




BODRUM GİDEREK KUŞADASI’NA BENZİYOR Bodrum’da Karya’lıları hepimiz biraz duymuştuk da Leleg’leri yeni yeni öğreniyoruz değil mi? Evet, duyulur hale gelmesi 10 yıl oluyor. Prof. Adnan Diler Hoca’nın çalışmaları sayesinde bir şeyler ortaya çıkmaya başladı. Ege’nin yerleşik Anadolu halkı. Hitit hiyerogliflerinin yazıldığı Luvi dilini kullanıyorlar. İlk devleti Kuzey Ege’de kurmuşlar, Truva’da bozguna uğrayınca Bodrum’a gelmişler. Taş işçilikleri inanılmaz. Kıyılarda yerleşmeyip tarımla uğraşmışlar. Üç askeri alet bulmuşlar: Savaş başlığının üzerindeki sorguç, kalkan üzerine işaretler kazımak, kalkanı tutmak için kulp yapmak. Tanrı kavramıyla fazla işleri yok. Tapınaklar, tiyatrolar, agoralar bulamıyoruz. Ama ölülerini yüceltiyorlar. Leleg yolu nasıl çıkıyor ortaya? Bu iş ilk 1998’te Kate Clow adında bir İngiliz’in Fethiye-Antalya arasındaki 550 kilometrelik Likya yolunu keşfetmesiyle başladı. Sonra Yunus Özdemir arkadaşlarıyla 2013’te Datça-Milas arasındaki 850 kilometrelik Karya yolunu çizdi. Leleg yolunu ise Hıdır Çam adında dünya şekeri bir harita mühendisi projelendirdi; Bodrum Ticaret Odası destek oldu; Güney Ege Kalkınma Ajansı kaynak sağladı ve yol 2017’de açıldı. Rotası nasıl? Yarımada’nın en doğusundaki Etrim köyünden başlıyor, Batı’da Turgutreis Sabancı Parkı’nda bitiyor. Ya da tersi. Ana rota 100 kilometreye yakın, ama gir-çıkları çok. Leleg’lerin yaklaşık MÖ 1500-400 arasında Bodrum’un sekiz tepesinde kurduğu sekiz kenti var: Termera, Uranium, Telmissos, Madnasa, Side, Pedasa, Syangela ve Thiangela. Parkur bu yollardan geçiyor. Ne kadar bire bir aynı güzergah, “Burada atalarımız yürümüş” duygusuna kapılalım mı? Bazı yerlerde kapılın, ama her yerde öyle bir şey yok. Şehirlere ve kalıntılara bakarak bu güzergahı kullandıklarını anlıyoruz. Rotanın üzerinde tabelalar var. Hani bazı yerlerde kayalarda kırmızı beyaz çizgiler gördük. İşte onlar da Leleg rotasında olduğumuzu gösteriyor. Ölmüş ama o boyalar artık, kimse ilgilenmiyor mu bu yolla? Evet ölü doğan bir proje oldu. Yol açıldı, tabelalar dikildi ve öyle bırakıldı. İki yıldır “Gelin buraya sahip çıkalım” diye ulaşabildiğim herkesle konuştum. Birkaç ay evvel TÜRSAB “alternatif turizm” adına Leleg’i gündemine aldı, umalım iyi şeyler olsun. Mesela bu yol Avrupa’da olsaydı, nasıl olurdu? Lüksemburg’ta Mullerthal Trail diye bir yürüyüş rotası var. En fazla bizimki kadar ve böyle bir tarihi yok. Nasıl pazarlıyorlar biliyor musunuz? Her yıl başka kıtalardan gazetecileri, influencer’ları çağırıp gezdiriyorlar. Ben bile oradayken rehber olarak “motorsikletli editörler” diye bir grubu gezdirdim. Yolun bir işletmesi oluyor ve yol boyu doğayla uyumlu ofisler kuruyorlar. Mesela siz arabayla geçerken birden karar verdiniz, “Aa burada bir Leleg yolu varmış” deyip yürümek istediniz, o ofislerden size bot, yağmurluk, baton, harita veriyorlar. Siz de güvenle dalıp yürüyorsunuz. Ayrıca zaten yine işletmeye bağlı özel güvenlik birimleri de sürekli yolda devriye geziyor. Ben de deminden beri karşımıza bir “Leleg” falan çıkar mı diye düşünmüyor değilim… Haklısınız, yani Leleg görmedim, ama domuz çıkabilir. Bir kaya veya ağaç düşüp geçiş