Atina’ya yaptığım bir seyahatte otel odamın balkonunda kuvvetli bir sülfür, hatta sarımsak kokusu almıştım. Plaka’da sokak arasındaki bu butik otelin neden böyle koktuğunu anlamam uzun sürmedi. Kokuyu takip ederek yandaki kepengi açık dükkândan içeri baktığımda yaşlı bir çiftin bir sarımsak dağının yamacında sarımsakları bağladığını gördüm. Hiç bu kadar güzel, büyük ve muntazam boyutta sarımsak görmemiştim hayatımda. Meraklı bakışlarım karşısında bana Yunanca seslenen yaşlı adama Türkçe cevap verince “komşu merhaba” diye cevap verdi. Beni aromatik bir sarılma sonrası içeri davet ettikten sonra kırık Türkçesi ile hikayesini anlattı. Üç kuşaktır sarımsak işindelermiş. Yunanistan’ın önemli toptancılarından biriymiş. Dedesinin, babasının da yaptığı gibi her yıl kamyona atlar, Kastamonu Taşköprü’ye gider, yıllardır çalıştığı çiftçilerden sarımsaklarını alır dönermiş. Eliyle bir baş sarımsaktan bir diş ayırıp kırıp kabuğunu sıyırdıktan sonra sarımsak dişini ağzıma tıktı. “Tat bakalım, böylesini yedin mi?” Sarımsağın sülfürsü kokusu ile başta burunda kuvvetli, ardından ağızda tatlı ve mineral bir tat hissederken alışılmışın dışındaki kütürdeyen dokusunu hissettim. Genizden gelen aromalarla beraber bu anı tüm gün hatırlayacağımı ve çevremdekilere hatırlatacağımı anladım.
19.08.2022 04:30
Sarımsaklasak da mı...
Gavurdağı salsayı yener
15 Kasım 2024
Kişnişi sevenlerden misiniz?
08 Kasım 2024
Mis gibi Bodrum mandalini
01 Kasım 2024
Dubai çikolatası nereden çıktı?
25 Ekim 2024
Yağ, lezzetleri taşıyan bir araçtır
Tüm Yazıları
11 Ekim 2024