17 Mayıs 2024, Cuma Gazete Oksijen
17.02.2023 04:30

Kader planı

Başlarına gelen kimi iyi, çoğu kötü birçok beklenmedik olaya anlam vermek isteyen bazı atalarımız olacak her şeyin üstün bir zekâ tarafından baştan kurgulandığına, “yazıldığına”, yaşanan hiçbir şeyin alternatifinin mümkün olmadığına dair bir anlatı geliştirdiler. (Bu öykünün kimi sürümleri çocukların ölmesi, masumların hapsedilmesi, yoksulluk vb. kötülüklerin de aslında gerekli olduğunu, biz faniler bunları anlamsız haksızlıklar sansak da bunun olabilecek en mükemmel şekilde evrilen “büyük resmi” göremememizden kaynaklandığını söylüyor.) Kendisini nesilden nesile aktartmakta çok başarılı bir inançlar paketinin içinde yer alan bu düşünce günümüzde de hayli yaygın.

Fotoğraf: Getty Images

Bu çok enteresan, çünkü bu inanç zihinlerimizin eşsiz bir yönüyle, yaptığımız her şeyi “özgür irade”mizle yaptığımıza, istesek şöyle değil de böyle hareket edebileceğimize ilişkin hissimizle çelişiyor. Eğer olacak her şey önceden yazıldıysa verdiğinizi sandığınız hiçbir kararda öteki seçeneği seçmeniz zaten söz konusu bile değil. Kendini özgür sanan ama çok eskiden yüklenmiş bir programa göre çalışan robotlarız yani. Birçok insanın aklına yatmıyor bu tez.

Evrenin temel kuralları var

Bilim ne diyor? Evrenin ve biz de dahil olmak üzere içindeki her şeyin birkaç temel kurala göre birbirini itip çeken çok sayıda küçücük parçacıktan ibaret olduğunu birkaç asırdan beri biliyoruz. Bilardo topları gibi düşünün. Başlangıçtaki konum ve hızları, sonraki her anda nasıl davranacaklarını belirlemiş bir kere. Artık sonsuza dek neyin nasıl olacağı kesin. (Kuantum devrimi “evren” dediğimiz şeyin eskiden sandığımızdan çok, çok daha büyük boyutlu olduğunu göstererek “büyük resim” kavramını güncellediyse de bu temel saptamayı değiştirmedi.) Yani fen de bir tür “kader planı”nın işlemekte olduğunu söylüyor ilginç şekilde.
Ama bunu yorumlamanın farklı yolları var. “Nasılsa önceden yazılmış, ben yan gelip yatayım, ne olacaksa olacak” demek en zavallıca olanı.

İnsanların fikirleri sorulmadan “konulmuş” kimi fizik kurallarına bağlı olarak işlemeleri, yaptıklarından sorumlu tutulamayacakları anlamına gelmiyor. Zihnimiz kendimizi ve başka insanları etki alanlarında gerçekleşen olayların sorumluları olarak görecek şekilde evrilmiş; işletim sistemimize böyle kazınmış. Tamam, atomlardan oluşmuş robotlarız, o atomlar da fizik yasalarına göre deviniyor ama bu bir tür bilgisayar olan beyinlerimize yeni programlar yükleyemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. “Yan gel yat” programı yüklü beyinler taşıyan bedenler başka, bilime saygı programını çalıştıranlarınkiler başka şekilde yaşıyor.

Aklını kullananlar bilimin sunduğu hediye paketini açıp içindeki bilgilere erişebiliyor: Tarih kitapları Antakya’da biri 13 Aralık 115’te, diğeri de 526 yılının mayıs ayının sonlarında 7 veya üstü büyüklükte iki korkunç depremin olduğunu, bunların toplamda yarım milyondan fazla insanın canını aldığını yazıyor. Doğu Anadolu Fayı’nın varlığı 1971’den beri apaçık biliniyor; bu yörelerde çok şiddetli depremlerin yaşanacağı da onlarca yıldır tahmin filan değil, kesin bilgi. İyi Parti’nin eski Kahramanmaraş İl Başkanı

Ahmet Çabukel, İçişleri Bakanının AFAD bölge binasının açılışında “20 bin ev yıkılacak” dediğini fakat bunun ardından hiçbir şey yapılmadığını söylüyor. Yer bilimci değil avukat olan Çabukel’in 3 Ağustos 2022’de “Uzmanlar Kahramanmaraş’ta yüzlerce yıldır enerji biriktiren iki büyük fay hattında 7 büyüklüğünün üzerinde iki deprem bekliyor. Kahramanmaraş depreme hazır değil!” diye feryat ettiği basın açıklamasını izlemişsinizdir. Muhtemelen dönemin “şehircilik” bakanının 2018 seçimi öncesinde paylaştığı imar affı “reklamı”nı da görmüşsünüzdür. O afla sadece Kahramanmaraş’ta 144 bin 556 vatandaşımızın “sorununun çözüldüğünü” duymuş, şimdi bu yurttaşlarımızdan kaçının sağ olduğunu merak etmiş de olabilirsiniz.

Üniversiteler kime soruldu?

Aklını kullananlar soru sorarlar: Görevi iletişimi kesmek değil kolaylaştırmak olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) kurtarma çalışmalarının koordinasyonunda kritik rol oynayan Twitter’a erişimi 8 Şubat günü saatler boyunca ülke çapında ne hakla engellemiştir? Hatay’da bir türlü iletişimin sağlanamamasında aynı BTK’nın “kontrol’ü altında” olan Türk Telekom’un tekel kalması için diğer altyapı girişimlerini yıllardır engellemesinin rolü nedir? Ülkede 6 milyon kişiyi alacak kadar boş konut, sıra sıra oteller dururken depremzedeleri bu iş için hiç uygun olmayan öğrenci yurtlarına yerleştirmek için tüm üniversitelerde yüz yüze eğitimi kesme kararı alınırken kime danışılmıştır? Bu yönetişimsizlik bizim kader planımızda mı yazıyor?