25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
23.04.2021 18:13

Hoşçakal “gür bıyıklı sevimli şahsiyet”…

Selahattin Duman’ı çok sevdiği Bodrum Gündoğan’da son yolculuğuna uğurladık

Selahattin Duman’ın geçen yıl 18 Temmuz’da feci bir trafik kazası geçirdiği haberi sevenleri için şoktu. Kendisinin “disko topuna dönmüşüm” dediği o cam kırıklarından kurtarılması ise tam bir mucize.  İzmir Torbalı Devlet Hastanesi’nde yapılan ilk müdahaleden sonra ikinci şok geldi: Meğer üzerinde dokuz buçuk santim çapında bir saatli bombayla yaşıyormuş Selahattin Duman, aort damarında her an patlamayı bekleyen bir anevrizma balonuyla… “Bu kaza olup da ortaya çıkmasa en fazla iki üç aylık ömrünüz vardı” demiş doktorları…  Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Araştırma Hastanesi’nde geçen altı saatlik bir ameliyat, 20 gün yoğun bakım, öyle bir ameliyatın neticesi kaybedilen böbrek fonksiyonları, solunum zorlukları, ardından uzun aylar süren bir iyileşme dönemi.  Duman’ın “Artık iyileşti, epey iyi” dendiği günlerde Oksijen gazetesi de yayın hayatına hazırlanıyordu. Selahattin Duman’la Zafer Mutlu… 1978’den beri hep aynı yerlerde çalışmış, hatta hep aynı yerlerde yaşamış iki arkadaş…  Mutlu için Selahattin Duman’sız bir gazete tasarlamak düşünülemezdi bile. Okur için de öyle. Hele o ilk günlerde Oksijen’in çıkışından çok Selahattin Duman’ın yine yazmaya başlayacak olmasıyla ilgiliydi gazete müdavimleri. Buna bu satırların yazarının ailesi dahil. Vatan’dan bu yana “Kusura bakma Devrim, önce Duman’ı okuyup sonra seni okuyoruz kızım” diyen baba, amca, dayı… Nasıl bozulursunuz bu lafa, ben de ilk onu okurdum. Üstelik bana birkaç kez köşesinden “Devrim hanım, benim canım” demişliği var.  Hem sadece “Dumankolik” olan bizimkiler de değil. Ankara’dayken siyasetçilerle söyleşiler yaptığım dönemde önce hep bir Selahattin Duman muhabbeti olurdu: “Bayılıyorum yaa”, “Valla kesip kupürlerini saklıyorum”, “Nereden buluyor o lafları”… Hele liderler için bulduğu laflar artık okurun lugatına bile girmişti: "Seyrek bıyıklı asabi şahsiyet", "Kelimeleri taksitlendiren adam", "Mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet”... Hatta bir kez biri, ismini bir türlü çıkaramadım, “Selahattin Duman’ın yazılarında kullandığı deyişleri tez araştırması konusu yaptık, inceliyoruz” demişti. Gerçekten de Duman vitrine bol kahkahalı yazılarını koymuştu, ama tezgahın arkasında Türkçe’nin Osmanlıca, Farsça gibi kardeş dillerine hakimiyeti, derin bir toplum, edebiyat, tarih bilgisi ve gazetecilik deneyimi vardı. Tabii o medya günleri geride kaldı. Selahattin Duman, Sabah ve Vatan’dan sonra bir ara Hürriyet, şimdi de Oksijen’de yazacaktı. Aralıklarla üç yazı yazabildi. Yazısı çıkmadığında okurdan “Hani nerede” mesajları alıyorduk. Ama Şubat ayının son haftasına gelindiğinde, Zafer Mutlu’ya “Zorlanıyorum, biraz daha iyileşmem lazım” dedi, yazılarını mecburen kesti.  Oysa bir an önce iyileşip yazmasını en çok istediğim yazı Oksijen’in mutfağıydı. Bu pandemi zamanı o kadar az kişiyle o kadar sıkıntılı şartlar altında çalışıyorlar ki tam Selahattin Dumanlık manzaralar yaşıyorlar. Diline doladı mı kim bilir kaç sayı anlata anlata bitiremez, diyordum.  