Denizler ölüyor. Buzullar eriyor. Yeşiller bitiyor, çöl başlıyor. Her yeri su basacak. Organik toprak bitiyor. Yangınlar. Seller… Felaketler artarak gelecek. Sıcaktan kavrulacağız…” Kıyamet sinyalleri verir gibi herkes… medyada, konferanslarda, etiketlerde, sosyal medyada… Neredeyse kırk yıla yakın bir süredir hızla artarak olası felaketler mazo bir şehvetle sayıp sıralanıyor. Bir dönemin zirvesini Clinton’ın yerine seçilemeyen yardımcısı Al Gore sağlamıştı. “Rahatsız Edici Gerçek” filmi iklim konusundaki olası felaketler konusunda insanlığı sarsmaya, kendine getirmeye niyetliydi… Epey de ses getirdi. Oscar bile aldı. Farkındalık yaratmak önemliydi. Fazlasıyla yaratıldı. “Yeşilden bahsetmeyen kalmasın” hareketi furyaya dönüştü. Sonunda yıldırdı. “Bir reklam ver içinde yeşil olmasın” derecesine gelindi. Duruldu. Sakinledi. Hediye vermekten ucuza geldiği farkedilince “adınıza şu kadar fidan diktik” tek taş çok kuş fırsatı sertifikaları buharlaştı. Olması gerektiği dozda artarak gelişti. Farkındalıklar yaşama şekillerine hafif hafif yansıdı. Sonra gözlerinden öfke fışkıran, rüyalara girse korkudan alta yaptıracak nefretle bağıran Greta çıktı. Yıldızlaştı. Dünya Ekonomik Forumu’nda yüksek reytingler kategorisinden konuşturuldu. Daha doğrusu salya sümük öfke kusturuldu. Nefret bakışları dergi kapaklarından, otobüs üstlerine her yere yayılıverdi. Her aile, öğretmen kendi çocuklarından öfkeli aktivist yaratıp şöhret yapsak mı heyecanı yaşadı. Greta kızıyordu. Söyledikleri şüphesiz söylenmesi gerekiyordu. O “seçilmiş çocuk” olarak büyüklere çatıyordu. Çocukların suçladığı “büyükler” kimdi acaba? Suçlu oldukları, gereğini yapmadıkları, sorumsuz davrandıkları kesindi ama kimdi bu büyükler? Örneğin bu ülkede olsa durum farklı olurdu. Sel, yangın, hatalı yapılar, depreme dayanıksız katil binalar… konu ne olursa olsun uzatılan mikrofonlara “büyüklerimiz bu konuya eğilmeli, gereğini yapmalı” denir. Altı yüz yıllık teba mirası ile. “Büyükler” her şeyi bilir. Yapar. Oralardaki büyüklerin ön sırasında insan geliyor hala. Herkes insanı öne koymaya çalışıyor. Sonunda kararları veren insan olduğuna göre onu kazanmak lazım. O zaman önüne gelen yeşil canavarı kesiliyor.
15.10.2021 04:30
Yeşil yorgunluk
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
22 Kasım 2024
Dilli kaşar
15 Kasım 2024
O kadar da değil
08 Kasım 2024
Eyavvörs
01 Kasım 2024
GER-ÇEK
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024