29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 04.03.2023 11:15 | Son Güncelleme: 04.03.2023 11:18

Suriye-Türkiye depremleri kadınlar için görünmez bir krizi derinleştirdi

Türkiye ve Suriye depremlerinin etkileri hala sürüyor. Uzmanlara göre deprem sonrası yaşanan travmalar ve stres, zaten toplum baskısı altında yaşayan birçok depremzede kadının ruh sağlığında ciddi zarara yol açtı. Özellikle Suriye'deki kadınlar bir ruh sağlığı krizinin etkisi altında
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Ruh sağlığı uzmanları Türkiye ve Suriye'deki kadınların zaten psikolojik travmalara yabancı olmadığını ancak son depremin ek bir psikolojik zarar verdiğini söylüyor. Bütün bunlara rağmen Shaza Hamo kendisini şanslı olanlar arasında görüyor. Beş çocuk annesi 36 yaşındaki aktivist, bu ayın başında Suriye ve Türkiye'de en az 50 bin kişinin ölümüne yol açan 7,8 büyüklüğündeki depremden sağ kurtuldu.

Hamo depremde evini, parasını ve tüm eşyasını kaybetti. Yine de, gece nerede kalacağını asla bilmemesine rağmen, çevresindeki kadınlar için elinden geleni yaptı ve sık sık arkadaşlarının bebekleri için bebek maması aradı. Depremzede her akşam başka bir arkadaşının evinde kalıyordu. Ancak geçen hafta Türkiye'nin güneyinde, Suriye sınırı yakınlarında bir deprem daha oldu. Hamo hayatında ilk kez 15 aylık bebeğiyle birlikte sokaklarda uyudu. Depremzede kendini, ruhsal ve fiziksel sağlıklarına özen gösterdiği kadınlar kadar savunmasız buldu.

Hamo'nun yaşadığı Suriye'nin kuzeybatısında meydana gelen depremden yaklaşık üç milyon kişi etkilendi. Şu anda 300 binden fazla insan yerinden oldu ve en az 11 bin aile de evsiz kaldı. Suriye'de depremden kurtulanlar yeniden inşaya nasıl başlayacaklarını bilmiyorlar. Ülkeleri on yıldan uzun bir süredir savaş halinde, bu da binlerce insanın yerinden edildiği, yoksulluk seviyelerinin artmaya devam ettiği ve kamu altyapısının neredeyse yok olduğu anlamını taşıyor. Özellikle Suriyeli kadınlar, yıllarca süren ölüm, yıkım ve umutsuzluğun damgasını vurduğu ve son depremlerle daha da kötüleşen travmanın etkisiyle ruhsal olarak zor bir dönemden geçiyor.

Suriye'de kadınlar uzun süredir zorluklarla başa çıkıyor

2011 yılında Suriye'deki demokrasi yanlısı protestoların iç savaşa dönüşmesinin ardından birçok erkeğin ölmesi ya da savaşmak için ülkeyi terk etmesi, kadınları barınak ve yiyecek bulma, çocuk yetiştirme ve iş bulma gibi hem ev içindeki hem de ev dışındaki sorumlulukları üstlenmeye zorladı. Kadınlar artık evin geçimini sağlayan ve son sözü söyleyen bireylere dönüştü. Ancak bu değişiklikler aniden ve bir bedel karşılığında geldi. Kadınlar istismara, cinsel sömürüye ve cinsiyete dayalı şiddete daha açık hale geldi. Hamo tarafından kurulan bir kuruluş da dahil olmak üzere, kadınlara kaynak ve güvenli sığınak sağlayan kuruluşlar yok edildi ya da kapatıldı. Kadınlar ve çocuklar yıllarca fiziksel ve psikolojik sağlıklarına zarar veren iç ve dış göçlerle karşı karşıya kaldılar.

"Kadınların çoğu travmatize oldu ve endişeli"

Depremin ardından, aralarında Hamo'nun da bulunduğu kadın örgütlerinden oluşan Orta Doğu Kuzey Afrika Kadın Koalisyonu'nun (MENA)kurucusu Amel Lakhdari, dünyanın dört bir yanından terapistleri, danışmanları ve psikoterapistleri Suriye'deki kadınlarla eşleştirmeye başladı. Lakhdari, birlikte çalıştığı kadınların çoğunun klinik olarak travma geçirmiş, depresyonda veya endişeli olduğunu söyledi. Uluslararası Kurtarma Komitesi'nin 2021 verilerine göre, son trajediden önce bile bölgedeki intihar oranları yükselişteydi.

