Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) kürtaj için anayasal korumaların sona ermesi, dünya liderleri ve sağlık örgütleri tarafından “geriye doğru” bir hareket olarak tanımlandı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Yüksek Mahkemenin dönüm noktası niteliğindeki Roe v Wade kararını bozmasını kınarken, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern bu kararın “İnanılmaz derece üzücü” olduğunu söyledi.
Ardern, “Bir kadının kendi bedeni üzerinde karar verme temel hakkının ortadan kaldırılmasını izlemek inanılmaz derecede üzücü. Yeni Zelanda'da kısa süre önce kürtajı suç olmaktan çıkarmak ve onu cezai bir meseleden ziyade bir sağlık sorunu olarak ele almak için yasa çıkardık. Bu değişiklik, bir kadının seçme hakkı olduğu temel inancına dayanıyordu” dedi.
"Her yerdeki kadınlar için bir kayıp"
İnsanların bu konuda farklı inançlara sahip olma haklarının olduğunu belirten Andern, “Ancak bu kişisel inançlar, başkalarının kendi kararlarını vermesini asla engellememelidir. Bu ilkenin Amerika Birleşik Devletleri'nde artık kaybolduğunu görmek, her yerdeki kadınlar için bir kayıp gibi geliyor. Üstesinden gelinecek bu kadar çok konu, kadınların ve kızların karşı karşıya olduğu bu kadar çok zorluk varken, ilerlemeye ihtiyacımız var, aynı kavgalarda savaşıp geri adım atmaya değil” diye konuştu.
"Kürtaj karşıtlarını güçlendirecek"
İngiltere’de ise Başbakan Boris Johnson mahkeme kararını "geriye doğru atılmış büyük bir adım" olarak nitelendirdi ve yüzlerce kişi karara karşı gösteri yapmak için Londra ve Edinburgh sokaklarına çıktı.
Birleşik Krallık parlamentosundaki üçüncü büyük parti olan İskoç Milliyetçi partisinin lideri Nicola Sturgeon, “Kadın hakları için en karanlık günlerden biri. Bu diğer ülkelerde kürtaj ve kadın karşıtı güçleri cesaretlendirecek” dedi.
"Hiçbir erkek bir kadına vücuduyla ne yapacağını söylememeli"
Kanada Başbakanı Trudeau, “Hiçbir hükümet, politikacı veya erkek bir kadına vücuduyla neler yapıp yapamayacağını söylememeli” diyerek ABD'de kadınların yaşaması gereken korkuyu ve öfkeyi hayal bile edemediğini sözlerine ekledi.
No government, politician, or man should tell a woman what she can and cannot do with her body. I want women in Canada to know that we will always stand up for your right to choose.
— Justin Trudeau (@JustinTrudeau) June 24, 2022
Fransız Dışişleri Bakanlığı, ABD federal makamlarını Amerikalı kadınların kürtaja erişimini sürdürmelerini sağlamak için "mümkün olan her şeyi yapmaya" çağırdı ve bunu bir "sağlık ve hayatta kalma sorunu" olarak nitelendirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Twitter hesabından kürtajın tüm kadınların temel hakkı olduğunu söyledi.
Abortion is a fundamental right for all women. It must be protected. I wish to express my solidarity with the women whose liberties are being undermined by the Supreme Court of the United States.
— Emmanuel Macron (@EmmanuelMacron) June 24, 2022
Eski Avustralya başbakanı Julia Gillard, kadınları hakları için savaşmaya devam etmeye çağırdı ve es ABD First Lady’si Michelle Obama’nın kararla ilgili “kalbinin kırıldığını” söylediği açıklamasını paylaştı.
I fully endorse these words and Michelle Obama’s call to all of us to keep fighting for women’s rights. https://t.co/j7x9ua2NXv
— Julia Gillard (@JuliaGillard) June 25, 2022
Dünya Sağlık Örgütü başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Twitter'da karardan "endişe ve hayal kırıklığı" duyduğunu ve kararın hem "kadın haklarını hem de sağlık hizmetlerine erişimini azalttığını" söyledi.
"Kürtajı daha ölümcül hale getirecek"
BM'nin cinsel sağlık ve üreme sağlığıyla ilgili kuruluşu, kürtajın yasal olup olmadığına bakılmaksızın çok sık olduğunu ve küresel verilerin, erişimin kısıtlanmasının kürtajı daha ölümcül hale getirdiğini gösterdiğini açıkladı.
Birleşmiş Milletler nüfus fonu, yüksek mahkemenin 2022 raporunun dünya çapındaki tüm gebeliklerin yaklaşık yarısının istenmeyen olduğunu ve bu gebeliklerin yüzde 60'ından fazlasının kürtajla sonuçlanabileceğini belirten kararının ardından bir açıklama yaptı.
Açıklamada, "Dünyadaki tüm kürtajların yüzde 45'inin şaşırtıcı bir şekilde güvensiz olması, bunu anne ölümlerinin önde gelen nedeni haline getiriyor. Neredeyse tüm güvenli olmayan kürtajlar gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşiyor. Kürtaja erişim dünya çapında kısıtlı hale gelirse bunların sayısının artmasından korkuyoruz” denildi.
(Kaynak: The Guardian, The Washington Post))