AB'den yetkililer yaptıkları açıklamada, Türkiye'nin yeteri kadar iyi olmayan insan hakları sicili ve ekonomik faktörlerin Avrupa Birliği'nin Ankara ile yaptığı göç anlaşmasını baltaladığını söyledi. 2016 yılında imzalanan anlaşma uyarınca Ankara, AB'nin Türkiye topraklarındaki dört milyondan fazla mülteciye yardım etmesi karşılığında topraklarından Avrupa'ya geçen göçmenleri geri almayı kabul etti. Haziran ayında yapılacak ve yasadışı göçün büyük bir sorun olarak gündemde olduğu Avrupa Parlamentosu seçimleriyle karşı karşıya olan AB, Tunus, Mısır, Moritanya ve diğer ülkelerle Türkiye'dekine benzer anlaşmalar imzaladı.
Reuters'ın haberine göre AB denetçileri raporlarında, Türkiye'nin 2016'daki darbe girişiminden bu yana otoriterleşmesi ve muhalefete yönelik baskıları göz önüne alındığında, sivil toplum kuruluşlarının (STK) 6 milyar euroluk anlaşma kapsamında öngörülen projeleri yürütme kabiliyetine ilişkin endişelerini dile getirdi. Raporda, “STK'ların faaliyet durumu 2015 yılından bu yana sürekli olarak kötüleşti ve Türkiye'deki darbe girişimi sonrası daha da kötüleşti ve STK'lar daha sonra çeşitli yasalarla hedef alındı” denildi.
"Yardımlar bittiğinde ne olacağı belirsiz"
Avrupa Sayıştayı (ECA) raporunda ayrıca, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve Ankara'nın “hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda gerilemesi” bağlamında AB yardımını yönetmek zorluklar olduğuna dikkat çekildi. Raporda, AB'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu'nun maliyetlere ilişkin yeterli bir analiz sunmadığı ve yardım sona erdiğinde ne olacağının belirsiz olduğu belirtildi.
Brüksel Yönetişim Okulu'nda profesör olan Florian Trauner, “Bu durum AB'nin insan haklarının ihmali gibi önemsenmesi gereken konulara daha az odaklanmasına yol açıyor” dedi. AB Ombudsmanı Emily O'Reilly, bloğun Tunus ile yaptığı yeni göç anlaşması kapsamında insan hakları güvencelerine ilişkin soruşturma başlattı.
