İçinden geçtiğimiz dönemin tarihi ileride nasıl yazılacak acaba hiç düşündünüz mü? Bazı dönemler tarihçilerin diğerlerinden daha çok ilgisini çeker. Özellikle kırılma, buhran, savaş ve bunların ardından gelen yenilenme ve kuruluş dönemleri… Geçen yazıda dünya olarak tam da böyle zamanlardan geçtiğimizi ifade etmiş ama buhran döneminde sıkıştığımızı, yeniden kuruluş ve istikrar aşamasına sıçramaktan muhtemelen çok uzak olduğumuzu yazmıştım. Pandemi bu buhran döneminin anatomisini ortaya seriverdi. Peki nereye doğru yol alıyoruz? Yine böyle zamanlarda tarihin nereye doğru evrileceğini tahmin etmek hiç kolay değildir zira krizler olasılıkları o kadar çoğaltır ki, en muhafazakâr dönüşümlerden en radikal kırılmalara kadar, ihtimaller tarihin önüne seriliverir. Tabii müneccim ya da gelecek tahminleri yapan bir sosyal bilimci değilim ve bir tarihçinin gelecek hakkında çok söz söylemesi de mesleki bir deformasyon sayılabilir. Ama tam da böyle “deformasyonlara” ara sıra izin vermek için bir gazetede yazıyor değil miyim? Pandeminin uzun erimli etkilerini henüz kestiremiyoruz. Toplumlar, devletler ve ekonomiler bu kâbusun devamında nasıl dönüşecekler henüz belli değil. İyimserler, Covid 19’dan önemli dersler alınabileceğini, bu virüsle kapitalizm ve devlet örgütünün önemli arızlarının ortaya çıkıverdiğini ve önümüzdeki dönemde bu arızaları tamir etmek ve daha adil, müreffeh ve nispeten iyi işleyen bir dünya düzeni için imkânların ortaya çıktığını söylüyor. Kötümserler ise bu dönemin çok daha derin bir krizi tetikleme ihtimalinden bahsediyor. Onlara göre bu büyük salgın toplumlardaki adaletsizliği (ve tabii küresel adaletsizliği de) derinleştirecek, bunun sonucunda iç çatışmalar ve savaşlar hız kazanacak. Diğer yandan, bazı sosyal bilimciler, pandemi ve dijital devrimin bir araya gelmesiyle devletlerin ve şirketlerin toplumlar ve özel hayatlar üzerindeki kontrolünün hiç görülmediği kadar arttığı yeni bir sürveyans dönemine girdiğimizi vurguluyor. Bu iyimserler ve kötümserler arasında bazı gözlemciler ise pek bir şeyin değişmeyeceğini, Covid 19 parantezinin bir süre sonra kapanacağını, hayata kaldığımız yerden, aynı çelişkilerle devam edeceğimizi ifade ediyor. İşin doğrusu hem iyimser hem kötümser olmak için farklı nedenler var. Pandemi bize son otuz yılın MR’ını çekti ve önümüze koydu. Toplumların içindeki çelişki, adaletsizlik ve gerilimlerin iyice su yüzüne çıkmasını sağladı. Özellikle Soğuk Savaş sonrasındaki büyük teknolojik ve finansal dönüşüme rağmen dünyadaki siyasal rejimlerin ve ekonomilerin ne kadar kırılgan olduğunu yaşayarak gördük. Anladık ki, Soğuk Savaş sonrası reel sosyalizmin yıkılışı ile kuruluyor olduğunu sandığımız neo-liberal düzen bir şeyin başlangıcı değil, muhtemelen bir şeylerin sonuymuş. Gelinen noktada dünyada farklı sağ-popülist ve radikal milliyetçi ve dinî hareketler dışında, henüz sosyalizm gibi insanlığı heyecanlandıran yeni kuramlar ve ütopyalar ufukta gözükmüyor. Yine de son otuz yılda neo-liberalizme getirilen sol ve çevreci eleştirilerin ne kadar değerli olduğunu gördük. İyimser olmak için bir neden varsa, o da kurulduğunu sandığımız ama yıkılmakta olduğunu hissettiğimiz Soğuk Savaş sonrası dünyaya karşı yaşadığımız hayal kırıklığının besleyeceği yeni düşünceler, tasavvurlar, pozisyonlar ve ittifakların sonsuz imkânları olsa gerek.
05.03.2021 06:00
Covid tanıklığındaki dünya bize ne diyor?
Pandemi son 30 yılın MR’ını çekti ve önümüze koydu. Toplumlardaki çelişki, adaletsizlik ve gerilimler iyice su yüzüne çıktı. Anladık ki, Soğuk Savaş sonrası reel sosyalizmin yıkılışı ile kurulduğunu sandığımız neo-liberal düzen bir şeyin başlangıcı değil, muhtemelen sonuymuş
200 yıllık dönemin sonu
08 Kasım 2024
ABD seçimi ve iki savaş gölgesinde...
18 Ekim 2024
ABD'de yeni sağ ve eski demokrasi
04 Ekim 2024
Trump'ın dünya tahayyülü
Tüm Yazıları
27 Eylül 2024