Çocukluğumda arkadaşlarımla bakkaldan bej renkte, espresso fincanı boyutundaki plastik kaplarda leblebi tozu alırdık. Kabın ağzını kapamak için üzerinde pembe renkli bir kağıt olurdu. Sanki shot bardağından içki içer gibi leblebi tozunu azar azar kafaya dikerdik. Bazen de yanında ufak bir kaşık verilirdi, efendi gibi yemek isteyenler için. O incecik pudra gibi toz her tarafımıza bulaşır, ağzımızdaki bütün tükürüğü emer, macun gibi olur ve yutulmaya çalışılırdı. Ağızdan boğaza kadar her yere yapışır, tıkardı bizi leblebi tozu. Ardından öksüren öksürene. Sonra da dişlere yapışmış olarak ağızda kalanını temizlemek için dakikalarca dilimizi ağzımızın içinde çevirirdik.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim