06 Aralık 2024, Cuma Gazete Oksijen
15.10.2021 04:30

Çocuklarda kronik yorgunluk sendromu

Hepimizin kendimizi çok yorgun, bitkin, enerjisiz hissettiğimiz zamanlarımız olmuştur. İşe hatta gezmeye gitmek bile istemeyiz. Bunlar dönemsel olarak gelir geçer. Bazen mevsim dönümlerinde, bazen keyifsiz olduğumuz, işlerin bir türlü yolunda gitmediği vakitlerde. Ama bir de yorgunluğun gerçekten hastalık olduğu bir durum vardır. Erişkinlerde özellikle 30-50 yaş arasında daha çok, ergenlik ve çocuklukta daha az görülen ama önemli sonuçlar doğuran bir problem: Kronik yorgunluk sendromu. Ben bugün çocukluk ve ergenlikte görülen formuna odaklanmak istiyorum. Pandemiden ve uzun bir yaz tatilinden çıktık. Öncesinde çocuklarımız okula gidemedi, sosyalleşemedi. Kimine çok zor kimine rahat geldi bu dönem. Şimdi motivasyonsuz olabilirler, okula gitmek hatta arkadaşlarını görmek bile istemeyebilirler. Pandemi bize şaşırmamayı öğretti, her şey normal olabilir fakat ya gözden bir şey kaçırıyorsak? Kronik yorgunluk sendromunun yorgunluğu, sağlıklı insanların yorgun olduğunda hissettikleri gibi olmaz, oldukça zayıflatıcı olabilen benzersiz bir yorgunluk halidir ve tek belirti de bu değildir. Baş ve kas ağrıları, boğaz ağrısı, uyku sorunları, bilişsel problemler(sisli beyin), mide bulantısı ve baş dönmesi eşlik edebilir. Egzersiz sonrası halsizlik en temel semptomlardan biridir ve tanı koyarken faydalı olur. Çünkü beklenenin aksine istirahatle yorgunluk geçmez. Aklınıza ağır egzersizler gelmesin. Çocuk duş alırken ya da merdiven inerken bile halsizleşebilir. Bu çocukların aile, okul ve sosyal hayatı çok etkilenir. Yaklaşık üçte birinde anksiyete ve depresyon da gözlenir. Çocuklar sosyal izolasyona maruz kalıyor, hobilerinden vazgeçiyor ve en önemlisi fiziksel olarak acı çekiyorlar. Ergenlerin yüzde 34 ila 41’i kendilerini normalden çok daha yorgun ve bitkin hissettiklerini bildiriyor. Kronik yorgunluk sendromu oranı ise yüzde 0.11 ile yüzde 4 arasında. Bu rakam size az görünebilir ama çocuğun ve ailesinin hayatında yaptığı değişiklikler çok büyüktür. 12 yaşın altındaki çocuklarda belirtilerde farklılıklar vardır. Daha doğrusu çocuk kendini ifade edemeyebilir. Uyku problemlerini ya da bilişsel problemlerini anlatamayabilirler. Daha çok baş ağrısı, boğaz ağrısı ve halsizlikten şikayet ederler. Kronik yorgunluk sendromu bu yaş gruplarında gripten ya da Ebstein Barr virüsü ile enfekte olduktan sonra başlayabilir. Kronik yorgunluk sendromu olan çocuklar okulu kaçırabilirler ve bu durum sıklıkla okul fobisi ile karıştırılabilir. Ancak okul fobisi olanlardan farklı olarak bu çocuklar hafta sonu ve tatillerde de hareketsizdir. Bazen ebeveynler, arkadaşlar, öğretmenler hatta doktorlar bile kronik yorgunluk sendromunun gerçek olduğuna inanmazlar ve çocuğun dikkat çekmek istediğini sanabilirler. Bu her şeyi daha zor hale getirir. Çocukların hastalıklarını açıklayamamaları, zorbalıkla karşılaşmaları yaşamlarındaki yetişkinlere güvenmemelerine, bu da kaygı düzeylerinin artmasına neden olur. Tanı koymak oldukça zor olabilir. Kronik yorgunluk sendromunu kanıtlayacak tek bir test yoktur. Semptomlar diğer birçok hastalıkla benzerlik gösterebilir. Belirtiler gidip gelebilir ve kötülük derecesi değişebilir. Bu da hastalığı tahmin edilemez yapar. Ne yazık ki hastalığın ortalama teşhis süresi 6 aydır. Anneler ve babalar dikkatli olmalı, çocuklar doktora gitmeden önce uzun süre beklememelidir. Doktorunuzun çok kapsamlı bir fiziksel ve zihinsel muayene yapması ve aileden detaylı tıbbi geçmiş alması gerekmektedir. Burada ailenin gözlemleri ve aşağıdaki soruların cevaplarını verebilmesi önemlidir. • Çocuğunuz ne zamandır hasta? • Hareketleri aktif mi? Önceki haliyle kıyaslayın. • Uyuduktan ya da dinlendikten sonra kendini daha iyi hissediyor mu? • Çocuk ihtiyaç duyduğu ya da yapmak istediği şeyleri yerine getirebiliyor mu? Onu alıkoyan nedir? • Çocuk görevlerini hatırlamada ya da odaklanmada güçlük çekiyor mu? • Doktorlar benzer semptomlara yol açabilecek diğer durumları kontrol etmek için hastaları nörolog, romatolog ya da enfeksiyon hastalıkları uzmanına gönderebilirler. Onların tedavi edeceği ek hastalıklar, hastanın kendini daha iyi hissetmesine sebep olabilir. Ama tedavi asıl olarak bir doktor grubunun gözetiminde yapılmalıdır. Çocuk doktoru ve çocuk psikiyatristi temel rol oynamakla beraber, bilişsel davranış terapisi ve kademeli egzersiz tedavisi gibi programlar oldukça yarar sağlar. Yavaş yavaş artan yumuşak aktivite serisi çocuğunuzun kaslarını ve zindeliğini yeniden inşa etmeye yardım eder. Aile ya da bireysel konuşma terapisi, depresyon, kaygı, güven eksikliği ve zayıf motivasyon gibi sorunlarla baş etmede yol göstericidir.  Çocuğunuzun uykularını düzenlemek için mutlaka bir uzmana başvurmalı, okul sürecini yönetmek için öğretmenlerinden destek almalısınız. Ve umutsuzluğa kapılmamalısınız. Unutmayın ki, kronik yorgunluk sendromu, doğru ekiple büyük ölçüde tedavi edilebilir bir hastalıktır. •

Özlem Cankurtaran
Özlem Cankurtaran