Deniz ve doğaseverlere müjde: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Göcek koylarının 10-15 yıllık sürelerle özel şirketlere kiralanması için düzenlediği ihaleyi iptal etti.
Körfez içindeki adalar hariç, Göcek’in tüm bakir kıyılarının kullanım hakkının devredilmesi planlanan ihalelerde, yıllık 30-50 milyon lira gibi astronomik rakamlar havada uçuşmuş, kamuoyunda büyük tepkiler ortaya çıkmıştı. Şüphesiz bu tepkilerin en işlevlisi de Fethiye, Göcek, Çalış, Ölüdeniz Yolcu Taşıma Kooperatifleri Birliği’nin Ankara İdare Mahkemesi’nde açtığı yürütmeyi durdurma davası oldu.
Zaten ilk 3 etaptaki uçuk fiyatlardan sonra ikinci 3 etap ( Göcek Adaları) ihalelerinin durdurulduğunu anlamıştık. Ama ilk 3 ihalenin tamamen iptal edildiğini de bakanlığın mahkemeye yolladığı 29 Nisan tarihli savunma (davanın reddi talebi) mektubuyla öğrendik. Bu mektupta aynen şöyle deniyor:
Bakanlığın iptal gerekçeleri...
“İhalelerin gerçekleşme sürecinde;
Bölge halkı, bölgedeki sivil toplum kuruluşları, yörede faaliyet gösteren ticari işletme kooperatifler ile yerel yönetimlerin söz konusu alanların özel işletmeler tarafından kullandırılmasının yol açacağı olumsuzlukları beyan etmeleri,
Birbirine yakın koylarda benzer sayılarda mapa ve şamandıra sistemi kurulacak olmasına rağmen 3 etapta yapılan ihalelere ilişkin bedeller arasında aşırı farklılıklar oluşması,
İhalelerin bedelleri arasında oluşan farklılıkların, bu projenin amacının denizaltı ekosistemini koruma amacından saptırılarak, kamuoyunda ticari bir algı yaratmasına sebep olması,
İhale bedellerinin aşırı yüksek olması nedeniyle yüklenicinin yatırımı gerçekleştirememe riskini oluşturması, gibi olumsuzluklar ortaya çıkmış olduğundan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü 26 Nisan 2022 tarihinde tüm ihaleleri iptal etmiştir.”
Hem iyi, hem kötü haber...
Açıklamanın ilk paragrafındaki “halkın, sivil toplumun itirazlarını dikkate aldık” ifadeleri yaklaşan seçimler öncesi hayli ironik olmuş. İşin koptuğu nokta ise şu: Bakanlık, teknik şartnamesinde pek çok sorun, boşluk, belirsizlik bulunan; doğa açısından tehlikeli ve insanların denizden yararlanmaları açısından adaletsiz bu projeyi “beklediğimizden yüksek teklif geldi, ne olduğunu tam anlamadık ama şüphelendik” gibi bir gerekçe ile iptal ediyor. Böylece şimdilik Göcek’e niyetlenenlerin hevesleri de kursaklarında kalmış oluyor.
Bu, kesinlikle iyi bir haber.
Ama bakanlık, savunmasında konunun esasının mahkemece irdelenmesine gerek kalmadığını da özellikle belirtiyor. Bu ise, aslında kötü bir haber!
Çünkü idare mahkemesi bu davayı inceleseydi, belki koyların bakımı, korunması ve kullanımı için çağın gereklerine uygun bir işletme modelinin hangi ilkelerle oluşturulabileceğine ilişkin bir hukuki altyapı oluşturacaktı. Maalesef şimdilik bu fırsatı kaçırmış durumdayız.
İkinci sorunlu nokta da şu: Çevre Bakanlığı tıpkı yıllardır denizlerde büyük bir kaosa neden olan Mavi Kart projesinde olduğu gibi, büyük bir gururla, “22’nci yüzyılın teknolojisini ürettik” gibi şatafatlı açıklamalarla kamuoyuna sunduğu Göcek koyları özelleştirmesi projesini tam bir sessizlikle iptal etti.
Peki… Göcek’te deniz ekosisteminin sorunu çözüldü mü? Göcek’teki aşırı yoğun deniz turizminin yarattığı sorunlar çözüldü mü? Göcek’te deniz kirliliği ortadan kalktı mı? Ne olacak şimdi?
Doğaseverler, deniz tutkunları, Göcekliler bir açıklama hak etmiyorlar mıydı?
Bir çalıştay duyurusu...
17-18 Haziran’da Göcek’te bir çalıştay düzenlenecek. Koyların apar topar özel sektöre ihale edilmesine karşı çıkan sivil toplum örgütleri uygulanabilir bir öneri oluşturmaya çalışacaklar.
Fethiye Ticaret Odası, Fethiye Deniz Ticaret Odası, Yolcu Taşıma Kooperatifleri Birliği, Halk Meclisi, Kent Konseyi, hukukçu-çevreci akademisyenler… Muğla, Dalaman, Fethiye yerel yönetimleri… Bu çalıştaya herkes katılıyor.