"Kadınlar hem aileyi geçindiriyor hem de çocuklara bakıyor"

İdlib'den telefonla Amerika merkezli haber sitesi Huffington Post muhabiri Rowaida Abdelaziz'e konuşan Hamo, "Kendine zarar verme düşünceleri oldukça yaygın, bu kadınlar zaten travmatize olmuş durumdaydı, bir de buna depremi ve etkilerini ekleyince iş çığrından çıktı" sözlerini kullandı. Cezayir'de yaşayan ve MENA Kadın Koalisyonu aracılığıyla Suriyeli kadınları uzaktan tedavi eden çok sayıda pratisyen hekimden biri olan klinik psikolog Dahane Saliha, birlikte çalıştığı kadınlardan ikisinin ailelerinin geçimini sağlayan kişiler olduğunu ve küçük çocukların bakımından sorumlu olduklarını söyledi. Hem kadınlar hem de çocukları, gece terörü ve yatak ıslatma gibi travma sonrası stres bozukluğu semptomlarından muzdaripti. Saliha bu kadınlar için "Güvenlik ve istikrarın olmadığı bir hayat yaşıyorlar ve çok şey kaybettiler. Deprem geldiğinde zaten yıkılmış durumdaydılar" dedi.

Temel ihtiyaçlara erişimin olmaması, aile kaybı ve geleceğe dair belirsizlik gibi çatışmadan kaynaklanan günlük stres faktörlerinin hepsi, şiddet ve savaş boyunca yaşayan Suriyeliler için tetikleyici unsurlar oldu. Lakhdari, özellikle küçük çocukları olan kadınların uluslararası toplum tarafından terk edilmiş hissettiklerini söyledi.

Suriye gelen bağışları zor durumda kalanlara ulaştıramadı

Depremin hemen ardından yardım grupları etkilenen bölgelere hızla erişmekte zorlandı. Türkiye'de yakıt sıkıntısı, eğitimli kurtarma ekiplerinin eksikliği ve siyasi bürokrasi hayat kurtaran önemli kaynakları geciktirdi. Suriye'de ise kar amacı gütmeyen kuruluşlar bağışçı yorgunluğu ve tehlikeli sınırlardan geçmek için hükümet izinleriyle uğraşmak zorunda kaldı; hava saldırısı riski de ülke için gündemdeydi.

Bağışçı yorgunluğu, daha önceden bağış yapmış olmasına rağmen bireylerin artık yardım kuruluşlarına bağış yapmama eğilimi göstermesi olarak ifade edilmektedir. Bir başka deyişle kamunun duygudaşlık kurma yetisinin körelmesi olarak izah edilebilir.

Afet bölgelerinde acil müdahale sağlayan MedGlobal adlı kâr amacı gütmeyen insani yardım kuruluşuyla birlikte Suriye ve Türkiye'ye insani yardım göreviyle giden Dallas, Teksaslı psikiyatrist Sophia Banu, "Gözlerindeki hüznü ve neredeyse umutsuzluğu görebiliyorsunuz" dedi. Suriye kökenli Amerikalı ve MedGlobal'in başkanı olan Zaher Sahloul, HuffPost'a Suriye'den yaptığı bir Zoom görüşmesinde, Devlet Başkanı Beşar Esad rejimi tarafından dağıtılan uluslararası yardımların manipüle edildiğini ve silahlandırıldığını, çoğu zaman en savunmasız kişilere ulaşmadığını söyledi.

"12 yıldır kriz yaşamalarına rağmen bu durum farklı"

Houston'da yaşayan Suriyeli kökenli bir Amerikalı olan ve Baylor Tıp Fakültesi'nde psikiyatri üçüncü sınıfta okuyan Dania Albaba, "12 yıldır kriz üstüne kriz yaşamalarına rağmen bu durum farklı. İnsanlar Suriye'yi sürekli kriz, felaket ve insanların yerlerinden edildiği bir yer olarak düşünüyor. Ancak bu durum insanları psikolojik olarak çok farklı bir şekilde etkiledi" açıklamasında bulundu. Hamo, kadınlar için güvenli alanlara duyulan ihtiyacın her zamankinden daha acil olduğunu söyledi. Hamo'nun 2017 yılında kurduğu ve kadınlar için bir kaynak ve sığınak işlevi gören kadın güçlendirme merkezi, destek eksikliği nedeniyle 2022 yılında kapandı.

"Travma hala devam ediyor"

Hamo özellikle anneler için endişeli, aktiviste göre eğer anneler bu süreçle sağlıklı şekilde baş edemezse, aileleri de onlarla birlikte yıkılabilir. Dallas'taki Texas Southwestern Üniversitesi'nde üçüncü sınıf psikiyatri asistanı olan ve MedGlobal gezisinde de bulunan Nora Abdullah, Suriyeli kadınların uzun zamandır hem akut hem de kronik travma ve yorgunluktan orantısız bir şekilde etkilendiğini söyledi. Abdullah, "Uzun süredir bu kadar çok travmayla uğraşan insanlar açısından bir aciliyet hissi vardı" dedi. Albaba deprem sonrası yaşananlar hakkında "Buradaki travma devam ediyor. Henüz sona ermedi. Tüm bu küçük sarsıntılar ve küçük depremler hala çocukları ve kadınları etkiliyor. Kendilerini rahat hissetmiyorlar. Aynı deneyimi tekrar tekrar yaşıyor gibiler" sözlerini kullandı.