29 Mart 2024, Cuma
09.04.2021 06:00

Efsane bir ahtapot oldu, kendime şaştım

Ahtapot bacaklarını arapsaçlarının üzerine yerleştirdim. Sofra vakti gelince her şeyi birleştirdim. Son dakika üstüne bol kişniş ve dereotu serpiştirdim. Çukur tabaklara önce patatesi koydum sonra da yahniyi Hepsinin üstüne de sosu

24 Mart

Isırganlı kuzu Yoldan döndüm. Saat akşamüstü 5. Ulaş sormuştu bir şey hazırlayayıp bırakayım mı diye. Yok, boşver, gelince bakarım demiştim. Nitekim, öyle de oldu.  Buzdolabını açtım, boş bakışlarla içine baktım. Ulaş’ın Burhaniye pazarından alıp ayıklayıp buzdolabına koyduğu ısırganlar var. İyi de onları tek başına ne yapacağım? Dipfrizden bir şey çıkarmak için çok geç. Arkadaki buzdolabına gittim, baktım birkaç ay evvel yapıp vakumladığım kuzu kavurmalar duruyor. Çıkardım bir paket, ne de olsa kendi başımayım, yeter.  Kavurmanın yağının bir kısmını sıyırıp tencereye aldım. Kızdırdım, içine taze soğan ve taze sarımsak. Şöyle bir çevirip biraz da limon kabuğu parçaları. Hemen içine kavurma. Isınıp fıklayınca ısırganları öylece çiğden doldurdum. Tuz, değirmen karabiber, biraz da su, kapadım tencerenin kapağını, kıstım ateşi.  O tıngırdarken, bir terbiye hazırladım, yoğurt, iki yumurta sarısı, az limon suyu. Tabii ona da kendine yetecek kadar tuz. Yemek hemen hazır oldu, verdim terbiyesini, sonra da bolca dereotu. Mis gibi akşam yemeği oldu.

25 Mart

Yabani kuşkonmazlı frittata Perşembe pazarına gittim sabahtan. Hem eve alışveriş lazım, hem hafta sonuna Ümitler geliyor, bakalım pazar ne ilham verecek. Gerçi yola gitmeden önce güzel bir ahtapot bulmuştuk, Arslan da onu iyice dövmüştü, öylece dipfrize atmıştık. Muhakkak onu pişiricem, ama gerisi için ilham lazım. Alışverişi tamamladım, küçük de bir lahana buldum, gevşek tarafından, tam şöyle doldurmalık. Bir de tazecik arapsaçı. Bir tezgahta da mevsimin ilk yabani kuşkonmazları, hemen aldım tabii. İlknur da geldi, bugün ilk günü, güzel bir öğle yemeği yiyelim. Kuşkonmazları görünce, evde de deli gibi yumurta var. Biz yoldayken tavuklar sıkı çalışmış, tüketecek kimse olmayınca da iyice birikmiş. O zaman öğlene yabani kuşkonmazlı frittata. Önce pırasaları ince doğrayıp biraz sade yağda yumuşatarak başladık. Kuşkonmazları da kaynayan suya sokup kısacık haşladık. Yumurtaları çırpıp tuzu, biberi, bir de limon kabuğu rendesi ile pırasaların üstüne. Ateşte hafiften altı pişerken üstüne önce teneke tulumu rendeledik, sonra löpçük parçalarla süt gibi lor. Altı kendini tutunca haşladığımız filizleri de üstüne atıverdik ve tavayı 170 dereceye ısıttığımız fırına koyduk. Ulaş bir salata yaptı, biz sofrayı kurduk, sonra da oturup afiyetle yedik. 

26 Mart

Ahtapot tepsi yahnisi Akşama Ümitler geliyor, yaşasın! Ahtapotu dün çıkarmıştım dondurucudan.  Önce kaynayan sirkeli suya atıp pis köpüğünü aldık. Sonra rezene tohumları, mandalina kabuğu, kırmızı soğan, diş diş sarımsak ve beyaz şarapla büyük bakıra koyduk. Kapağını kapayıp dışını da hamurla sıvadık. Şöminenin yanındaki döküm pişirme setinin altına biraz kor biraz da yanan odun aldım. Döküm kızınca ahtapotun olduğu bakır tepsiyi üstüne yerleştirdik.  Yaklaşık 3 saat, arada sırada çevirerek pişti. O arada birkaç tane patates haşladım, kenara aldım. Pazardan aldığım arapsaçlarını yıkayıp biraz kırmızı soğanla kavurdum. İçine ekstradan rezene tohumu da attım, kokuyu pekiştirmek için. Bir de bir bitirme tereyağı hazırladım, mandalina kabuğu rendesi, mandalina suyu, kalınlaştırmak için az biraz bakla unu, bolca değirmen karabiber ve kafi miktarda tuz. Hafiften yumuşamış tereyağını tüm bu malzemeyle yoğurup onu da kenara koydum. Ümit’le Nejat gelip de sofraya oturma zamanı gelince, her şeyi birleştirdim. Bir kere ahtapot pişmişti, bacaklarını bütün bütün ayırdım. Kafayı ve bacakların kalın yerlerini ayrıca doğradım, bilahare kullanmak üzere. Onlar için planım başka, artık o yarına. Önce kavrulmuş arapsaçlarının üstüne ahtapot bacaklarını yerleştirdim, ahtapotun içinde piştiği beyaz şaraplı suyu da üstüne süzerek ekledim. Onlar fıklayınca, bitirme tereyağı ile suyunu, yani dolayısıyla yemeği, bağladım. Son dakika üstüne bol kişniş ve dereotu serpiştirdim, doğru sofraya. Patatesleri de soymuştum zaten, onları da sıcak sıcak sofraya getirdim.  Herkese çukur tabak koymuştum, suyu da rahat içilsin diye. Tabaklara önce patatesi koydum, sonra da yahniyi. Hepsinin üstüne de sosu/suyu. Efsane bir ahtapot oldu, kendime şaştım.

Ve lahana doldurma

Ümit’le dünden lahanayı haşlamıştık. Hani şu pazardan aldığım ufak tefek küçükçe lahanayı. Bir evvelsi gün doğradığımız ahtapotlarla da bir dolma içi hazırlamıştık. Yine dünden. Sabahtan işte o lahanayı bütün olarak o harçla doldurduk. Bir güzel de iplerle bağlayıp sağlama aldık. En ufak bakır tencerenin içine yerleştirip az suyla pişmeye koyduk. Doldurmamız pişti, akşama kadar kendi kendine ılındı, oda sıcaklığına geldi. Sonra da bütün olarak sofradaki yerini buldu. Dilim dilim kesip yenilmek üzere.