. Kesinlikle hiçbir şey yapamazlar. Dakikalar, saniyeler içinde kıyamet kopar” dedi.
Bilim insanları yıllardır Kaliforniya’daki San Andreas fayına odaklanıyor. 1990'lardan beri Kaliforniya'da birkaç 7.0 büyüklüğünde deprem oldu. Jeolog Wendy Bohon, “Buraları düşünmek için çok zaman harcıyoruz. Ne zaman kırılabilir? Ama dünyada stresi daha yavaş biriktiren ve daha yavaş zorlanan uyuyan devler var ve sırf gözünüzün önünde olmadıkları için onlara o kadar fazla odaklanmıyoruz” dedi.
"İstanbul'a tehlikeli bir şekilde yaklaştı"
Türkiye, yer kabuğunun üç parçasının birbirine çarptığı bir kavşakta yer alan sismik olarak aktif bir sıcak bölgedir. Yıllardır Türkiye'de farklı bir fay olan Kuzey Anadolu Fayı, bilimsel ilgiden aslan payını aldı. Büyük depremler fay boyunca batıya doğru ilerledi ve Marmara Denizi'nin altında bariz bir sismik boşluk bırakarak, dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan İstanbul'a tehlikeli bir şekilde yakınlaştı. Bilim insanları, önümüzdeki birkaç on yıl içinde orada büyük bir deprem olma olasılığını tekrar tekrar hesapladılar.
Buna karşılık, 1960’larda başlayan sismik izleme döneminde Doğu Anadolu fayında birçok 6.0 büyüklüğünde deprem yaşandı. 2020'de Karasözen ve bilim insanlarından oluşan bir ekip, faydaki bir kırılmanın neden olduğu 6,8 büyüklüğündeki bir depremle ilgili ayrıntılı bir çalışma yayınladı.
"Bu kadar ölümcül olabileceğini biliyorduk"
Bu haftaki 7.8 büyüklüğündeki deprem bu nedenle bekleniyordu ancak aynı zamanda bilim insanları için biraz şaşırtıcıydı çünkü çok büyüktü ve beklenenden daha güçlü bir yıkıma neden oldu. Depremler logaritmik bir ölçekte ölçülür, bu da 6.8 ile 7.8 arasındaki farkın göründüğünden daha büyük olduğu anlamına gelir. Ölçekteki bir tam sayı artışı, 32 kat enerji salan, 10 kat genlikli sismik dalgalar oluşturur. Karasözen, “Bu fayın potansiyelini ve ne kadar ölümcül olabileceğini biliyorduk” dedi.
Ancak sismolojik verilerden, tarihsel ve yerel hesaplardan ve paleosismoloji araştırmalarından yararlanan bilim insanları bile, bazen modelleri ancak bir deprem meydana geldikten sonra net bir şekilde görebilirler. Columbia İklim Okulu'nun Lamont-Doherty Dünya Gözlemevi'nde jeofizikçi olan Michael Steckler, "Bazen deprem beklediğinizden daha büyük olabilir" dedi. Steckler, Japonya'nın Tohoku kentinde 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem için temel bir beklenti olduğunu, ancak 2011'de 9.0 büyüklüğünde ölümcül bir depremin bir tsunamiye ve yaygın bir yıkıma neden olduğunu belirtti.
"Ölümleri nasıl önleyeceklerini biliyorlar"
Bilim insanları depremleri tahmin edemeseler veya önleyemeseler de ölümleri nasıl önleyeceklerini biliyorlar. Bu olayları dünyanın farklı yerlerinde görmeyi bu kadar acı verici kılan da bu. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nda Jeofizikçi olan Tom Parsons, "Eski bir deyiş şudur: 'Depremler insanları öldürmez, binalar insanları öldürür’ dedi.
Bilim insanlarını en çok üzen şey, bina yönetmelikleri varken bile, yönetmeliklere uyulmaması veya uygulanmaması nedeniyle insanların risk altında kalması. Boğaziçi Üniversitesi'nde deprem mühendisliği bölümünün kurucusu Mustafa Erdik, gönderdiği e-postada Türkiye'deki sorunların mevzuata uygunluğun derecesinde yattığını söyledi.
We know the earthquake-prone regions in Turkey, and we have the proper building codes. The issue is execution. Here's an example of that. This apartment (flat) posting is recent, from a couple of days ago. 1/3 pic.twitter.com/N9Pcqs8lWS
— ezgikarasozen (@ezgikarasozen) February 7, 2023
Karasözen, Twitter'da yakın zamanda Malatya’da bir mülkün deprem standartlarına uygun olduğunu belirten bir emlak ilanı paylaştı. O bina bu hafta çöktü. Sözün paylaşımında, “Yerbilimciler ve mühendisler olarak DAHA FAZLA NE YAPABİLİRİZ?” diye yazdı. Bilim insanlarının en çok hangi alanlar için endişe duyduğu değişebiliyor. Karasözen sık sık Türkiye'yi ve benzer fay sistemlerinin olduğu İran'ı düşünüyor. Çalışmaları, aktif fayları anlamak için gerekli olan önemli verilerdeki boşlukları doldurmaya odaklandı.
Normalde Türkiye'deki bir depremden sonra Karasözen, ailesi ve arkadaşlarıyla görüşür ve ardından sismik dalga yayılımı, sismik sonrası deformasyon ve artçı sarsıntılar fiziğine dalarak durum inceler.. Çalışmalarının anavatanına yardımcı olabileceğinden dolayı gurur duyuyor. Ancak bu kez henüz verilere bakmaya cesaret edemiyor. Bunun yerine enerjisini bağış toplayabilmek için kullanıyor.