Bu arada ne dedik az önce; “Selahattin Dumanlık”… Aziz Nesinlik der gibi. Öyleydi. Bazı kalemler vardır, üzerinde adı yazmasa da siz o makaleyi okuduğunuzda yazanı tahmin edersiniz. Öyle bir yazıyı ancak o yazabilir, bilirsiniz. Selahattin Duman da öyle bir kalem erbabıydı. Okur da biz de yine o tadına doyulmaz yazılarını bekliyorduk. Ama haberler iyi gelmiyordu, “Pek iyi değil” deniyordu. Belli ki dönülmez bir yola girilmişti. Ancak “beklenmesi” ile “olması” arasındaki mesafenin en açık olduğu olay ölüm. Selahattin Abi 22 Nisan Perşembe günü sabaha karşı 03.15’te öldü.  Zafer Bey’e “Beni Bodrum Gündoğan’da defnedin” diye vasiyet etmiş. Bu küçük vasiyetler kalanlara hep öyle iyi gelir ki, son bir vazife yapabilme mutluluğu, onunla son bir iletişim, hatta son bir bakışma gibi… Aslında zaten cenazeler de gidenlerden çok kalanlar içindir. Belki de bu yüzden, pandemi yasağına ve mesafeye rağmen gelenleri hiç de az değildi Duman’ın. Başta elbette ailesi: Kızı Özge Duman, ablası öğretmen Zarif Pekol, kızının annesi ve dostluklarının taa Ankara gazetecilerinin sokağı Rüzgarlı’da başlayıp son ana dek sürdüğü Bilge Radomisli, eniştesi Demir Pekol, yeğeni Berran Pekol.  Sonra en yakın arkadaşları, hiçbirinin titrini yazmıyorum, çoğunu zaten tanıyorsunuz: Zülfü Livaneli, Nüket-Zafer Mutlu, Bülent Korman, Bahattin Yücel, Sırrı Süreyya Önder, Mehmet Yılmaz, Ertuğrul Özkök, Duman’la aynı zamanda uzaktan akraba olan eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, gazeteci Fügen Ünal Şen, Murat Köksal, Nebil Özgentürk, aralarında Prof. Dr. Hasan Köni ve Melek Köni’nin de bulunduğu komşuları, daha pek çok sevenleri… Ve Duman’a artık çok sevdiği Gündoğan’daki yazlığında değil mezarlığında ev sahipliği yapacak olan Bodrum’un Belediye Başkanı Ahmet Aras (Maskelerden tanıyamadığım ya da bilmediğim isimlerden affola). Hep birlikte saat 12.45’te Gündoğan’ın küçük mahalle mezarlığında buluştuk. Selahattin Abi’nin İzmir’den getirilen cenazesi iki beyaz pandemi elbiseli görevli tarafından araçtan çıkarılıp musalla taşına kondu, erkekler kol hizasından saf durdu, avlu bir anda sessizleşti.  Helallik istenirken yanımda duran Fügen Ünal Şen “Sen bize helal et” dedi sessizce. Sonra gazeteci dostlarının tembihlediği duaları, sevgileri gönderdi uzaktan… Ben de Tayfun Devecioğlu’nun, İsmail Yuvacan’ın, Semra ve Bilal Çetin’in sevgilerini ilettim aynı şekilde… Derken omuzlandı Selahattin Abi… İki adım, fazla değil, hemen yakındaki bir ağacın altına defnedilmek üzere mezarı başına getirildi. Tabuttan çıkarılıp toprağa konduğu an gözüm Zafer Bey’e takıldı, o kadar metanetle durmasına karşın birden koptu dağıldı Zafer Mutlu.  Bülent Korman’a yaklaşıp sordum, “Ne ağacı bu?” Aydın Hoca’yla baktılar, “Galiba menengiç” dediler. Başında bir ağaç olması hepimizin hoşuna gitti niyeyse… Sonra sırayla aynı kürek tutuldu, aynı duaya amin dendi. Tam o sırada hocanın mikrofonu cızırtı yaptı, Duman’ın kızı Özge yaşlı gözleriyle gülümseyerek, “Kesin babam uzaktan bozdu” dedi. Herkes yavaş yavaş dağılırken bir kedi komşu mezar taşına çıkmış uyuklamaya başlamıştı bile. Böylece bize yıllarca okuma zevki veren, okurken kahkahalar attıran adamı, “gür bıyıklı sevimli şahsiyet” Selahattin Duman’ı başta sadık okurları olmak üzere tüm sevenleri adına da sükunetli bir sevgi ve saygıyla uğurladık aramızdan: 23 Nisan 2021! Fotoğraflar: ALPAY KARS