Son beş yıl içinde biri Bodrum Tilkicik, diğeri İstanbul Bebek’te sonuç almayı başarmış iki semt hareketi yaşandı. Her iki sivil hareket de denizi korumak adına kıyılarının betonla doldurulmasına izin vermedi. Ve bu her iki hareketin de içinde aynı isim vardı: Murat Kaynar. Bebekliler Derneği Başkanı ve Bodrum Tilkicik Koyları Girişimi Sözcüsü. Birinde büyük bir sermaye grubuna, diğerinde iktidar partisinin en güçlü olduğu, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye’sine karşı kazanılmış her iki başarıda da adı geçen Murat Kaynar için “Acaba necidir?” diye düşünürseniz ilk beş sorunun yanıtı şöyle: Dünya görüşü olarak sol eğilimleri olan biri misiniz? Değilim. Tam tersine benim geldiğim tipteki aileler için Türkiye’nin fildişi kulelerinde oturan, creme de la creme’i deniyor, ki benim de bu ifadeyi biraz kabul etmem gerek sanırım. Peki “çevre aktivisti” mi oldunuz? Bizim kuzen Ömer Madra “Gezegenimizi koruyalım” diye diye benim de beynime bir şeyler kazınmıştır muhakkak; ayrıca iklim değişikliğinden herkes kadar ben de rahatsızım, ama çevrecilikle ilgili bilmediğim o kadar çok şey var ki… Çevreciyim diye tanımlayamam kendimi. “Sosyalleşmeyi seven bir hayırsever” diyebilir miyiz? En sevmediğim laf. İyilik yapmak sadece para vermek demekmiş gibi, “hayırseverlik” kelimesi bende kötü bir duygu yaratıyor. 
Antalya, Bebek ve Bodrum
Buraya kadar olan yanıtlardan bir fikir sahibi olmak mümkün, ama portreyi biraz daha detaylandıralım: Murat Kaynar, 1953 doğumlu. Anne tarafı Midilli göçmeni ünlü Madra ailesi. Coca Cola’nın eski CEO’su Muhtar Kent’le kuzen. Annesi Piraye Hanım Robert Kolej mezunu. Babası Halis Bey üst düzey bankacılık kariyerini İşbankası’nda tamamlamış, işadamı Vehbi Koç’la Türkiye Eğitim Vakfı’nın (TEV) kurucuları arasında yer almış, İstanbul Rotary Kulübü’nün eski başkanı. Anne ve babası da eski İstanbul cemiyet hayatının sevilen isimleri. Ablası Boğaziçi Üniversitesi’nin efsane hocalarından Prof. Dr. Oya Başak. İkiz kardeşi Şerif Kaynar, adını özellikle Turkcell ve Vodafone’nun CEO’ları belirlenirken duyduğumuz Uluslararası Korn Ferry İnsan Kaynakları şirketinin Türkiye yöneticisi. Murat Kaynar, ailesiyle birlikte 1 yaşından itibaren Bebek Ayşe Sultan Korulu. Saint Joseph Lisesi’nin ardından Bradford Üniversitesi’nde kimya mühendisliği eğitimi, San Francisco’da MBA derecesini alıyor. Türkiye’ye döndükten sonra kimyasal hammadde üzerine kendi işini kuruyor. Eşi Süreyya Hanım Kıbrıslı bir ailenin kızı. Kaynar çiftinin her iki oğlu da Alman Liseli, eğitimlerini İngiltere’de tamamlıyorlar ve hep birlikte aile şirketinde çalışıyorlar. Yani “beyaz Türk” bir işadamı tarifi yapılacak olsa gördüğünüz gibi Murat Kaynar tam da o tarifteki kişi. O yüzden biz de sorduk: Sizi bu sahaya çıkıp mücadele verme işlerine ilk kim “bulaştırdı? Çocukluk arkadaşım Suzan Bayazıt… Eşi bankacı Tayfun Bayazıt da arkadaşımdır. 2013’te yeni emekli olmuştum, bir yerde karşılaştık, “İşin yoksa Antalya’da bizim için koşsana” dedi bana. Ben atlet falan değilim, ne koşusu bu dedim; “Ben Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın gönüllüsüyüm, orada koşup bağış toplayacaksın” dedi. O gün bugündür eşim Süreyya’yla birlikte katılıyoruz; bir yandan Runatolia’da koşup bir yandan da kız çocuklarının eğitimi için bağış topluyoruz. Bu ne değiştirdi hayatınızda? O koşularda fiilen de ruhen de iyilik peşinde koşuyormuşum gibi geliyor bana. Adım Adım Platformu’nun sloganı bu: İyilik Peşinde Koş! Hani demin kendimi nasıl tanımladığımı sormuştunuz ya, sanırım bu iyilik peşinde koşma duygusu tesir ediyor bana… Çünkü siz iyilik peşinde olursanız arkanızda destek de görüyorsunuz ve hep birlikte daha iyi bir şeylerin parçası oluyorsunuz.
Bebek’te hep birlikte tekne park mücadelesi vermek gibi mi? Doğru, 2015 yılıydı. Bebekliler Derneği için bir başkan aranıyordu, bana sen ol dediler, nasılsa bir kez Antalya’dan bulaştı, peki dedik olduk. Tam Bebek tekne park sorununun çıktığı günlerdi. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ayşe Sultan Korusu’ndan Küçük Bebek’teki deniz fenerine kadar kıyıda 300 yat kapasiteli bir tekne park yapmak istiyordu. Bunun için bütün o kıyı şeridi betonla doldurulacaktı. Bizim dernek, Bebek Semt Girişimi, tüm Boğaz severler kıyımızı öyle iyi savunduk ki, sonunda proje Büyükşehir Belediye Meclisi’nden döndü. O başarının püf noktası neydi sizce? Biz orada çok kritik bir ayrıntıyı yakaladık: Boğazın ortasında hayali bir transit geçiş koridoru varmış ve kıyılardan bu koridora belirli bir metre uzaklık gerekiyormuş. Bebek’teki sahil doldurulsa o mesafe kuralı ihlal edilmiş olacaktı. Bu bilgi herkese son noktayı koydurdu. Bebek deneyimi size ne kazandırdı? Birincisi organizasyon yapma deneyimi kazandırdı. Ama daha önemlisi doğru insanlarla doğru bir ekip çalışması yapılırsa başarmanın mümkün olduğunu gördüm. “Bebek’te başardık, Bodrum’da da başarabiliriz” mi dediniz? Kesinlikle iyilik gibi başarı da bulaşıcı bir şey. Bir tarafta bir başarı varsa onu gittiğin başka yere de bulaştırıyorsun. Ben Bebek’te sonuç aldığımızı görmeseydim belki de Tilkicik için böyle bir mücadeleyi hayal bile edemezdim. Bodrum Tilkicik Koyları Girişimi’ni kurma fikri nasıl gelişti? O da 2015 yazının sonuydu, Tilkicik’teki yazlık sitemizden de komşumuz olan Aksoy Holding ailesi aynı koyda Epique Island adında bir rezidans projesi yapacaklarını, içinde marina da olacağını açıkladı. Bu habere kimi komşularımız, “Ne güzel evlerimizin değeri artacak” diye sevinirken kimilerimiz de “Bu marina denizimizi kirletecek” endişesini duydu. Ben de rahatsız olanlardandım ve 2016 yazında öyle kendi kendime İl Çevre Genel Müdürlüğü’nün sitesine girip duyurulara bakmaya başladım. Üçüncü veya beşinci bakışımda karşıma “Tilkicik’teki kıyı dolgusu için Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılmasına gerek yoktur” ilanı çıktı.
linki">