Asgari hedef, Çevre Bakanlığı’nın 2011 yılında yayınladığı ‘Göcek ve Dalaman Koylarını Koruma ve Kullanma Esasları’ başlıklı yasal düzenlemenin bugünün koşullarına göre gözden geçirilmesi. Uygulanabilir bir yasal düzenleme önerisi.
Bakalım Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili uzmanları bu çalıştaya en azından izleyici olarak katılacaklar mı?
Yıllardır görüyoruz ki, Ak Parti Muğla milletvekilleri, İl Başkanı ve Fethiye İlçe Başkanı bölgedeki hatalı-zararlı kamu yönetimi kararlarından dönülmesinde en etkili insanlar oluyorlar. Bakalım bu insanlar (ve tabii ki sorunları Ankara’ya taşıyan muhalefet partileri temsilcileri) bu önemli çalıştayda yer alacaklar mı?
Bir marazi aşk gibi...
‘Ayı yavrusunu severken öldürürmüş’ diye bir laf vardır ya, işte o hesap, Göcek’i hep beraber öyle bir seviyoruz ki, sonunda korkarım tamamen(!) öldürüp arkasından da doyasıya ağlayacağız.
Amatör-profesyonel denizciler çok seviyor, demir atacak yer kalmayana kadar koyları dolduruyor ve bir daha da o koylardan ayrılmıyorlar. Turizm sektörü girişimcileri pek seviyor, eğer bir yasal geçit yaratabilseler tüm koylara 7 yıldızlı otel yapacaklar. Göcekliler çok seviyor, piknik mangallarıyla ortalama 2 yılda bir orman yangını çıkartıyorlar. Ve kamu yönetimi de çok seviyor; sağ olsunlar 2-3 yılda bir akıl almayacak kıyı düzenlemeleri yapıp, ihaleler açıp doğayı altüst edecek projelere zemin hazırlıyorlar.
Sonra da iyi ihtimalle bu projeler yargı tarafından durduruluyor. (2015 Göbün-Sarsala-Manastır-Bedri Rahmi Koyları Yat Mola Noktası ihalelerinde olduğu gibi!)
Kötü ihtimalle yargının kararı öncesinde inşaat tamamlanıveriyor. (Son MUÇEV Göcek Marina inşaatı örneğinde olduğu gibi!)
Bu konuyu abartabiliriz. Mesela Göcek’i, çok düşük bir maliyet ile… Kocaman, diyelim ki 50 bin teknelik dünyanın en büyük marinası da yapabilirsiniz. Bu arada 5-6 Göcek koyuna mega-süper otel-motel ve su kaydırağı da yapabilirsiniz…
Ama… Dünyada yüzlerce su kaydıraklı otel-motel var, bir diğer Göcek yok. Korkarım pek az insan şunun farkında; Göcek denizi temizse, ormanı yeşilse, koylarında huzur, sükûnet varsa güzel.
Söğüt’ten başladı: Kaçak iskeleler yıkılıyor…
Söğüt’ten Bodrum’a uzanan Muğla kıyılarında yine önemli bir Çevre Bakanlığı kararı ve uygulaması… En güzel plajlarımız son birkaç yıldır giderek artan bir kaçak iskele işgaliyle karşı karşıya. Yıkım kararı alındı. Bayram öncesi Söğüt Cumhuriyet Mahallesi’nde numaralama yapıldı. Bayram sonrası da “1-2-3 (mesela 4’ün yürütmeyi durdurması var) 5’ten devam şeklinde” yıkımlar başladı. Kurunun yanında yaş da yanmış olabilir. Tartışma itiraz çok, Söğüt’te 2 günde 25’e yakın irili ufaklı iskele söküldü, yıkıldı.
Bu bir klasik: Marmaris’te yıkımlar hep Söğüt’ten başlar, sonra güneyden kuzeye bir çember biçiminde Bozburun, Selimiye, Turgut, Orhaniye devam eder. Hisarönü’ne ulaştığında yıkım ekipleri yorgun düşer, atlaya zıplaya yapılan yıkımlar da o yıl için biter. (Bu yıl ekipler daha iddialı, “Bodrum Göltürkbükü’ne kadar tüm kaçak iskeleler yıkılacak” gibi laflar var.)
Konunun farklı boyutları var. Bu hafta Söğüt Koyu’ndan 3-4 arkadaşımız aradı, bilgi verdi. Dünya turizmini de çok iyi bilen bir arkadaşım şöyle dedi : “Turist gelmiyor diyorduk, tam geldiler, yarın sabah iskelede güneşlenirken Türk dozeriyle, kepçesiyle tanışacaklar.”
Düşüncelere daldım… Yıkılan iskelelere bakıyorum, derme çatma bir ahşap iskele üstünde plastik şezlonglar. Mesela, Yunan adalarında 2 yıldır ‘no-plastic’ kampanyası yapılıyor. Şezlong, şemsiye, küllük, sehpa, iskemle… Her şey atıldı. Plajlarda kum dışında hiçbir şey bırakmadılar. ‘Full organic beach club’ öyküleri dinlemekten bıktık.
Gelin bizim kıyılara… En güzel natürel plaj örneği olarak Söğüt’ten daha iyisi olabilir mi? Neden böyle bir konsept hayal edemiyoruz? Avrupalı turist iskele aramıyor ki…