23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
08.10.2021 04:30

Efsane Denizler Kitabevi yerine Arap turistler için falafel dükkanı

Gidişat gerçekten ürkütücü! İstanbul’da, mesela İstiklal Caddesi’nde aylaklık gezilerimin en hoş duraklarından biri olan Denizler Kitabevi kapandı-taşındı. Yerine de ‘istisnai kültürel zenginlik durağı’ bir falafel dükkânı açılacakmış. Bir yanda eşsiz bir kitapçı; gravürler, haritalar, nadir koleksiyon kitapları… Diğer yanda falafel, yani bildiğiniz nohut-bakla köftesi, yanında da naneli yoğurt…  Dünyanın başka hangi metropolü böyle bir kültür erozyonuna izin verir? Gerçekten bilemiyorum… Mesela ‘Paris’te Seine Nehri kıyısındaki Shakespeare and Company kapanıyor, yerine St. Germain’de yüzlerce benzerini görebileceğiniz bir Greek gyros (döner), ya da ister misiniz, Amerikalı turistler için bir hot-dog (sosisli sandviç) büfesi açılıyor’ gibi bir durum… Vallahi, Parisliler Notre Dame önünde buluşur ve tüm Paris’i topa tutarlar!

Denizler Kitabevi’nin sahibi Turgay (Erol) Kaptan, kitap koleksiyonculuğuna daha küçük bir çocukken başlamış, tam bir kitap tutkunu...
Denizler Kitabevi’nin sahibi Turgay (Erol) Kaptan, kitap koleksiyonculuğuna daha küçük bir çocukken başlamış, tam bir kitap tutkunu...

Marsilya rıhtımlarında şaşırtıcı bir gün…

Vieux Port de Marseille (Marsilya Eski Liman) Akdeniz’in ortasında yaklaşık 1.5 km derinliğinde büyücek bir girintidir. Asırlardır kullanılan bu korunaklı liman, sağlı sollu yaklaşık 3-4 bin tekneye ev sahipliği yapar.  Batı Anadolu Foça’dan (o zamanlar bir küçük İonia kenti) göçenlerin M.Ö. 600 yılında kurdukları bu limanın güney yakasında, kordon boyunda, 25 yıldır ‘Librairie Maritime La Cardinale’ isimli bir deniz kitapçısı var. 3 katlı kocaman bir bina. İçinde çocuk denizciler, yetişkin denizciler, amatörler, profesyoneller için 3-4 bin kitap, haritalar, çizgi romanlar, denizle ilgili objeler sergilenir.  La Cardinale, önceleri daha küçükmüş. Limanın kuzey yakasında, Marsilya’nın efsanevi eski mahallesi Le Panier’de (Sepetçiler mahallesi) 1825’te kurulmuş. Yani iyi kötü, 200 yıllık bir kitapçıdan söz ediyoruz. Bilmem kaç yıl önce ıssız Marsilya rıhtımlarında dolaşırken, bu kitapçıyı keşfedip, o sıralarda elimden düşürmediğim ‘Uzun Yol’ isimli kitabın yazarı Fransız seyyah Bernard Moitessier’nin raflarda 5 kitabı ve hakkında yazılmış 20’ye yakın kitap bulunduğunu şaşkınlıkla görmüştüm. Arkama döndüm Jeacques Y. Cousteau özel köşesi, 25-30 kitap, okyanus araştırmaları yıllıkları, çektiği 50’ye yakın belgesel, kısa film, tv dizisinin dvd’leri… Dünya denizlerinden farklı dillerde pilot kitaplar, anılar, haritalar, edebi eserler, bilimsel araştırmalar…  Pek hayıflanmış, “Neden Türkiye’de böyle eksiksiz bir denizcilik kitapçımız olamıyor” diye isyankâr düşüncelere saplanmıştım.
Vitrinde kitap yerine falafel olacak.
Vitrinde kitap yerine falafel olacak.

Ve oysa, böyle bir kitapçı vardı aslında: Denizler Kitabevi…

Hem de Pera’da, İstiklal Caddesi’nin tam da ortasında… Yine 3 katlı, hem İstanbul tarihine tanıklık etmiş (20’nci yüzyıl başlarında Hollanda Başkonsolosluğu lojmanı olarak inşa edilmiş) hem de bir zamanlar denizcilik kültürümüzün çok önemli isimlerinden biri olan rahmetli Ahmet Muhittin Öney’e ait bir bina. (Bugün de mülkiyeti kızı, hatrı sayılır uzak yol denizcilerimizden Banu Öney’indir.) 21 yıldır bu binanın kiracısı Turgay (Erol) Kaptan. Denizler Kitabevi’nin kurucusu, eski bir uzak yol kaptanı. Koleksiyonculuğa nümizmatik (eski paralar) ile başlamış, oradan hızla bilgi, yani kitap koleksiyonuna adım atmış diplomalı bir denizci ve deniz aşığı bir yayıncı, kitapçı ve en önemlisi de sahaftır. 200 yıl önce Londra’da yayınlanmış bir Ege seyahatnamesinin 40 farklı baskısı arasındaki farkları ezbere anlatır. Hangisinin uluslararası piyasada daha değerli olduğunu da bilir. Denizler Kitabevi 1993’te kuruldu ve bugüne dek denizcilik kültürüne katkı yaratan sayısız kitap yayınladı. (Sonunculardan biri de benim yazdığım ‘Mavi Yolculuk Rehberi’dir. Kişisel olarak tanışmıyorduk. Bir gün gittim, projemi anlattım. Turgay Kaptan şöyle bir gözüme baktı, fazla da düşünmeden “Tamam ben varım, kitabı yaz, hemen yayınlayalım” dedi. Cesur ve müteşebbis bir ruhu vardır.) Turgay Kaptan, Denizler Kitabevi binasının ikinci ve üçüncü katını değerli-nadir eski basım eserlerin sergisine ayırmıştı. Belki 2-3 bin nadir kitap, eski-yeni haritalar, gravürler, eski paralar, pullar, hat eserleri ve efemera tutkunları için binbir çeşit obje, o katlardaki raflarda sergilenirdi. Yerel ve uluslararası mezat dünyasındaki değeri belki akıl almaz boyutlarda koleksiyon kitapları ve objeler… Bitmedi. İkinci katta pencerenin önündeki antika çalışma masası ve 3-4 maroken koltuk her akşamüstü kitapseverlerin ve denizseverlerin buluştuğu bir lokale dönüşürdü. Gelenlerin kimi bir eski kitap ararken koltuğa oturmuştur, kimi kafasındaki çılgın bir projeyi anlatmaya gelmiştir, kimi de geçerken uğramıştır Turgay Kaptan sohbete davet etmiştir. Yeni dostluklar kurulan, ilginç öyküler dinlenen sıra dışı bir mekândı. Bir gün çevremizi saran binlerce koleksiyon kitabının arasında yine öylece laflıyoruz. “İnsan mı kitap biriktirir, yoksa kitap mı insan biriktirir, belli değil. Bu kitaplar elden ele, kitaplıktan kitaplığa geçer, biz de onlara bekçilik yaparız” demişti… Gel zaman, git zaman! İstiklal Caddesi’nin ortasındaki Denizler Kitabevi, pandemi döneminde tüm esnaflar gibi muazzam bir darbe yedi. Bir İstanbul hatırası peşindeki turistler artık yoktu. Koleksiyonerler bir anda buhar olmuş, İstanbullular evlerine kapanmıştı. Akıl almaz değerdeki bu kitaplar da bir anda hurda kağıt haline dönüvermişti. Kitapevi  mali darboğaza girdi. Nasıl yani?
21 yıllık kitabevinin raflarında yılların birikimi var...
21 yıllık kitabevinin raflarında yılların birikimi var...

2020 pandemi olmuş ve Arap turiste teslim İstiklal Caddesi…

Bir gün… ‘Mavi Yolculuk Rehberi’nin ikinci baskısını yapan Ege Yayınları’nın sahibi kuzenim Ahmet Boratav ile İstiklal Caddesi’nde yürüyoruz. Sağda solda dilenciler var… Amatör bir Beyoğlu uzmanı olan kuzen Ahmet diyor ki, “Bak bunlar 2-3 yıl önceye kadar Fince, İtalyanca, Almanca dilenirlerdi, şimdi hepsi Arapça dileniyor. Çoğunu tanıyorum ve soruyorum ‘Ülen bu hızlı değişim ne?’ diye, ‘Abi devir değişti, Arapça öğreniyoruz’ diyorlar.” Uzatmayalım… İstiklal Caddesi’ndeki değişim öyle ultra seviyelerde ki, denizciler mabedi Denizler Kitabevi de 2021 Eylül sonu itibariyle kapandı. Ve Turgay Kaptan iyi bir anlaşma ile Galata Kulesi yanındaki yeni mekânına taşındı. (Galip Dede Caddesi, No: 97.) Hayırlı, uğurlu olsun! Söylenti şu ki, efsane güzellikteki Denizler Kitabevi yerine de İstiklal Caddesi’ni kaplayan Arap turistlere yönelik bir FALAFEL dükkânı açılacakmış…  Denizler Kitabevi kurucusu Turgay Kaptan’a ‘nasıl yani’ diye soruyorum. Diyor ki, “Basit. Pandemi öncesi dükkâna günde ortalama 500 kişi giriyordu, son 2 yılda ortalama 40-50 kişi. Ciro kaybı yüzde 90 ve ötesi…”

Vay benim denizsever ülkem…

Denizciliğe pandemi döneminde müthiş bir öykünme, heves… Her ne derseniz… Bir ilgi var… Peki denizcilik hakkında bilgi almaya, okumaya, ufuk geliştirmeye? Emin değilim.  Ya sizce…  Körfezlerimizde gördüğünüz yeni denizciler, bir tatlı ‘mavi tekne-kondu’ kültürü mü, yoksa gerçek denizciler mi?  Bunlar gerçekten zor sorular… Zaten… Eğer bu deniz ilgisi, denizcilik kültürüne de olsa, sizce Denizler Kitabevi İstiklal Caddesi’ndeki bu köklü mekândan taşınmak zorunda kalır mıydı?
Marsilya’da Eski Liman’daki Cardinale Kitabevi.
Marsilya’da Eski Liman’daki Cardinale Kitabevi.

Peki, bir başka soru…

Bu yazının ilk satırlarında, Fransa’nın, aslında herhangi bir deniz kenti olan Marsilya’daki La Cardinale Kitapçısı’nda 3-4 bin civarında deniz eseri okurla buluşuyor, demiştim… 2021 yazında bir amatör denizci arkadaşımız (Ahmet Büke), okumaya meraklı denizcilerin de desteğini alarak Türkçe yazılmış ve Türkçe’ye çevrilmiş denizcilik külliyatını toparladı. Bu araştırmada toplam 1007 basılı eser çıktı. Bu 1007 Türkçe eserin en azından dörtte üçünün eski tarihli eserler olduğunu ve piyasada bulunmadığını söylememe gerek var mı, bilmiyorum. Zaten, ülkemizdeki en önemli denizcilik kitapevi olan Denizler Kitabevi’nde bile ‘denizcilik eserleri’ bölümüne bakarsanız toplam 5-6 rafta 70-80 eser bulabilirsiniz. Raflardaki denizcilik kültürümüz işte bu kadar… 

Peki bizim denizcilik kültürümüz bu mudur?

Kesinlikle hayır! Ama sanırım, denizciliği pek seviyor, ama yazılı kültürümüzü pek önemsemiyoruz. Oysa… Piri Reis’ten  Ahmet Rasim Barkınay’a, George E. Bean’den Sadun Boro’ya, Cevat Şakir’den Azra Erhat’a, Orhan Duru’dan İlhan Akşit’e, derin denizlerin tarihçisi Geogre E. Bass’tan kültür tarihçisi Gürol Sözen’e, mavi yolculuk tanıkları Mina Urgan’dan Gençay Gürsoy’a hiç de azımsanmayacak bir mavi kültür yazılı kaynağımız var. Tanıl Tuncel, Ekrem İnözü, Osman Atasoy… Dünya gezgini 15’e yakın denizci anılarını kitaplaştırdı. Ekrem Akurgal’den Bilge Umar’a, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’dan Nevzat Çevik’e kıyılarımızın tarihi ve arkeolojisi hakkında yüzlerce değerli eser var. Bir de buna Strabon’dan Homeros’a… Antik dönem tarihçilerini ekleyin… Karia ve Lykia kıyıları gezi anlatılarını; donanma subaylarının, uzak yol kaptanlarının araştırmalarını, anı kitaplarını ekleyin… Ne kadar farkındayız?  Oysa  farkında olmamız gerek; bu topraklar, bu denizler, bu kültür bizim! Bugüne kadar mavi yolculuk kıyılarımızın yerel kültürünü yansıtan yabancı dildeki eserlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Sadun Boro’nun yabancı dile aktarılmış bir eseri hala yok, sonraki dünya gezginlerimizin de… İnsanın içini acıtan bir tablo…
İstiklal Caddesi Denizler Kitabevi’ni yaşatamadı...
İstiklal Caddesi Denizler Kitabevi’ni yaşatamadı...

2021 yılının sonbaharında bir hedefimiz de şu olabilir mi?

Madem ki, Turgay (Erol) Kaptan ülkemizin en önemli denizcilik kültürü merkezini mevcut koşullarda İstiklal Caddesi’nde koruyamadı ve Galata-Kuledibi yokuşundaki yeni adresine taşıdı.  Gidelim yeni adrese ve mesela… “Kaptan kardeşim, gel burada Türkiye denizcilik kültürü kitaplığını en kapsamlı şekilde oluştur, seni destekleriz, yanında oluruz” diyelim.  Sorunumuz ve çözümümüz bu mudur?  Emin değilim ama… Belki de denizcilik kültürümüzün korunması ve gelişimi için iyi bir başlangıç olabilir. Denizler Kitabevi ve onu takip eden pek çok yayınevimiz deniz kültürünü yaşatmak için ülkemizin parlayan yıldızlarıdır.  Bu ışıkları korumamız, desteklememiz lâzım.