22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
26.03.2021 06:00

Sağlıklı hücreleri doyuralım ama kanseri aç bırakalım

Kanser ve beslenme konusu her zaman önemli gündemimizdir. Kanser olmamak için nasıl beslenelim, kanser olup atlatmışsak ne yiyelim sorularına cevap arayanlardansanız, bu yazıda hem doğru ve yanlış beslenmeyi, hem de bunun kanser hücrelerine etkisini bulacaksınız

Öncelikle beslenmekteki amacımız zaten midemizi değil hücrelerimizi beslemektir. Ancak kanser hücreleri ile sağlıklı normal hücrelerimizin damak tadı farklıdır. Normal hücrelerin damak tadı, hem yağ, hem şeker, hem protein yemeye uygundur. Ancak kanser hücreleri çoğunlukla şekeri ve bulamazsa da proteini menülerinde tercih eder. Diğer farkları ise, normal hücrelerin, yemeği yakıp enerjiye çevirmek için oksijeni kullanmayı tercih etmesi, kanser hücrelerinin bunu tercih etmemesidir. Burada kanser hücrelerindeki Walburg etkisinden bahsetmek gerekir. Walburg etkisinin keşfiyle Nobel alınmıştır. Walburg etkisi şunu anlatır: Kanser hücreleri ortamda oksijen olsa bile, oksijenin mevcudiyetine rağmen onu yiyecekleri yakmak için kullanmayı tercih etmezler. Enerjilerini oksijen olmadan oluşturacak besinleri seçerler. Oksijensiz yakabildikleri besinler başta şeker, daha sonra proteindir. Yağları oksijensiz enerjiye çeviremedikleri için o yoldan enerji üretmezler. Kanser hücreleri şekere daha kolay ulaşabilmek için, tüm hücrelerdeki glikoz giriş kapılarını açar. Eğer işlenmiş yiyeceklerin tüketimi çoksa, bu yiyeceklerdeki şeker kolay kana geçen türden olduğu için kanser hücresi şekerine daha da hızlı ulaşır. Daha kolay büyür.

Süt ürünlerinden uzak durun

Siz beslenmede işlenmiş unlu şekerli gıdaları tamamen kesebilirsiniz. Bu yapılmalıdır. Ama kanser hücresi bu sefer de menüsündeki diğer seçenek olan proteinleri kullanır. Glutamin isimli protein onun işine yarar. Glutamin en çok kaslarda olduğu için, ilerlemiş kanserlerde kanser kaşeksisi denen, kanser hastalarının aşırı kas kaybı durumu meydana gelir. Sebebi, kanserin kas glutaminleriyle beslenmesidir. Kanseri tedavi etme çalışmalarında hem glikozun hem glutaminin kullanılmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Kanser ve proteinler konusu başka başlıklarda da devam eder. Hayvansal gıdalarda özellikle süt ürünlerinde, büyüme faktörleri vardır. Bu gıdalar çok tüketilince, büyüme faktörleri kanseri büyütme işine yarar. Bu yazıda besin olarak geriye kalan grubun bitkisel besinler ve iyi yağlar olduğunu anlıyoruz. Tüm sebzeler, baharatlar, kuruyemişler, meyveler özellikle taze hallleriyle tüketildiklerinde kanserin işine gelmeyen bir beslenme sağlanmış olur. İyi yağlar olarak balık, ceviz, yağlı tohumlar, zeytinyağı, avakado, hindistan cevizi yağı, tereyağ akla gelir. Kanser hücresi bu yağları da menüsünde istemez.

Akdeniz tipi beslenme şart

Kanser hücresi bağışıklık sistemini kandıran bir hücredir. Vücut ona karşı tıpkı kök hücrelerimize davrandığı gibi davranır. Onun büyümesi gerektiğini sanır. Kanser hücresi bu kandırmayı yapabilmek için kendi yakınındaki ortamda bir tür bağışıklık toleransı yaratır. Normalde kendini öldürecek olan öldürücü T lenfositlerden kaçmak için, vücutta bağışıklık toleransı sağlayan supresör T lenfositlerini yanına çeker. Süpresör T lenfositleri adları üstünde kanser hücresinin öldürülmesini bastırır. Kanser hücresi süpresör T lenfositlerini, zararsız olduğuna ikna eder. Böylece immün sistemden geçiş izni alır. Bu kanserin bağışıklıktan kaçmak için kullandığı taktiklerden sadece bir örnektir. Çok daha fazla taktiği vardır. Çok akıllıdır. Kanser bu kadar akıllıyken bizim ondan akıllı olup ona istediği menüyü vermememiz gerekir. Zaten Akdeniz tipi beslenme dediğimiz zaman kanserin sevmediği menüden bahsediyoruz. Ülkemizdeki çeşitlilikten faydalanıp, kanseri beslememek için mutfağımızı taze, gökkuşağının her renginde bitkisel gıdalarla donatmamız ve bu menüye iyi yağları eklememiz lazımdır.  Özellikle de şekerli unlu işlenmiş gıdalardan kaçmamız gerekir. Bu gıdalar, gıda değil, gıdamsı şeylerdir. Hücre biyokimyası açısından ise tam olarak çöptürler. Çöple beslenmemek, kanseri aç bırakmak gerekir.