23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
29.01.2021 08:00

ANINDAMAK

“An” ne kadar sürer? Hangi birimle ifade edilir? “Bir an” vardır ama iki üç yoktur. Ölçmesi de mümkün değil. ‘Göz açıp kapayıncaya kadar’ bir bütün gece sürebilir örneğin. Saat için ‘zamanı ölçüp gösterdiği varsayılan mekanizma’ demişti saray saatlerinin ünlü tamir uzmanı Recep Usta (Gürgen). Ama günlük hayatta binlerce yıldır güneşin doğuşundan -batıp tekrar doğuşuna kadar geçen süre tanımlayıcı olmuş. Yani gün. Saatler karışık. Matematik olarak anlamlandırılmak istense de her sene altı saat artmış, yıl sonunda hesap tutturan muhasebeci gibi, her artık altı saat dört yıl birbirine eklenip bir gün yapılarak kitabına uydurulur. Yani zaman aslında kitabına uydurulan bir şey.  Gerçi elli sene önce meşhur şarkı ‘Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa’ demiş. Yani o dönem en kısa zamanın karşılığı gün. Gün en kısanın karşılığı birim… idi. 24 saat işe, derse gitmek için, yeni gazetenin çıkması için, takvim yaprağının kopartılması için geçerli süreydi. ‘Yeni’, gün değişince ortaya çıkıyor, bir önceki eskiyordu. Dünkü gazete gibi. Ama son on yıl içinde hayat vites değiştirdi, turbo ötesi motorlar çıktı ve inanılmaz bir hıza ulaştı. İnsan, hayatı ve onu ele alış biçimini sürekli yenilemek zorunda kaldı. Hele sosyal medya bunun belirleyicisi, tanımlayıcısı oldu. Gün değişince hayat değişirken, artık bir önceki günkü şey yok oluyor. İnsanın en büyük meydan okuması ölüme karşı. Kalıcı olma derdinde. Bunun için önce mağarasında resimler yapıp durumu sabitliyor. Sonra toprak kaptan mezarlar, piramitler, mumyalar, geliştikçe; taş, mermer heykeller; kalıcı boyalar ortaya çıkınca tablolar özellikle kralların, soyluların kalıcı olma derdine hizmet ediyor. Sonra sadece soyluların değil neredeyse herkesin eriştiği fotoğraf. Sadece kendisini ve sevdiklerini değil, mekanları, dönemleri, özel günleri... ölümsüzleştirme, yok olmasına direnme çabası. Fotoğraf ve video tam olarak zamanı sabitleme aracı. Yıllar sonra bakmak için. Bebekler neredeyse her hafta büyüyüp değiştikleri için çok fotoğrafı çekilir, büyüdükçe çaba seyrelir. Ama birden snap, story vb. çıkar ve fotoğraflar yirmi dört saatte kayboluyorlar. Takip ettiğinizin paylaşım süresi iki haneli saatlerle ifade ediliyorsa zaten eskimiş oluveriyor. Fotoğraflar eskiyor, haberler eskiyor, şakalar eskiyor… Kısacık zaman birimlerinde dahi o kadar çok yapacak şey var ki. Zaten hepsine yetişmek imkansız. Tercihler daima vazgeçişlerden çok çok az. Ne yapmayı seçerseniz, onlarca şeyi de yapmaktan bir anda vazgeçiyorsunuz. Pişmanlıklar pahasına... An birdenbire en değerli en uzun en kısa zaman dilimi haline geliveriyor. İçine sığdırılabilenlere bakılınca upuzun bir süre demek mümkün. Çünkü her şey o kadar hızlı ki, hiçbirinde zaman kaybetmeden birinden öbürüne dil dışarıda oyalanmadan koşturmak gerek. Yoksa ıskalanan şeyler dolayısıyla da tatminsizlik tavan yapar. Yani her şey anlıktır. Ya da bir anda değişir. Ya da bir sonraki ana taşınamaz. Şartlar, haberler, teknoloji, sevgi, programlar, işler, kararlar… an içindedir. İnsan hayatı anları biriktirmekle değerini bulur. Ama yaşamak, anın kıymetini bilmek gerekir. Ayrıca kazansan da kaybetsen de yeni bir an arkadan gelir. Oyun yeniden başlar. Anında. Eskiye bakıp efkarlanacak zaman ve enerji yoktur. Gelecek ise pek yakındır. Birkaç ay sonrası bilim kurgu sayılabilir. Kimsenin geleceği hesaplayacak, planlayacak, ona göre hazırlanıp önlem alacak hali de yoktur. An içinde ne kadar çok, ne kadar olumlu, zevkli, keyifli şey olursa, o kadar mutlu olunur. Anın değerini bilmek ya da ana değer katmak çok önemlidir. Anı ıskalamamak gerekir. Gün artık çok uzun bir zaman birimidir. Yirmi dört saatin en az yirmisi her baktığınızda anlamını işlevini yitirir köhneleşir. Neredeyse yüzyıl kavramıyla eşdeğer olmak üzeredir. Gün yeninin yenilenmenin sembolü olamaz artık. Yüz metre yarışlarının rekorları bile elli yıldır salise ile yenilenebilirken, seksen altı bin dört yüz saniye çok ama çok uzundur. Bugün. Bundan sonra. Hep. Halbuki biz olanı, biteni, yeniyi yakalamak için hep günü kullanırız. Makineler, bilgisayarlar, bilgiler, istatistikler, hava durumu, döviz kurları... hepsi ‘güncellenir’. Yöneticiler, organizasyonlar için güncellemeler yapılır. Ama her şey “an itibariyle” gelişir. Saat bile değil. Bugün an, o kadar ama o kadar uzundur ki bir andan diğerine geçerken her şey değişir yenilenir. Güncelin eskimiş, geride kalmış, yok olma yolunda olduğu bir döneme gelindi. Artık her konuda en son olanı bilmek, karar verebilmek için “an” itibariyle durumu görmek gerekir. Bunun için de güncellemek değil ‘anındamak’ gerekecektir. Daha da hızlısı bulunup dile yerleşene kadar. (Amerikan kaşığı tercih edenlere: Updating yerine up-momenting ama sözlüklere onlardan biri söyleyince girecek.) Daha da hızlısı bulunup dile yerleşene kadar.

Levent Erden
Levent Erden

Neyse halin….
20 Aralık 2024
Yangından kurtulan mallar
13 Aralık 2024
Çürük
06 Aralık 2024
O “MUZ”
29 Kasım 2024
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
22 Kasım 2024
Tüm Yazıları