noktasını kapamış olabilir. Hatta tam antik yürüyüş yolunuza biri çit çekmiş olabilir. O nasıl oluyor? Benim çok başıma geldi. Toprak sahibi kapattığı için geçemedik yolu. Bir keresinde Norveçli seyahat acentesi sahibiyleyim, 2500 yıllık antik şehre giremedik. “Neden” dedim, “Arazi sahibi zeytin topluyor” dediler. Antik Pedasa’nın dört, Bardakçı’daki Bodrum Değirmenleri arazisinin 20’ye yakın farklı sahibi var. Sonra da “Bodrum’da niye 12 ay turizm olmuyor” diyoruz? New York’ta Barcelona’da şehrin arkasından böyle bir yol geçecek, haftasonları orası full olur. İnsanlar o dağlarda koşarlar, çocuklarıyla yürürler, yabancılara tur yapılır. Dünyanın her yerinde böyle kültür yolları var ve ben çoğunda yürüdüm, ama Leleg yolunun en büyük avantajı Bodrum dibimizde. Bu avantajı kullanmak yerine bitiriyoruz Bodrum’u. Giderek sıradan, önemsiz bir yer haline geliyor ve yakında görsel olarak Kuşadası’ndan beter olacağız. Ki Kuşadası’nı her zaman kurtaracak Efes ve Meryem Ana var. Bana beş maddede özetleyin desem, Bodrum’u avucunun içi gibi bilen biri olarak ne yapmak lazım? 1-Tarih ve tabiatın kıymetini bilen işadamlarımız Leleg yolunun kimi rotalarını satın alıp “Burayı kamu adına ben projelendiriyorum” diyecekler. 2-Torba-Yalıkavak arasına planlanan o çevre yolunu yapmayacağız. Girenbelen, Dağbelen’den viyadük, Pedasa antik kentinden tünel geçirdikleri anda bu Bodrum’u unutun zaten. Bütün hastaneleri, AVM’leri tek ana arterin üzerine yapmadan önce düşünecektiniz… Amaç sadece trafik sorununu çözmek ise Torba-Yalıkavak yolunu genişletin, yeter. 3-Dağbelen, Girelbelen rotası milli park yapılıp korumaya alınsın. 4-Leleg araştırmalarını yapan Prof. Adnan Diler hocamıza daha geniş çalışma imkanları yaratalım. 5-Sonra da cümle aleme Bodrum’da 12 ay turizmin yapıldığını ilan edelim. Bu tutar. Çünkü 90 ülkede iyi turizmin böyle yapıldığını gördüm.
PAUL SALOPEK YÜRÜMEK İÇİN ONU SEÇTİ Deniz Kılıç, 1971-İzmir Karşıyakalı. 10 yaşında İngiltere’ye gönderilen ilk “milli erkek izciler” arasında seçildi. ODTÜ’de psikoloji okurken Dağcılık Kulübü üyesiydi. Türkiye Motokros ve Enduro yarışlarına katıldı, Dünya Sıcak Hava Balon Şampiyonası’nda Türkiye adına yarıştı. Ege Üniversitesi Turizm Rehberliği’nden mezun oldu. Bodrum’a yerleştiği ilk beş yıl 4WD ile Bodrum dağlarında misafir ağırladı. Ege ve Akdeniz’de yürüyüş, bisiklet turları düzenledi. İki Pulitzer ödülü olan gazeteci yazar Paul Salopek, “Out of Eden Walk” projesinin Türkiye ayağını birlikte yürümek için Deniz Kılıç’ı seçti. Bölgenin çok hareketli olduğu 2014 yazında Mersin-İran arasındaki yolu iki ay boyunca birlikte yürüdüler. Motosikletiyle bir ay İran’ı gezdi, 107 günde Bodrum’dan Cape Town’a, 60 günde Bodrum’dan Dakar’a gitti. Sahra Çölü’nü iki kez aştı. Rusya, Güney Kafkasya, Balkanlar ve Doğu Avrupa’da özel motosiklet turları yaptı. 2018’de 52 gezginin katıldığı Türkiye’nin en kapsamlı “Gezginler Zirvesi”ni düzenledi. Şu ana kadar yaklaşık 90 ülkeye giden Kılıç, iki yıl önce avukat bir ortağıyla Ibex* Adventure Club adında bir marka yaratarak özellikle Bodrum için alternatif turizm rotaları geliştirdi. (*Bezoar Ibex: Endemik Anadolu keçisi.)
