Bizde insanlar gündelik hayatını sürdürürken bile sürekli bir Doğu - Batı gerilimi yaşarlar. Bazen kuşak çatışması biçiminde, bazen aile yakınları arasında bile ortaya çıkan farklı yaşam tarzlarında, bazen politik tavırlarda, birçok konudaki iletişimde insanlarımızın karşısına sürekli bu mesele çıkar. Kültür sanat alanında çalışma yürütenlerin ana temalarından biridir bu. Yaklaşık 300 yıldır bir Batılılaşma süreci içindeyiz. Zaman zaman geriye dönüşlerle devam eden bu gidiş üzerine düşünmek, sanırım bugünkü toplumumuzu ve tarihimizi anlamak için önemli. 2000’lerin başından beri iktidarda bulunan AKP döneminde, bu zikzaklı süreçte Batı’dan uzaklaşma eğilimini yaşıyoruz. Yine de tüm devlet gücüne, çok kararlı bir hükümete, tek yanlı büyük medyaya, tamamen kontrol altına alınan eğitim sistemine rağmen, halkı Batılı tarzdan büsbütün uzaklaştırmayı başaramadılar. Konuyu ilerletmeden önce bir soru üzerinde durmamız gerekiyor: Modernleşme ya da Batılılaşma dediğimiz zaman neyi anlayacağız? Bu konuda dünyanın başka yerlerindeki insanlara göre tuhaf bir durumumuz var. Diğer toplumlarda, “gelenek ve modernlik” konusu bizdeki gibi “Doğululuk-Batılılık” meselesiyle iç içe geçmiş değil. Türkiye’de gelenek Doğu demek, modernlik ise Batı. Dolayısıyla Doğu-Batı çekişmesi, aynı zamanda gelenek-modernlik kavgası da olduğu için daha şiddetli yaşanıyor bizde. Mesela gelenekçi bir Batıcı olamaz. “Türkiye’nin geleneklerini savunuyorum, Batıcıyım.” Böyle bir şey yok. Doğucu olmak zorunda o. Almanya’da ya da Britanya’da, Fransa’da modernleşmek dendiği zaman kimse bunu Batılılaşmak diye anlamaz. Zaten Batıdır kendisi. Aynı biçimde gelenek de Doğu demek değildir. Muhafazakârı da moderni de aynı coğrafyanın, aynı kültürün insanıdır. Kimine Royalist, kimine Cumhuriyetçi vs. derler ama kimse kimseye Doğulu ya da Batılı demez. Bizde, sanırım modernite kendi dinamikleriyle değil de birtakım reformlarla gelişince Batılılaşma olarak adlandırılıyor. Bu adlandırma da yaşanan sürecin olumsuz olarak algılanmasına neden oluyor. Batılılaşmak bizim dışımızda, bize benzemeyen birilerini taklit etmek anlamına geliyor. İster istemez bir hiyerarşi de yaratıyor. Üstün olan, taklit edilmesi gereken tarafla eksik olan taraf. Bu, hep gerilimli bir ilişki tarif ediyor. Oysa modernleşme diye adlandırıldığında tek başına olumsuz bir anlam ifade eder miydi? Hayır! Şuna bakmak lazım: Bazı müdahaleler gerekse de ortaya çıkan bir modern hayat var ve bunun Batılılaşma ile ilgisi yok. Modern kentli hayatın ve ekonominin getirdiği bir tarz bu.
16.07.2021 04:30
Muhafazakar=Doğu, Modern=Batı mı?
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Anadolu Aleviliği nasıl doğdu?
18 Nisan 2025
Anadolu Aleviliğinin doğuşu
11 Nisan 2025
Politika ve siyaset
28 Mart 2025
Abdülhamid Yahudilere Kuzey Irak’ı teklif etmişti
Tüm Yazıları
21 Şubat 2025