Başlığı okuyanların ‘aa benim de insülin direncim var’ dediğini duyar gibiyim. Çünkü insülin direnci teşhisi çok yaygın. Peki, sizde yok sanıyorsanız, aşağıdaki durumları yaşıyor musunuz?
- Yemek sonrası uykunuz geliyor mu?
- Yemek sonrası tatlı krizlerine giriyor musunuz?
- Yemek sonrası, iç geçme hali, terleme hali, beyinde uyuşukluk yaşıyor musunuz?
- Zor mu kilo veriyorsunuz?
Bunların birkaçı varsa sizde de insülin direnci olabilir. İnsülin direncini basitçe, hücrelerin insüline cevap vermemesi, direnç göstermesi olarak biliyoruz. Bu direncin, kötü karbonhidratları çok yemekle arttığını, kiloya sebep olduğunu ve diyabetle ilgisi olduğunu da biliyoruz. İnsülin direncinin nasıl oluştuğuna dair bilmediğimiz konuları konuşalım. Anahtar-kilit
Her hücre enerji için yiyecekleri kullanır. En kolay kullanılan glikozdur. Yemek sonrası kana geçen glikozun hücreye gidip enerji olması için insülinin glikozu hücreye sokması lazım. Kaslara ve yağ dokusuna insülin olmadan glikoz giremez. Ama insülin de kendi başına bunu başaramaz. Hücre kapısını açmak için bir anahtara ihtiyaç vardır. Bu anahtara insülin reseptörü denir. İnsülin ve reseptörü anahtar-kilit uyumu yaparak hücre kapısını glikoza açar. Biz böyle yiyecekleri enerjiye çeviririz. İnsüline direnç varsa, direnç insülin anahtarının girdiği kilitte başlar. Yani insülin-(anahtar), reseptörüne-(kilit) bağlanmakta zorlanır. Glikozdan enerji üretiriz ama her glikoz kaynağı bir değildir. İşlenmiş karbonhidratlar dediğimiz unlu-şekerli ürünlerden gelen glikoz, hücrede enerjiye çevrilirken çok çöp çıkarır. Bu çöpün tıbbı adı serbest radikaldir. Bu besinlerin çok tüketilmesiyle hücrenin içi serbest radikal çöplüğü olur. Bu çöpler iç çöp temizleme kapasitesinin üstüne çıktığında, hücrenin zarlarına zarar verirler. Bir gün gelir, kötü gıdaların yenmesi sebebiyle oluşan serbest radikallerin hücrenin zarını harap etmesi o kadar ilerler ki, zar üzerindeki reseptörün bozulmasına sebep olur. Bu, zardaki iyi yağların oksitlenmesiyle oluşur. Zar esnek iken sertleşir. Sertleşmiş zarlardaki reseptörlerin insülin ile anahtar-kilit uyumu bu şekilde bozulur. Kilit cevap vermeyince, glikozu içeri sokabilmek için insülin sayısı giderek artar. İşte hücre kapısında bekleyen çok miktardaki insüline rağmen, insüline reseptörünün cevapsızlığına insülin direnci diyoruz. Sonra gelsin kilolar
Bu durumda ne olur? Kanda şeker yükselir. Kanda insülin yükselir. Hücreye glikoz girişi azalır. Enerji üretimi azalır. Yorgunluk artar. Açlık hissi devam eder. Acilen şeker ihtiyacı duyulur. Kafanız uyuşuk hale gelir ve uykulu olursunuz. Ve insülin glikozu hücreye sokamazsa onu yağ olarak depolar Sonra gelsin kilolar... İnsülin direnci mekanizmalarından sadece birini anlattım. Başka mekanizmalar da var. Ancak her durumda bu dirençten kurtulmak için yapacağımız şey benzerdir: Hücre zarlarını düzeltip tekrar insüline duyarlı hale getirmek. Bu mümkün. İnsülin direnci geri çevrilebilir. Şunları yapacağız: 1- Hücre zarlarında oksitlenen iyi yağları yerine koyacağız. Omega 3 içeren besinler; balık, ceviz, avakado, yağlı tohumlar tüketeceğiz. 2- Unlu- şekerli gıdaları azaltacağız. 3- Serbest radikal yapan diğer besinleri azaltacağız. İşlenmiş tüm gıdalar, yüksek ısıda pişirilmiş gıdalar, katkılı gıdalardan uzak duracağız. 4- Serbest radikal yapan diğer faktörleri (sigara içmek, kimyasallar, hava kirliliği, su kirliliği) azaltacağız. 5- Serbest radikal üretmeye sebep olan kötü yaşam koşullarını (uyku azlığı, hareketsizlik) bırakacağız. 6- İnsülin sirkadiyen bir hormondur.Sabah yenen yemek sonrası hücreler insüline duyarlıyken, gece yenen yemek sonrası insüline dirençlidir. 7- Serbest radikal temizlikçilerini artıracağız. Sebzeler, tohumlar, baharatlar ve bol su tüketeceğiz. 8- Stres ile artan kortizolün hücreleri insüline dirençli yapmaya katkısı olduğunu bileceğiz. Kortizol mevcudiyetinde, yemeseniz de, kan şekeri yükselir. 9 Hücre insüline tekrar hassas olmayı öğrensin diye yemeğe ara vereceğiz. Yemek aralarında 4 saat, akşam 17 den sonra ise açlık uygulayacağız. (Akşam 17 sonrası açlık insülin direncini en hızlı düzelten uygulamadır.) 10- İnsülin direncinin, sadece şeker-insülin meselesi değil tüm hastalıkların başlangıcının göstergesi olduğunu kavrayarak konuyu basit bir kilo meselesinden daha fazla önemseyeceğiz.