Lahmacunla ilgili ilk hatıramda, 1970’lerin İstanbul sokaklarında, önünde beyaz önlük, kolunda iki kapaklı bir beyaz sepet, terlikle gezen ve “Lahmacuun” diye bağıran bir adam var. Lahmacuncu sepetin bir kapağını açıp çıkardığı soğuk lahmacunu içine bolca maydanoz koyup, dürüp, bir saman kağıdına sarıp isteyene uzatıyordu. Tadını hâlâ hatırlıyorum. Pişmiş ama hâlâ hamursu tadan bir tabanın üzerine soğan, salça ve var ile yok arası bir kıyma ile yapılmıştı bu lahmacun. Ne de olsa ekonomik bir sokak yemeğiydi. Lezzetsizdi, bir de mideye oturuyordu.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim