Bugün turizmde oyunun kuralları hayli değişmiş durumda. “Açarım bir 5 yıldızlı otel, gelir her şey dahil tatil yaparlar” çağı geride kaldı. Turizm lideri Akdeniz ülkeleri; yani İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve tabii ki Türkiye pandemi döneminde ciddi sarsıldılar. Turizm gelirleri büyük darbe yedi; bu ülkelerin tümünde 2020’de turizm geliri bir önceki yıla göre ortalama yüzde 75 eridi. Hele ki, milli geliri turizme dayanan Yunanistan tam anlamıyla nakavt oldu. 2019’da Yunanistan’ın milli gelirinin dörtte birini oluşturan 19 milyar Euro’luk bir turizm geliri vardı, 2020 tam rakamlar açıklanmadı, ama gelir beklentisi 4-5 milyar Euro. Ve istihdamın doğrudan yüzde 16, dolaylı yüzde 44’ünü turizm sektörü oluşturuyor.

Peki ne yaptı Yunanistan?
Şu günlerde tüm Türk sivil deniz kuvvetleri filosu “Yunanistan suları, Ege Adaları bize ne zaman açılacak” diye müthiş bir merak içinde. Oysa adaları yeniden görenler hayli şaşırabilir. Çünkü o sınır kapılarının ötesinde çok büyük değişim rüzgârları esmekte. Yunanistan 2 yıldır, özellikle Ege Adaları’nı ‘Covid sonrası’na göre yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Nasıl? Birinci ve son madde: Kitlesel turizme elveda… Her yıl birkaç milyon turist ağırlayan Girit, Rodos, Mikanos, Kos gibi adalarda bile artık 5 yıldızlı-5 yüz odalı yeni otellere izin verilmiyor. Teşvikler ise agro-turizme, peynirciliğe, organik tarıma, yerel lezzetlere, sualtı turizmine, bağcılığa, butik otellere; arkeoloji ve doğa mirasını geliştirmeye… Yunan hükümetlerinin klasik bir ‘şapkadan tavşan çıkarma numarası’ var. Bir önceki 20 yılda tarihi mirası ayağa kaldırmak için yapmışlardı. Yunanistan’da gezerken her köşe başında “Bu tarihi eser AB fonlarıyla renove edilmiştir” diye tabelalar görürsünüz. Meis, Halki, Simi, Samos, Sakız, Midilli, yakın kıyılarımızda parıldayan her ada AB fonlarıyla tamir edildi, boyandı. Bu kez de sürdürülebilirlik, doğa koruma, dijitalleşme gibi temalarla AB’den 30 milyar Euro kredi ve hibe aldılar. Projenin ismi de havalı: “Ellada 2.0!”
Nasıl yapıyorlar?
Sadeleşerek, doğallaşarak Ege Adaları’nı 21’inci yüzyıla hazırlıyorlar. Örneğin, Merkez Bankası bir araştırma yapıyor. Soru şu: Hem düşük yoğunluklu turizm hedefleyip hem de daha yüksek gelir nasıl elde edilebilir? Yaz sezonunu 12 aya uzatarak… Yeni stratejiler, yeni bir slogan: ‘Endless Greek Summer-Bitmeyen Yunan Yazı.’ Yunan Otelciler Birliği ve Turizm Bakanlığı’nın 3 başlıklı hayli iddialı bir programı var:- Turist memnuniyetini artırmaya yönelik bir CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) modeli .
- Yerel mutfak ve ürün kültürünü geliştirme programı.
- A+ sosyo-ekonomik grup müşteri memnuniyeti yaratmayı hedefleyen küçük oteller programı.
Özetle…
Tüm çaba sokakları istila eden kitlesel turizm yerine, daha çok üst gelir gruplarına yönelik, tematik-odaklı ve seyreltilmiş bir turizm. Pilot bölge ise, yılda 33 milyon turistin ziyaret ettiği Ege Adaları. Yerel yönetimlerle toplantılar yapılıyor, hedefler belirleniyor. Örneğin 12 Adalar’da, Astipalya’nın sağlık turizmi, Simi’nin agro-turizm ve gastronomi, Kos’un balık-avı ve gastronomi , Leros’un butik otel ve gastronomi, Tilos, Lipsi ve Nisiros’un doğa turizmi, Patmos’un dini turizmi, Kalimnos’un ise doğa turizmi ve ekstrem sporlara odaklanmasına karar verildi.
Şimdiden hayata geçen projeler…
Astipalya Belediyesi, 2020’de Volkwagen Group ile bir öncü projeye imza attı. 1600 nüfuslu ada dünyanın ilk ‘sıfır karbon iklim dostu topluluğu’ haline getirilecek. Adadaki 1500 fosil yakıtlı araç, elektrikli araçlarla değiştirilecek. Tepelere rüzgâr enerji santralleri; sokaklara elektrikli araç şarj üniteleri konulacak. Rodos ile birlikte en yüksek sayıda turist ağırlayan Santorini’yi takip eden başta Paros ve Naksos olmak üzere Kiklad Adaları’nın pek çoğu ‘sıfır plastik’ programını imzaladı. Şu günlerde adalarda görebileceğiniz en yaygın ‘bez’ pankart: “No Plastic!” Tilos, yenilenebilir (rüzgar ve güneş) enerji kullanan ilk ada olarak tescillendi ve AB Enerji ve İklim Komisyonu’ndan eko-turizm ödülü aldı. Ege’de pek çok ada kıyıları saran plastik şezlong ve şemsiyeleri kaldırdı. Şerifos Belediyesi, “Adamıza gelenler doğal çakıllara uzansın, deniz keyfi yaşasın” diye bir kampanya başlattı. Geçtim plastik şezlongları, plajlardaki pergoleler bile söküldü.Ya Türkiye…
Galiba hâlâ son hızla 5 yıldızlı dev oteller inşa etme peşindeyiz. Marmaris’te İçmeler yamaçlarında 27 hektar inanılmaz bir çam ormanı yanıyor-yakılıyor, ertesi gün sosyal medyada “Yeni bir turizm yatırımı temeli atıldı” caps’lerine acıklı gözlerle bakıyoruz. Ama gelin karşılaştırma tam olsun diye adalara dönelim. İki örnek vereceğim. Ege’de turizme açık sadece iki adamız var o nedenle iki örnek. Birinci ada Gökçeada-İmroz… 5 Rum köyü var, adanın esas turizm cazibesi de bu köylerdeki taş evler, estetik, tarihtir. Daracık taş sokaklarda bir gölgeliğe yerleşip bir acı kahve içmek ve yeni köylerdeki tuğla-briket evler ve çatılardaki demir filizler ile tezat hakkında 2 dakika düşünmek tam bir akıl tutulmasına neden olabilir. İkinci ada Bozcaada-Tenedos… Son 20-30 yılda ada yeniden bağlarla kaplandı. ‘Boz’du, yemyeşil oldu. Lezzet ve estetik peşi sıra sokaklara yayıldı. Tuhaf ama gerçek; bu adamız hayli kısa sürede, Türkiye’yi andırmayan bir huzur öyküsü olmuştu. Fakat bugün..?
Beton ve plastik merakımız…
Bozcaada’ya son yıllarda 8-10 Cruise gemisi gelirdi. Filikalarla kıyıya inen turistler arasında her yıl yapılan araştırmalarda, “Bozcaada Türkiye kıyılarındaki en dost, güvenilir, huzurlu durak” olarak tescilleniyordu. 6 ay önce bir plan ortaya çıktı; tez elden adaya bir cruise limanı inşa edile! Cruise limanı dediğiniz birkaç milyon ton beton, taş-çakıl dolgu demek… Cruise turizminin Ege’deki baş tacı Patmos Adası’nı değil yılda, haftada 10-15 gemi ziyaret eder. Neden Patmos’a bir cruise limanı inşa edilmesi bugüne kadar düşünülmedi? Aslında bu sorunun basit bir yanıtı var: Cruise gemisi limana yanaşırsa 5 bin kişilik bir turist tugayı küçücük adayı bir anda istila eder. Gemi açıkta demirlerse, bu tugay yine iner ama filikalarla, yavaş yavaş, sırayla… Çekirge sürüsü gibi değil. Huzur bozulmaz! Bir başka beton konusu… Bozcaada’da yıllardır yapı izni yok, ama bir şekilde yapılaşma sürüyor… İmar barışı sonrasında Bozcaada’da ya tutarsa diye inşa edilen 130 yasadışı bina yıkıldı, yıkılmayan 2-3 katı yeni / genişlemiş bina ise… Allah sahibine bağışlasın!