Doktoradan sonraki birkaç yılımı Türkçe “anlayan” bir bilgisayar programı geliştirmeye çalışarak geçirdim. O zamanlar bu işi yapmanın tek yolu, hem dilin gramer gibi tüm inceliklerini hem de “dünyanın işleyişi”ni tek tek kodlamak idi. Bu, tek bir insanın yapabileceği bir şey değildi elbet. Hedefimi rastgele satın aldığım bir ilkokul 3. sınıf matematik kitabındaki birkaç cümleden ibaret basit problemleri çözebilecek bir yazılım üretmek olarak sınırladım. ALİ (“Aritmetikçi – Lisan İşleyici”) adını verdiğim projenin sonunda bu kısıtlı hedefe ulaştım ama torunlarıma “şu işi Türkçe yapan ilk yapay zekâyı ben yazmıştım” diye bir hikâye anlatma hakkı dışında projeden elde ettiğim en önemli sonuç, (emrinizde bilgisayara milyonlarca basit gerçeği tane tane öğretecek “öğretmen” orduları yoksa) oturup karşılıklı sohbet edebileceğiniz tam teşekküllü bir yazılımı bu yöntemle üretmeye ömrünüzün yetmeyeceği idi. Sonra devran döndü. Türkiye bilim yuvalarını yıkmanın yeni yollarını araştırırken dünyada bilgisayarlara insanlığın (zaten yıllardır depolamakta oldukları) tüm bilgi hazinesini yukarıda sözünü ettiğim türden karşılıklı sohbetlerde kullandırtabilmenin bir yolu keşfedildi. Çözüm kimi uzmanlara bile “bu kadar basit olamaz!” dedirtecek cinstenmiş meğerse.
09.12.2022 04:30
Ali'nin pabucu
Bayat bir fikir
22 Kasım 2024
Bir insanlık öncüsü
15 Kasım 2024
Kopan zincir
08 Kasım 2024
İki işlem
01 Kasım 2024
Sistem alarm veriyor
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024